Beyoğlu'nun zaman içinde İstanbul'a göç eden ya da etmek zorunda bırakılan Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı semti Tarlabaşı'nın sakinleri hükümetin Kürt açılımından umutlu. Hükümetin sorunu tanımasını olumlu karşılıyor ama "açılım"ın içinin doldurulmasını bekliyorlar.
Kürt sorunun "konuşuluyor" olmasından dolayı memnun olduklarını ifade eden mahalle sakinleri ana dilde eğitim, genel af ve ekonomik sıkıntıların giderilmesi için adımlar atılmasını bekliyor.
"Barış ekonomiyi de düzeltir, işsizlik azalır"
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, sorunu demokrasi ve özgürlükleri geliştirerek, mutabakatla çözeceklerini açıklamasının ardından da hafta sonu gazetecilerle toplandı.
Bunun üzerine görüşlerini almak için mikrofon uzattığımız Kalyoncukuyu Caddesi'nde bir kahvede oturan erkekler önce topu birbirlerine atarak sorularımızı yanıtlamak istemediler. Daha sonra çay eşliğinde yaptığımız sohbette başladık.
"Kürt sorunu hayatımın ve Türkiye'nin en büyük problemi" diyen Abdurrezzak Dinler serbest çalışıyor.
"Demokrasiye doğru adım atıyoruz. Kürt varlığı hakkında konuşuyor olmak hem siyaseti hem de sosyal hayatı çok rahatlatacak. Geç bile kalındı ama olumlu düşünmek lazım."
Genel af, PKK'lilerin sosyal hayata kazandırılması ve kültürel çalışmaların artması çözüm önerileri.
Garsonluk yapan Ahmet de "Tarlabaşı'nda hayatın eskisine göre daha rahat olduğunu" söyledi.
"Eskiden Kürtçe konuşurken polis müdahale ediyordu. Şimdi onlar da alıştı. Hakaretler azaldı. İnşallah barış sağlanır. Savaşın küçük bir gruptan başka kimseye faydası olmadı."
Esnaf Sıddık ise mesafeli. "Açıklamaların içi boş. Tarih yok, program yok. Barış için daha gerçek şeyler söylemek ve yapmak lazım. Örneğin hâlâ Kürtçe isimler yasak. Dil sözde değil gerçekten serbest bırakılmalı. Sorunun muhatapları dinlenmeli. Halkın görüşlerine başvurulmalı, talepleri dikkate alınmalı."
Kendisini ülkücü olarak tanıtan Niyazi de "Barış olsun, savaşa harcanan para eğitime harcansın" dedi ve "Kürt arkadaşları ve komşularıyla arasında sorun olmadığını, bir arada yaşamaktan memnun olduğunu" ekledi.
Erkekler kahvede kadınlar evin önünde
Kalyoncukuyu Caddesi'ndeki bir kahvede sohbet ettiğimiz erkeklerin yanından ayrılıp arka sokaklara giriyoruz. Bir binanın giriş merdivenlerinde oturan ve dantel örüp, muhabbet eden kadınlar aynı zamanda sokakta oynayan çocuklarına da göz kulak oluyor.
Ev kadını olan Türkan 24 yıldır mahallede yaşıyor ve koşullar düzelirse Mardin'e dönmek istiyor.
"Eskisinden daha iyi bir durumdayız ama hâlâ cezaevlerinde, dağlarda gençlerimiz var. köylerimiz sahipsiz duruyor. Hastanelerde Kürtçe konuştuğumuz için dalga geçiliyor."
Türkan'ın Türk komşusu Zeynep ise "Barış hem Kürtler hem de Türkler için gerekli. Eşim Kürt ve ailem bu kadar yıl geçmesine rağmen onu bana kötülüyorlar. Daha fazla yaşamak istemiyoruz" dedi.
Mardin'den iki yıl önce "ekonomik sorunlar" nedeniyle gelen Hülya da "Yavaş da olsa barış olacak. İnanıyorum. Sıkıntılar bitecek ve biz bir arada yaşayacağız" diyor.
Kadınlar çocuklarını Kürtçe eğitim veren okullara göndermeyi istediklerini ve savaşın yarattığı ekonomik tahribatın onarılmasını istiyorlar. Bir de köylerine dönmeyi.(BÇ)
* Fotoğraf: Gözde Kazaz