İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu’na (DİSK) bağlı Genel İş Sendikası’nda örgütlü olan taşeron işçilerin başvuru sürecini izledik.
Sabah 10 gibi gittiğim Çapa Tıp'tan öğleden sonra 14.00 gibi ayrıldığımda başvuru süreci hakkında kafam daha da karışmıştı. 24 Aralık'ta Resmi Gazete'de yayınlanan KHK'nın taşeron işçilere "hoop diye" kadro vermediğini; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'nun umut veren açıklamalarıyla gerçeklerin birbirine uymadığını öğrenmiştim.
Yaklaşık dört saatimi Genel Cerrahi Bölümü'ne ayrılan binanın eksi üçüncü katında bulunan morgun yanındaki küçük bir odada geçirdim. Genel İş Sendikası'nın Çapa'daki iş yeri temsilcisi temizlik personeli Caner Şahin ise günlerini bu küçük odada kadroya başvuran işçilere formları doldurmak konusunda yardım ederek geçiriyor. Başı sürekli kalabalık, telefonu susmuyor; taşeron işçiler için Whatsapp'ta dört ayrı grup kurmuşlar. "Dört grupta 430 kişi var" diyor. Gruptaki yazışmalardan gelen sorulara da yetişmeye çalışıyor. Telefonunda yanıt verilmeyi bekleyen yüzlerce mesaj var.
Yanından ayrılırken son sözü "Beni kadroya almayacaklar biliyorum" oluyor. Sendikadaki arkadaşları için canını dişine takmış olan Caner Şahin'i morgun yanındaki küçük odada bırakıp haberi yazmak için yola çıkıyorum.
1936'dan beri var, 2003'te taşeronlaşma hızlandı
Taşeron uygulaması 3008 sayılı İş Kanunu ile yürürlüğe girdiği 1936 yılından beri var; "üçüncü bir şahsın aracılığı" olarak geçiyordu. 1971'de çıkan 1475 sayılı İş Kanunu'nda ise "diğer işveren" olarak tanımlandı. Ancak yaygın olarak taşeronlaşma 1980 darbesi sonrasına denk geliyor. 1980’li yıllardan sonra, “taşeron”, “tali işveren”,“alt ısmarlanan”, “alt işveren”, “alt işletici” gibi adlarla tanımlandı. Nihayet 2003 tarihli 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron emekçilerin mücadele alanında ana başlıklardan biri haline geldi. Çünkü 1936'dan beri iş kanunlarında var olan taşeron çalıştırmadaki emekçi aleyhine düzenlemeler en son 2003'te yapılan yeni kanunla da iyileştirilmedi. 4857 sayılı kanunda "asıl işveren-alt işveren" ilişkisi adı altında düzenlenen taşeronlaştırma işgücünü ucuza getirme ve sendika örgütlenmesini kırma konularında işverenler tarafından yoğun olarak kullanıldı.
Şimdi sorun, İş Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle ya da Meclis'te yapılacak bir çalışmayla ve taşeron olarak çalıştırılan emekçilerin görüşü alınmadan bir gecede yapılan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile düzeltilme yoluna gidildi.
Lakin 2 Ocak 2018 günü başlayan başvuru süreci çok iyi işlemiyor.
Önce KHK'nın yayınlanmasıyla neler olduğuna bakalım:
Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve 24 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile taşerona kadro düzenlemesi getirildi.
Hükümet yetkilileri KHK öncesinde yaptıkları açıklamalarda “Kamu kurum ve kuruluşlarındaki 450 bin taşerona tam kadro verilecek” ifadelerini kullanmışlardı.
Ancak KHK sonrasında anlaşıldı ki taşeron olan herkes kadrolu olamıyor.
Taşeron bir işçi için süreç şöyle işliyor: 2 Ocak’ta başlayan kadro başvuruları için 11 Ocak’a kadar yapacak. Başvurusunu tamamlandıktan sonra 40 gün yani 12 Ocak’tan 20 Şubat’a kadar inceleme sürecini bekleyecek. Son aşamada ise 3 Mart ve 22 Mart tarihleri arasında yapılacak olan üç aşamalı; sözlü, yazılı ve uygulamalı sınava tabi tutulacak.
Fakat sürecin kağğıt üzerinde yazıldığı kadar kolay işlemediğini gidip yerinde gördük.
Yemekhane işçileri taşeron kapsamında bile değil
2 Ocak’ta başlayan kadro başvurularında taşeron işçiler kurumdan kuruma farklı muamele ve isteklerle karşılaşıyor.
İşte Çapa Tıp örneği:
Çapa’da 375 temizlikte, 1060 da hizmet alımında olmak üzere kadroya başvurma hakkı bulunan toplam 1435 taşeron işçi bulunuyor. Hizmet alımı kapsamında kalan bilgi işlem ve santral operatörleri ile yemekhanede çalışan 100 işçinin ise böyle bir hakkı yok.
Ancak yine de bilgi işlem ve santral operatörleri kadro için başvuru yapıyor. Yemekhane işçileri taşeron işçi tanımında bile geçmiyor.
Genel İş Sendikası’nın Çapa’daki iş yeri temsilcisi temizlik personeli Caner Şahin. Çapa’da 2-5 Ocak arasında hizmet alımındaki, 5-8 Ocak arasında temizlikteki taşeron işçilerin başvuruları olsun diye bir düzenleme getirilmiş.
Hem haklardan hem davalardan feragat isteniyor
Şahin, Genel Cerrahi Bölümü’ne ayrılan binanın eksi üçüncü katında bulunan morgun yanındaki küçük bir odada kadroya başvuran işçilere formları doldurmaları için yardım ediyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kadro başvurusu için “Alt İşveren” sitesinde istenilen belgeleri başvuru formu, örnek sulh ve feragat dilekçeleri, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırma formu olarak sıralamıştı.
Feragat dilekçesi taşeron işçilerin geçmişte işverene karşı açtıkları bir dava varsa bundan vazgeçmeleri yönünde mecburiyet içeriyor. Başvuru aşamasında davasından feragat eden taşeronlar sınavda başarılı olursa da “geçmişe dönük hak ve alacak talebinde bulunmayacaklarına” dair belge imzalayacak.
İşçilerin ortak sorusu: “Kıdem tazminatımız ne olacak?”
Ancak Çapa’da İstanbul Üniversitesi yönetimi bu belgeyi işçilerden henüz sınava girmeden başvuru esnasında teslim etmelerini istiyor. Yani inceleme sürecinden sonra ya da sınavda başarılı olamazsa işveren kıdem tazminatı hakkından yoksun bırakarak işçinin sözleşmesini feshedebilir.
Başvuru formunu doldurmak için Şahin’den yardım istemeye gelen işçilerin kafasındaki en büyük soru da bu: “Bakan bu belgeyi sonra imzalayın dedi. Şimdi biz başarısız olursak ya da incelemeden geçemezsek 15 yıllık tazminatımız yanacak mı?”
Davadan kazandıkları tazminatı alırlarsa kadro yok
Şahin’in söylediğine göre, Çapa’nın hizmet alımında çalışan işçilerin tamamı 2010’da İstanbul Üniversitesi’ne muvaza davası açtı. Davaların yarısı işçilerin lehine tazminatla ve asıl işveren elemanı oldukları kararıyla sonuçlanırken bir kısmının davaları da devam ediyor.
Caner Şahin
Şu an tazminatı gelen işçiler var ancak o parayı alırlarsa kadro başvurusu yapamıyorlar. Ayrıca İstanbul Üniversitesi davaları istinafa götürmüş.
Olur da tazminat alan taşeron bir işçi kadroya geçerse, üniversite yönetimi feragat dilekçelerini gerekçe göstererek “haksız kazanç” davası açabilir. İşçiye kimse bunun güvencesini vermiyor.
Şahin, Çapa’daki taşeron işçilerin 2007’den öncesine kadar asgari ücret aldıklarını ve yıllık izin dahi kullanamadıklarını, daha sonra direnişle geriye dönük bu hakkı kazandıklarını ve asgari ücretin yüzde 35 fazlasını alabildiklerini söylüyor.
Başvuru formu sorunsalı: “Boşluğu karalaman gerekiyordu, baştan doldur”
Bakanlığın sitesinde kadro için kamu kurumlarına ve belediyelere olmak üzere iki farklı başvuru formu var. Şahin’in söylediğine göre belediyelerde çalışanlar formun çıktısını alıp diğer belgelerle beraber idareye teslim edince işleri bitmiş oluyor.
Çapa’da ise işler epey farklı. İnsan Kaynaklarının başvuru formundaki “yanlışlara” ilişkin itirazları özetle şöyle sıralanabilir: “Boşluğu çarpı işaretiyle değil tamamen karalayarak dolduracaksın”, “Sayfadaki her şeyi büyük harfle yazmışsın, bu kelime küçük kalmış”, “tarihi siz yazmayın biz yazacağız” ya da “tarihi de yazın” gibi örnekler var.
Şahin başvuru formuna ilişkin bilgileri almak için ilk gün insan kaynaklarına gitmiş, nasıl doldurulacağını göstermişler. O da bütün personeli toplayıp her şeyi bir bir anlatmış. Ancak daha dün bir işçinin boşluğu çarpıyla doldurmasını kabul eden İnsan Kaynakları, bugün kabul etmiyor. (TP)
1- Taşeron İşçilerle Morgun Yanındaki Odada 4 Saat
2- Taşeron İşçinin Kadroya Başvuru Masrafı 100 Lira
3- Şahin: Bir İhtimal Kadroya Alınacak Diye İnsanlar Perişan Oluyor