Ayrıca 125 inci maddedeki hakaret suçunda "yakıştırmalarda bulunmak" ibaresi madde metninden çıkarıldı.
Suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde ceza artırımı da kaldırıldı."Kamu Barışına Karşı Suçlar" eğer basın ve yayın yoluyla işlenirse cezanın yarı oranına kadar artırılmasında değişiklik yapılmadı ama 288 inci maddenin son fıkrasına "Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz." şeklinde bir cümle eklenmiş oldu.
Yukarıda açıklanan bu değişikliklerin yanı sıra, kamuoyunda en çok tartışılan maddelerden birisi de "iftira" suçuydu. 267 inci maddedeki bu yeni düzenlemeye göre; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
"Adliyeye Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenen bu suç bakımından "etkin pişmanlık" hali kabul edilmiştir. 269 uncu maddede hangi hallerde ve kime uygulanacağı düzenlenmiştir.
Örneğin iftira edenin, mağdur hakkında adli veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilecektir.
Ancak etkin pişmanlıkla ilgili maddenin (5) inci fıkrasındaki düzenlemeye göre iftira suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde bu madde hükmü uygulanmayacaktı.
Yani; basın yayın yoluyla "iftira atan gazeteci" yaptığından pişman olursa, cezasında diğer kişiler gibi bir indirim yapılmayacaktı. TCK'nin 269 uncu maddesinin beşinci fıkrası yeni yasayla değiştirildi.
Basının da etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi sağlandı. Ama koşulu var. Düzenlemeye göre; "Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir."
Önce gazeteci haberiyle veya yazısıyla iftira atacak ve basın yayın yoluyla "iftira" suçu işlenmiş olacak. Sonra, pişman olacak. Verilecek cezasında yapılacak indirimden yararlanmak isteyecek.
Yani işlediği suçtan pişmanlığını, iftira suçundan açılan soruşturma veya davada dile getirecek. Bütün bunlar yeterli değil... Değişikliğe göre, iftiraya konu olan haber veya yazının "aynı yöntemle yayınlanması" aranıyor.
Bu yayın nasıl olacak? İftira konusu haber/yazı ne zaman yayınlanacak? Aynı yöntemle yayınlanmasından kasıt nedir? Acaba şöyle mi olacak; aynı haber yeniden aynı gazetede ve aynı sayfada aynı biçimde yayınlanırken; bu yayının "iftira" olduğu mu yazılacak?
Ya da yayınlanan önceki haberin özeti yazılıp sonra üzerine "iftiradır" damgası mı basılacak? Yoksa Basın yasasındaki tekzip gibi mi olacak? Acaba nasıl olacak? Galiba suç işlenmesini bekleyip göreceğiz...
"Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" başlıklı suç tipi TCK'ye girdi. 288 inci maddeye göre; bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Madde metnine göre kasten hareket etmek gerekiyor. "Etkilemek amacıyla" alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak suç...Bu suç basın yayın yoluyla işlenirse cezası yarı oranında artırılacaktı ve gazeteci hakkında dokuz aydan dört buçuk yıla kadar ceza verilebilecekti.
Yeni yapılan 5377 sayılı yasa değişikliğiyle 288 inci maddenin ikinci fıkrası madde metninden çıkarılmıştır. Yani basın yayın yoluyla yargıyı etkilemek amacıyla yayın yapılması halinde verilecek ceza artırımlı olmayacak. Basın yayın yoluyla bu suç işlenirse zamlı ceza kalktı. Tek fark bu. Aslında maddenin kanun metninden çıkarılması gerekirken korunmuştur.
Yargı, el sürülmez, dokunulmaz bir güç müdür? Aksine, otoritesi sarsılmadan ve hakaret edilmeden, eleştiriye açık olması gereken bir güçtür. Eleştiri ifade özgürlüğünün gereğidir.
Yazılı basın için 5187 sayılı Basın Yasasının 19. uncu maddesinin başlığı da "yargıyı etkileme"dir. TCK'deki maddeye benzer bir düzenleme içermektedir.
Yargı basının "etkisinden" çifte yasa ve çifte madde ile korunuyor. Böylece "yargı" basından etkilenmeden "adil yargılamayı" gerçekleştirecek. Basın adil yargılanma hakkını etkilemeye "teşebbüs" bile edemeyecek...
Bu nasıl bir "yargıdır" ki; "teşebbüs" edilmesi halinde bile etkilenmekte ve bu yüzden de basından etkilenmemesi için ceza yasasıyla korunmaya çalışılmaktadır...
Bu nasıl bir basındır ki; yazdığı haberlerin "etkisinden" yargıyı korumak uğruna ifade özgürlüğünden bile vazgeçilecek kadar gücünü kamuoyunu etkilemek yerine sürekli yargıyı etkilemekte kullanmaktadır...
Bu nasıl bir değnektir ki; iki ucu vardır ve iki uç birbirinden çok etkilenmesin diye ceza kanunları ile korunmaya çalışılmaktadır...
Eğer basın; düşündüğünüz kadar etkili ise ve eğer yargı; ceza yasası yapıcılarına göre basından sürekli etkileniyorsa; bırakın basın "etkilesin" ve bırakın yargı "etkilensin"...
Belki iki ucun gücü ve iki gücün etkisi, birbirine etkili olur. Belki bu arada ifade özgürlüğü bile kurtulur. (Fİ/BA) (sürecek)