14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı Davasından 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince (AYM) verilen “hak ihlali” kararını değerlendiren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “ihlalin yerel mahkemece verilen karara ilişkin olmadığı gerekçesiyle” dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi.
Mahkemenin Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamaması ve dosyayı gönderme kararı almasının ardından tartışmalar başladı.
13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararını uygulamamak gibi bir takdir yetkisine sahip mi, öne sürdüğü gerekçe yerinde mi?
Dosyanın gönderildiği Yargıtay ne yapmalı, AYM’nin kararını uygulayacak merci neresi?
Atalay'ın avukatlarından açıklama: AYM kararını uygulayacak mahkeme aranıyor
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, bianet’e değerlendirdi.
"AYM kararını uygulayacak merci 13 Ağır Ceza Mahkemesi"
Sağkan, Anayasanın 153. Maddesini hatırlattı ve “Madde yoruma açık olmayacak şekilde açık. Anayasa Mahkemesi kararları; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” dedi.
Mahkemenin, AYM kararını uygulamamak gibi bir yetkiye sahip olmadığını vurgulayan Sağkan, AYM kararını uygulayacak merciinin 13. Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu belirtti:
“13. Ağır Ceza Mahkemesi ‘kişi milletvekili seçildiğinde dosya Yargıtay’daydı’ diyor. Anayasa Mahkemesinin kararının da ‘kişinin milletvekili olmasıyla ilgili bir hak ihlali kararı olduğundan bu konudaki değerlendirmeyi Yargıtay'ın yapması gerekir’ değerlendirmesinde bulunuyor ancak bu kesinlikle doğru bir yorum değil. Bu tam da Anayasa Mahkemesi başkanının dediği gibi kakofonidir.
Can Atalay: AYM kararının başka bir merciye gönderilmesi hukuka aykırı
"Mahkeme, hukuka aykırı bir işlem yaptı”
“İlk derece mahkemesinin kararının içeriğinde hukuki tartışma varmış gibi bir görüntü yaratılıyor. Fakat Anayasa Mahkemesi zaten bu tartışmanın olabileceğini öngörerek kararını çok açık, yoruma el vermeyecek şekilde ve uygulama merciinin de ilk derece mahkemesi olduğunu göstererek vermiş.
“Yani Anayasa Mahkemesi sadece Can Atalay'ın ‘seçilme hakkı ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının’ ihlal edildiği tespitlerini yapmakla yetinmemiş aynı zamanda bundan sonraki yol haritasını da belirlemiş. Öncelikle yeniden yargılama karar alınması, devamında hükmün infazının durdurulması ve ivedilikle tahliye kararı verilmesi, sonrasında da yeniden yargılama kararında durma kararı verilmesi yönünde ilk derece mahkemesinin hangi işlemleri yapacağını hükme bağlamış.
“Anayasa Mahkemesi'nin emrettiği, izlenmesi gereken prosedürü izleyebilecek tek makam, ilk derece mahkemesi olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'dir. O yüzden aldığı karar da hukuki bir yorumla tartışma konusu yapılabilecek bir karar değil. Topu kendi üzerinden atmak için yaratılmış, yaratılmaya çalışılmış, çok zorlama, kaçamak bir yöntem seçmiş ancak AYM, kararını uygulamamak ihlali sürdürmek açıkça hukuka aykırı bir işlem yapmaktır.”
13. AĞIR CEZA ATALAY DOSYASINI YARGITAY'A GÖNDERDİ
Can Atalay'ın avukatı Taşçı: Mahkemenin böyle bir yetkisi yok
"Yargıtay dosyadan el çekti, karar verme şansı yok"
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesinin ne yapması gerektiğine de işaret eden Sağkan, “Yargıtay’ın dosyayı bir an önce ilk derece mahkemesine göndermesi gerektiğini” söyledi.
“Yargıtay, kararı onayarak Can Atalay dosyasında artık el çekmiş durumda” diyen Sağkan, şöyle devam etti: “Biz hukukçular olarak Yargıtay'ın bir an önce bu dosyayı ilk derece mahkemesine iade etmesini bekliyoruz.
"Bu aşamadan sonra dosyadan elini çekmiş olan bir Yargıtay'ın yeniden yargılama kararı verme şansı yok. Yeniden yargılamayı kendi ve verdiği karar kesinleşmiş olsa bile ancak ve ancak ilk derece mahkemesi yapabilir.
“İlk derece mahkemesinin de hiç gecikmeden Anayasa Mahkemesinin kararını yerine getirmesi ve öncelikle tahliye kararı vermesi gerekiyor."
Baş: AYM kararına rağmen Can Atalay'ı tahliye etmemek için kırk takla atıyorlar
"HSK harekete geçmeli"
Sağkan, Mahkemenin ayrıca "usul hatası" yaptığını ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun harekete geçmesi gerektiğini ifade etti:
"Tek imzayla çıkmış, üst yazı gibi bir karar görüyoruz. Oysa böyle bir karar alınıyorsa dahi bu heyet tarafından alınması gerekiyor. Ayrıca yapılan işlem artık bir yorumla tesis edilen bir karar olmanın ötesine geçmiş durumda açıkça Anayasaya aykırı ve Anayasayı tanımayan bir tavır söz konusu.
"Buna ilişkin idari ve yargısal mekanizmaları hayata geçirebilecek olan kurum da Hâkimler ve Savcılar Kurulu. Bir müfettiş görevlendirmeli, idari ve adli süreçlerin hemen işletilip kamuoyunda hukuka olan güvenin tesis edilmesi gerekiyor."
(RT)