İki çocuk annesi Batıgül Tunç, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Buca Belediyesi'nde taşeron işçisi olarak çalışıyordu. Dört ay boyunca yürüttüğü sendikalaşma faaliyet nedeniyle işten çıkarıldı. Tunç, belediyenin önünde çadır kurup oturma eylemi başlattı. Ona destek olan altı arkadaşı da birer hafta arayla işinden oldu, onlar da oturma eylemine başladılar.
Tunç ve arkadaşları, yağmura, çamura, polis ve zabıtaya 56 gün direndi. Tacettin Bayır'ın CHP İzmir İl Başkanı olması direniş sürecini değiştirdi. Bayır, eylem alanına gelerek basın kuruluşlarının önünde "Direnişi bitirin, sizi sendikalı olarak işe alacağım" sözü verdi. Ancak, Tunç haricindeki dört işçiyi kadrolu olarak, iki işçiyi de taşerona bağlı olarak işe aldı. Tunç ise "Konak belediyesi önündeki taşeron işçilere destek vermesi" sebebiyle işe alınmadı.
Bu olay üzerine, 56 günlük Buca Belediyesi önündeki eylemini, CHP İl Başkanlığı binasının önüne taşıyan Tunç, 81 gündür de burada oturma eylemini sürdürüyor. Bu süreçte dört kez polis, iki kez de zabıta saldırısına uğradı.
Tunç ve arkadaşları 23 Mayıs'ta Ankara'da yaptıkları eylemde de polis müdahalesiyle karşılaşmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi önünde oturma eylemi yapan eylemcilere polis saldırmış ve Tunç da dahil 15 kişi gözaltına alınmıştı.
"Beni görmezden geliyorlar"
Tunç, 137 günlük direnişinde yaşadıklarını bianet'e anlattı.
* Bir kadın olarak çok zor günler yaşadığımı söyleyebilirim. Birçok kez polis ve zabıta saldırısına uğradım, eşyalarımı aldılar, yerlerde sürüklediler. CHP il yöneticileri bu yaşadıklarımı pencereden izlediler, sessiz kaldılar. Her şeye rağmen mücadelemi yarıda bırakmayacağım.
* Halk ve çevredeki esnaf desteğini esirgemiyor. Ancak İzmir gibi CHP'nin yüksek oy aldığı bir yerde CHP karşıtı eylem yapmam, insanların bana karşı yaklaşımında çekingenlik yaratıyor. Yine de insanlar mücadeleme kayıtsız kalmıyor. En büyük desteği, toplumun ötekileştirdiği insanlardan; karton ve çöp toplayan çocuklardan, tinerci gençlerden alıyorum. Kışın soğuk havalarda odun ve yakacak getiriyorlardı, şimdi yiyecek, içecek getiriyorlar. Bazı geceler beni yalnız bırakmamak için başımda nöbet tutuyorlar.
* İzmir İl Başkanlığı benimle hiç görüşmedi. Son dönemde milletvekili adayları geldi. Ancak hepsinin teklifi ortak: Sendikasız olarak işe başlamam. Eğer kadrolu ve sendikalı olarak işe başlatırlarsa diğer işçilere "kötü örnek" olacağımı, sendikasız işçiler arasında "huzursuzluk" olacağını söylüyorlar.
* Tüm ilerici, demokrat, devrimcilerin bu süreçte haklı mücadelemi desteklemesini bekliyorum. İzmir Kadın Platformu ve Mücadele Birliği dışındaki diğer kurumlar beni görmezden geliyor. bunları sitem etmek için söylemiyorum, ancak ne kadar destek olursa sonucu o kadar hızlı ulaşırız diye düşünüyorum. (ŞŞ/AS)