Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası (TÜMTİS), Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA İŞ) ve Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği (DADDER) İranlı sendikacı Mansour Osanloo'nun evinin yakınında kaçırılması ve hayatından endişe duyulması üzerine Ankara’daki İran Büyükelçiliğine siyah çelenk bıraktı.
Osanloo 10 Temmuz 2008'de saat 19:00 sularında kaçırılmıştı.
Büyükelçilik önüne gelen emek örgütleri sendika kurma ve bu sendikalara üye olmanın en temel insan haklarından biri olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. maddesinde de yer aldığını kaydetti.
Sendikal hakların 1948 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) tarafından da güvence altına alındığını hatırlatan örgütler, bu hakkın kullanımının bazı ülkelerce engellendiğine, sendika kuran ve üye olan çalışanlara çeşitli yaptırım ve baskı uygulandığına, hatta sendikalıların yaşamlarına kastedildiğine dikkat çektiler.
Türkiye’nin karnesi de kötü
Türkiye’nin de bu tür uygulamaları ile tepki çektiğini dile getiren sendika üyeleri “1 Mayıs’ta İstanbul’da emekçilere uygulanan şiddetin acıları sarılmadan şiddet devam etti" dediler ve örnekleri sıraladılar:
"15 Temmuz’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne grev kararını asmak için yürümek isteyen belediye işçilerine uygulanan şiddet, SES MYK üyesi Meryem Özsöğüt ile Haber-iş Sendikası’nın üye ve yöneticilerinin yargılamalarına devam edilmesi, TÜMTİS Sendikası’nın Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri’nin yargılamalarının devam etmesi..."
Daha önce de işkence gördü
Büyükelçilik önünde yapılan açıklamada Osanloo’nun da hakkını kullanarak 2005'de Tahran Otobüs İşçileri Sendikası’nı (VAHED) kurduğu ve o günden bu yana Genel Başkan Osanloo ve Genel Sekreter Mahmut Salehi’nin sürekli İran hükümeti tarafından baskıya maruz kaldığı aktarıldı.
Açıklamada, Osanloo’nun hükümet yanlısı değil, bağımsız bir sendika önderi olduğu için 2005'den bu yana defalarca gözaltına alındığını ve tutuklandığını, kaçırıldığını, şiddete maruz kaldığını, dilinin kesildiğini, çeşitli yerlerinden yaralandığını, hapishanede tedavisinin engellendiğini ve arkadaşlarının katledildiği belirtildi.
Osanloo’nun en son 2007 Ekim’inde “düzmece senaryolarla” tutuklanarak, muhaliflere yapılan işkencelerle bilinen Evin Hapishanesi’e konulduğu bilgisi verilen açıklamada 25 Haziran 2008’de de sendikanın iki yöneticisi Gholamreza Gholomhosseini ve Hassan Dehghan Dehnavi’nin tukuklandığı da ifade edildi.
Kampanyalar devam ediyor
Osanloo’nun serbest bırakılması için konsolosluğa yürüyen sendikaların da üyesi bulunduğu Uluslararası Taşımacılık Çalışanları Federasyonu (ITF) ile Uluslararası Sendikal Konfederasyonu (ITUC) ve Af Örgütü’nün çeşitli kampanyalar düzenlediği de dile getirildi.
Bu kampanyalar sonucu dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan İran Büyükelçilikleri’nde protesto gösterilerinin yapıldığını anımsatan üyeler şöyle dedi:
“Sermayenin emekçilere saldırılarının küreselleştiği günümüzde bütün bu haksız ve insanlık dışı uygulamaları kınıyoruz. Osanloo ve İran hapishanelerinde bulunan tüm sendikacıların serbest bırakılmasını talep ediyoruz."
İnternet'te de imza kampanyası var
Oslanoo’nun yaşamı için endişe duyan ITF ve üyesi olan sendikalar, İran Devlet Başkanı Ahmedinejat’tan Mansour Osanloo’nun güvenliğinin sağlanması ve derhal serbest bırakılmasını isteyen bir de imza kampanyası başlattı.
İmza kampanyasının yanısıra Ahmedinejat’a protesto mektubu yollanabiliyor.
İmza kampanyası için tıklayınız. (BT/EZÖ)