Bugün yapılan toplantının ardından, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek Meclis'in 5 Eylül Salı günü Meclis'in Lübnan'a asker gönderme gündemiyle toplanmasını isteyeceklerini bildirdi. Hükümet, Lübnan'a asker göndermekle ilgili prensip kararı aldığını ve tezkereyi kısa zamanda Meclis'e getireceğini dün açıklamıştı.
bianet Lübnan'a asker gönderilmemesini isteyen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Musa Çam ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Mehmet Soğancı'yla konuştu.
Önen: Asker değil, sivil barış gücü gönderilmeli
"Lübnan'a asker değil sivil barış gücü gönderilmeli" diyen Önen, "Büyük resmi göremiyorsunuz, barış temsilcisi olacağız" diyenlere de Irak'ı ve 1 Mart tezkeresini anımsatıyor.
"Lübnan'a asker gönderilirse, ABD'nin Irak'ta girdiği bataklığın tekrarı olasılığı var. ABD Irak'a 33 ülkeyle birlikte girdi; bu sayı 13'e düştü. Şimdi aynı şey Lübnan için isteniyor. Bu bataklığa girmemeliyiz. Ortadoğu'daki her türlü sıcak çatışmadan uzak durulmalı.
"Lübnan da gelecek günlerde -Hizbullah'a yönelik silahsızlandırma çalışmasıyla- bataklığa dönüşecek. 1 Mart'ın ne kadar başarılı bir adım olduğu ortadayken, milletvekilleri Lübnan'a asker gönderilmesine hayır diyerek akıllıca bir adım atmalı."
Önen, 1 Eylül'de Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon ve diğer illerde milletvekillerinin tezkereye hayır demesi için çağrı yapacaklarını, Emek Platformu'nun eylem planının belli olmasıyla birlikte, sokaklarda olacaklarını, Meclis'e bütün güçleriyle düşüncelerini aktaracaklarını söyledi.
"Barış Gücü Barış Gücü demek değil"
Önen, Lübnan'a neden asker gönderilmemesi gerektiğini şöyle açıklıyor.
Lübnan halkı barış gücüne karşı: "Geçen hafta İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Doğu Konferansı'yla birlikte Lübnan'daydık. Görüştüğümüz halk, Hizbullah, Komünist Partisi, siyasetçiler, herhangi bir barış gücüne karşı. Son anketlere göre Lübnan halkının yüzde 65'i Barış Gücü'ne hayır diyor."
Barış Gücü Barış Gücü demek değil: "Barış Gücü adı altında gönderilen askerler aslolarak İsrail'in lehine bir tutumla Lübnan'a gidecekler. Örneğin Almanya'nın gönderdikleri denizden Hizbullah'ın silah almasını engellemeye yönelik. Diğerleri de İsrail'in yanında Hizbullah'ın karşısında yer alacaklar. Oysa Lübnan'da Hizbullah açıkça siyasi bir örgütlenme. Türkiye'nin Lübnan'daki müsteşarı ülkede Hizbullah'a yüzde 75 destek olduğunu söyledi. Bu güç, Hizbullah'a yönelik bir askeri güç olacak.
"Barış Gücü adı insanların kafasında bir barışçıl amaç izlenimi doğuruyor. Ama Hizbullah orada ezilen halkın sesi, yardım örgütlemeye çalışan bir örgüt konumunda. Barış gücüyse onu abluka altına çalışan bir güç olacak. Lübnan'da görüştüğümüz Hizbullah temsilcisi, 'İsrail bizi silahlarla, tanklarla yok etmeye çalıştı, yapamadı; şimdi BM gücünü kullanarak bizi, Müslümanları karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar' diyordu."
Lübnan halkı insani ve politik yardım istiyor: "Lübnan halkının bizden istediği ilaç yardımı, tıbbi yardım. 15 sınır köyü yüzde 75 hasar altında. Dahya tamamen imha oldu. Politik olarak da destek istiyorlar. Bu adına savaş denilen şey, aslında tek yanlı bir saldırı. İsrail Lübnan'a saldırdı. Bize tek bir binaya bomba atıldı diye gösterilirken, aslında çevredeki 15 binaya da bomba atıldığını gördük. Lübnan halkı bunun kabul edilmesini, gerekli işlemlerin yapılmasını, sorumlulardan hesap sorulmasını istiyor. Ancak Birleşmiş Milletler açıklamaları bundan uzak; her iki tarafa da mesaj var."
Yalçınbayır: Milletvekilleri sakıncaların farkında, umarım halkın isteğini yansıtırlar
AKP Milletvekili Yalçınbayır, hükümetin aksine Lübnan'a askeri gönderilmesine karşı. AKP milletvekillerinin asker göndermenin sakıncalarını iyi bildiğini, "halktan aldıklarını" Meclis'e yansıtmalarını umduğunu söylüyor. Ancak, AKP'li milletvekillerinin bu kararla ilgili örgütlü bir bağa sahip olmadığını da ekliyor.
Lübnan'a insani yardım gönderilmesi gerektiği kanısındaki Yalçınbayır, neden "hayır" dediğini şöyle açıklıyor:
"Birleşmiş Milletler kararının hukuki zemini sağlam değil. Barış Gücü'nün görev yeri, süresi, gönderilecek asker miktarı net değil. Ayrıca demokratik de değil. Gerek Lübnan halkının, gerek Türkiye halkının istekleri dikkate alınmalı.
"Aslında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) süreci işliyor. Karar verirken şu soruları sormak gerek: Çok taraflı "Barış Gücü"nün içinde taraf olan İran'ın, Suriye'nin durumu nedir? ABD'nin beklentisi nedir? Bu konuda uluslararası toplumda bir konsensüs var mı?
"Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir taraftan Lübnan'da olup öte yandan PKK'yle mücadele etme gücü vardır. Türkiye ilk kez dışarı asker göndermiyor. Arnavutluk'a, Kosova'ya, Bosna Hersek'e, Somali'ye gönderdi. Ama Lübnan daha riskli bir alan. Orada barış ortamı yok."
Çam: Eyleme hazırlanıyoruz
DİSK bir süre önce "Lübnan'a Asker Gönderme" kampanyasını başlatmış, İsrail'in Lübnan'a saldırısının ve Barış Gücü'nün ABD'nin Ortadoğu'daki enerji alanlarını kontrol etmek ve "tehlikeli haritalar oluşturmak" amacıyla bağlantılı olduğunu vurgulamıştı.
Bütün demokratik kitle örgütleri ve sendikalarla tezkereye hayır denmesi ve 1 Mart tezkeresine hayır denmesi için düzenlenen eylemlere benzer nitelikteki eylemler için hazırlık yaptıklarını söyleyen DİSK Genel Sekreteri Çam da Lübnan'a "insani yardım ve insanlık götürülmesinden" yana.
"Türkiye Lübnan'a ilaç, teknik elemanlar, gıda yardımı gönderebilir. Lojistik destek verebilir. Ama asker göndermek, silahlı bir müdahale zorunluluğu olabilir. Bize karşı silah kullanılması da olası. Oysa oradaki savaş bizim savaşımız değil."
Soğancı: İsrail'le ikili anlaşmalar iptal edilmeli
Bugün bir açıklama yapan ve "bütün emek ve meslek örgütlerine, yüreği insanlıktan ve emekten yana atan tüm siyasal partilere, yapılara, çevrelere, platformlara sesleniyoruz: Lübnan'a asker gönderilmemesi sağlanmalıdır. Biz bunu sağlayabiliriz" diyen Soğancı da "Başka bir Ortadoğu'nun nasıl olacağının konuşulması" gerektiğini söyledi.
"Ortadoğu'daki her türlü askeri ilişki sıkıntılı. Türkiye asker göndermemenin ötesinde, İsrail'le olan her türlü ikili anlaşmayı iptal etmeli, BOP'la ilgili her ABD girişimini reddetmeli.
"Ortadoğu'da yaşananların BOP'un uygulaması; İsrail de tetikçi. Başka bir Ortadoğu için küresel bir karşı duruşu yaratacak argümanları dile getirmek gerek. Bu da emekten yana olanların karşı duruşuyla mümkün olabilir."
CHP ve DSP de Lübnan'a askere karşı
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Ali Topuz, tezkerenin Meclis'ten geçemeyeceğini söyledi ve "Amerika emrediyor, sen de 'Evet' diyorsun. Gidersek tarihi bir hata yaparız. Gelecek nesiller de bunu affetmez" dedi. Topuz, 1701 sayılı kararda atıfta bulunulan Birleşmiş Milletler şartının 7. maddesiyle, "gerekirse kuvvet kullanılmasına hukuki zemin hazırlandığını", Hizbullah'ın silahsızlandırılması için çatışmaya girileceğini söyledi.^
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer de, bugün Denizli'de yaptığı konuşmada "Eğer kapalı kapılar ardında birilerinin enerji kaynaklarına el koyma mücadelesine katkı vermek için Lübnan'a gidiyorsanız, hesabını sorarız" dedi.
Avukattan Bakanlar Kurulu kararına iptal davası
Ankara Barosu avukatlarından Kemal Vuraldoğan, Bakanlar Kurulu'nun Türk Silahlı Kuvvetlerini yabancı ülkelere gönderme yetkisi bulunmadığını, dolayısıyla Lübnan'a asker göndermekle ilgili bir karar alamayacağı gerekçesiyle Danıştay'da dava açtı.
Vuraldoğan, kararın yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istedi. (TK)