Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Uşak’ın Banaz’ ilçesine bağlı bir köye üretici kadınların sıkıntılarını kamuoyuna aktarmak için gittiğimizde, kadınların bize ilk uyarısı “ Köy ismini ve bizim isimlerimizi verme” oldu.
Biz de güvenirlilik ilkesi gereğince, konuştuğumuz kadınların isimlerini ve köyün ismini haberde geçirmeyeceğiz.
Köye giriş yaptığımızda, köyün sağ tarafında bir kıraathane ve onun yaklaşık 120 metre ilerisinde oturan 7-8 kadın ve 4 çocuk bulunuyordu.
Kadınların yanına gittiğimde bizi çok sıcak bir gülümseme ile karşıladılar. Gazeteci olduğumu ve üretici kadınların sorunlarına ilişkin bir haber yapmak istediğimi söylediğimde “Bizi karıştırma kızım” dediler.
Sadece sorun ve sıkıntılarımı aktarmak için orada olduğumu ve “görünmeyen kadın emeğini” görünür kılmak istediğimi belirttiğimde “tamam gel otur” dediler.
Kadınlar, genel hatlarıyla bir günlerini nasıl geçirdiklerini anlattılar. Yaklaşık 7 aylık hamile bir kadın da devlet hastanesinde yeteri sağlık hizmetini alamadığı için özel hastaneye gitmek zorunda kaldığını ve bu durumun onu maddi açıdan çok fazla zora soktuğunu söyledi. Hepsinin ortaklaştığı tek cümle şuydu: "Derdimizi duyan yok."
“Süt verip yem alıyorlar”
Türkiye’nin hemen hemen her yerinde, üretici kadınlar çok yoğun bir iş yükü ile karşı karşıya kalıyor. Hem ev işleri hem de tarladaki işlerle boğuşan kadınlar sabah 6’da güne başlıyor.
Üretici kadınlar ilk iş olarak çocukların kahvaltılarını hazırlayıp onları okula gönderiyor. Daha sonra ahıra geçip hayvanların sütünü sağıyor.
Sattıkları sütün karşılığında da yemciye süt verip yem alıyorlar. Zar zor sağdıkları süt yem fiyatlarını karşılıyor. Daha sonra bahçe ve tarlalara gidiyor. Meyve, sebze topluyorlar. Uşaklı kadınlar, genellikle buğday ve haşhaş hasadı yapıyorlar.
Tarladan eve geldiklerinde, yemek yapma telaşına düşüp bir yandan da evi topluyorlar. Daha sonra çocukların okuldan gelme saati yaklaştığı için çocuklara yemeklerini hazırlayıp 10 dakika da olsa dinleniyorlar.
Çocuklara yemek yedirip sofrayı kaldırdıktan sonra, otlakta olan hayvanlar eve geliyor. Ahıra gidip hayvanları yemledikten sonra sütü sağmaya başlayan kadınlar daha sonra yaklaşık saat 19.00 suları gibi dinlenmeye geçiyorlar. Akşam bir iki bardak çay içtikten sonra kadınlar günü yorgun bir şekilde tamamlıyor.
Kadınlar en çok kış mevsiminde zorlanıyor. Kadınların anlatımına göre onları şu an bir telaş almış durumda. Kışa hazırlık için son mahsulleri toplayıp kışlık odun kırıp soba yakma derdi başlıyor. Bütün kadınlar şu an kış tedirginliği içerisinde “Şu ana kadar iyiydik şimdi kış geliyor soba yakacağız, dağlardan odun taşıyacağız” diyorlar.
Siz bu işleri yaparken erkekler ne yapıyor sorusuna ise üretici kadınların cevabı “ Onlarda çalışıyor, yoruluyor kızım” oluyor.
“Devlet hastanesi ilgilenmiyor, özele para yetmiyor”
Her şeye zam geldiğini ve bu zamlar altında ezildiklerini belirten Uşaklı üretici kadın “ Asgari ücret alıyoruz yetmiyor” diyor.
Uşak’ta genel olarak bir sağlık sorunu olduğunu belirten üretici kadın, köyde yaşadığını ve devlet hastanesine ulaşımın zor olduğunu söylüyor.
Devlet hastanesine gittiklerinde de yeterli sağlık hizmetlerinden yararlanamadıklarını vurgulayan üretici kadın, iki tane çocuğu olduğunu şimdi ise üçüncü çocuğuna hamile olduğunu belirterek “7 aylık hamileyim, devlet hastanesine gidiyorum ilgilenmiyor, özele para yetmiyor” diyor.
(ÖK/EMK)