* RTÜK Tasarısı Avrupa Birliği'ne, Ulusal Program'a, ülke gerçeklerine ters.
* Toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenir.
* Düzenleme ile tekelleşerek, sorumluluk bilincinden uzaklaşacak bir medya, amacından sapabilir ve toplum yaşamını, ulusal güvenliği tehlikeye sokan bir güç olabilir.
* Tasarı, Anayasa hükümleriyle bağdaşmayan kurallar öngörüyor.
* Ölçüsüz ve çok yüksek para cezalarıyla medya kuruluşları görev yapamaz duruma getirilebilir.
* İnternette ifade özgürlüğü esastır ancak, yasa tasarısı buna aykırı hükümler içeriyor.
Basına ve kamuoyuna
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Cağaloğlu'daki Lokali'nde dün (16 Nisan) yapılan toplantıda RATEM adına Dursun Güleryüz, Bilişim Derneği adına Hülya Pekşirin, İnternet Servis Sağlayıcıları Derneği adına İzzet Mumcu, İnternet ve Hukuk Platformu adına Erdem Türkekul basına açıklama yaptı.
Avrupa Birliği ve Ulusal Programa Aykırı
Haziran 2001'de Cumhurbaşkanı'nın bir daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderdiği ve kamuoyunda RTÜK yasası olarak bilinen yasa tasarısının yeniden gündeme alındığını hatırlatan açıklamada şu noktalara dikkat çekildi :
* TBMM Anayasa Komisyonu'nda öncelikle görüşülen tasarı, Meclis gündemine alınmak üzere.
Çağdaş hukuk ve demokrasi ilkeleri
* Anılan tasarı, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma hükümlerine aykırı olduğu gibi girmeyi planladığımız Avrupa Birliği'nin tüm ilkelerine ve dolayısıyla Ulusal Program'a da aykırıdır.
* Bu sebeple, anılan tasarıya çağdaş hukuk ve demokrasi ilkelerine inanan herkesin karşı koyması gerektiğinin haklılığı açıkça ortadadır.
Ortak hareketle engelleme
* Bu gerçekler karşısında, Türkiye'de yayıncılığın geleceğini ilgilendiren yasa tasarısını, ilgili tüm çevrelerin ortak hareketle engelleme sorumluluğu açıktır.
İlgili tüm tarafların görüşü gerekli
Kamuoyunda tartışılmadan ve ilgili tarafların görüşleri alınmadan yasalaşma sürecine sokulan tasarı geri çekilmeli ve konuyla ilgili bütün sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak, uluslararası ilkelere uygun, AB uyum yasaları çerçevesinde, ülkemizin gerçekleriyle bağdaşan, ortak katılımlı yeni bir tasarı hazırlanmalıdır.
Yasa Tasarısı Neden Yasalaşmamalı?
Açıklama ile söz konusu yasa tasarısının neden yasalaşmaması gerektiğine dair gerekçeler şöyle sıralandı:
Metindeki kavramlar ceza hukukuna aykırı
* "Halka 'korku salacak', 'karamsarlık, umutsuzluk eğilimlerini' körükleyecek" yayın gibi içeriği tartışmalı genel kavramlar, "ceza hukukunun temel ilkelerinden olan "kanunsuz suç ve ceza olmaz" kuralına aykırıdır.
Nesnel olmayan ilkeler yayıncılığa engel
* Belirgin ve nesnel olmayan ilkelere uyulması zorunluluğu, radyo ve televizyonların doğru ve yansız yayın yapmalarına, yurt ve dünya gerçeklerinin halka duyurulmasına engel olacaktır.
* Böylece, toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenecektir. Cezaların alt ve üst sınırları arasındaki genişlik; eşitsizlik, çelişki ve haksızlık yaratabilecek, keyfiliğe yol açacaktır.
* Tazminatta alt sınır yasa ile belirlenince, yargıcın takdir hakkı tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Tazminat davalarında bilirkişiye başvurmayı zorunlu kılan hüküm, genel hukuk ilkelerine aykırıdır. Medya gücünün haksız rekabete yol açacak şekilde ilkelerin kabulü, kamu yararı açısından çok ciddi sakıncalar doğurabilecek bir gelişmedir.
Tekelleşme sorumsuzluk getirir
* Bu düzenleme ile tekelleşerek, sorumluluk bilincinden uzaklaşacak bir medya, her sorumsuz güç gibi er geç amacından sapabilir ve toplum yaşamını, ulusal güvenliği tehlikeye sokan bir güç durumuna gelebilir. Düşünceyi yayma ve haber alma özgürlüklerinin önlenmesi engellenemez yolundaki Anayasa kurallarıyla bağdaşmayan uygulamalar öngörülmüştür.
* Avrupa Birliği Müktesebatı ile ilgili Ulusal Program'da basın özgürlüğünün geliştirilmesi için güvencelerin güçlendirilmesi öngörülürken, ölçüsüz ve çok yüksek para cezalarıyla medya kuruluşlarının görev yapamaz duruma getirilmesi, amaca uygun düşmeyecektir.
Yerel kuruluşlar
* Hukukumuzda, hiçbir dönemde öngörülmemiş ağırlıkta para cezaları yerel kuruluşlar başta olmak üzere yayın kuruluşlarını ödeme zorluğu içine düşürecektir. Kararan ekranlar toplum için önemli bir eksiklik olacaktır.
Verici tesis işletmesi TRT'nin
* Yeniden oluşturulan ve özerkliği ortadan kaldırılan RTÜK'ün yanı sıra Telekomünikasyon Kurumu, Haberleşme Yüksek Kurulu gibi Kurumların da etkili ve yetkili olarak devreye girmesi ve yayınların yapılacağı verici tesislerinin işletilmesinin TRT'ye bırakılması uygulamada kargaşa ve haksız rekabete yol açacak unsurlardır.
İnternet, özgürlüğün en etkili alanı
* İletişim teknolojisinde bir devrim niteliğindeki İnternet yayıncılığının en baskın yönü, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün, özgün kanaat oluşumunun günümüzdeki en etkin kullanım alanı olmasıdır.
* İnternet ortamında yayıncılıkta; hukukun üstün kılınması, kişilik haklarının korunması ve bunun yanında da yayın yoluyla düşünce ve ifade özgürlüğü gibi duyarlı alanların dengelenmesi sorunu ortaya çıkmaktadır.
İfade özgürlüğü esastır
* Bu sorunlar ancak, ifade özgürlüğü esas alınarak ve yayınlar üzerindeki denetim yargıya bırakılarak sağlanabilir. Dolayısıyla, İnternet yayıncılığına ilişkin ilkelerin ve öteki düzenlemelerin özel bir yasa ile yapılması en doğrusu olacaktır.
* Tasarı, kamu yararı ile bağdaşmayan, demokratik geleneklere, temel hak ve özgürlüklere, hukuka ve Anayasal ilkelere uygun düşmeyen kurallar içermektedir.
* Ancak Komisyon'da aynen kabul edilen tasarıda bu hayati gerekçeler dikkate alınmamıştır.
Tasarı kaos yaratır
* Mevcut tasarı, kısaca belirtildiği üzere, toplumun tüm katmanlarını olumsuz olarak etkileyecek; Türkiye'de radyo-televizyon yayıncılığını, basını ve internet yayıncılığını içinden çıkılmaz bir kaosa sürükleyecektir. (BB)