Görseldeki kadın Sabiha Rıfat
1933’te Yüksek Mühendislik Mektebi'ni (İstanbul Teknik Üniversitesi) bitiren Sabiha Rıfat Güreyman ve Melek Hanımlar, Türkiye'nin ilk kadın mühendisleri oldu. İki kadın mühendis, kura sonucu Ankara ve Bursa Nafıa İdaresi'ne (Bayındırlık Bakanlığı) atandı.
Sabiha Rıfat Gürayman 1910’da bir subay kızı olarak Manastır'da doğdu. İlköğrenimini Beşiktaş Esma Sultan İlkokulu'nda yaptı. Çocukluk yılları Kurtuluş Savaşı'nın zorlu ve acılı döneminde geçti. 1925 yılında Nişantaşı Kız Ortaokulu'nu bitirdi. 1927 yılına kadar İstanbul Kız Lisesi'ne devam eden Sabiha Rıfat, hocalarının teşviki ile o yıl ilk defa kız öğrenci alan Yüksek Mühendis Mektebi'ne kayıt oldu.
1933 Şubatı'nda diğer kız öğrenci Melek Erbul ile birlikte Yüksek Mühendis Mektebi'ni bitirdi. Aynı yıl Ankara ili Nafia (Bayındırlık) Baş Mühendisliği emrine atandı. 1934-1935 yılları arasında Erzurum'daki iki ortaokulun projelerini hazırladı. 1935 yılında Ankara-Beypazarı yolu üzerindeki ve halen Ona atfen "Kız Köprüsü" diye bilinen kemer köprünün inşaatında görev aldı ve kendini şantiyede de kabul ettirdi.
1935 yılında BayındırIık Bakanlığı Teşkilat Kanunu ile kurulan Yapı ve İmar İşleri Reisliği emrine atandı. Bu görevdeyken, çeşitli okul, hastahane, hükümet konağı, halkevi gibi resmi binaların mimarı ve statik projelerini yaptı ve kontrol illerinde çalıştı. 1939 yılında, yüksek mühendis Remzi Gürayman ile evlenen Sabiha Rıfat 1941'de Koordinasyon Bürosu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi inşaatı kontrol şefliklerinde bulundu.
1945 yılında Önder Atatürk'ün Anıt-Kabir İnşaatı Başmühendisliği'ne atandı. Bu göreve geldiğinde 35 yaşında idi. 10 yıl bu onurlu görevi üstün bir başarı ile sürdürdü. Anıt-Kabir, nakil töreninden bir süre sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilince Sabiha Gürayman da Yapı ve İmar İşleri Reisliği'nde Teknik Müşavirlik kadrosuna getirildi ve bu görevden kendi arzusu ile emekliye ayrıldı.
Meslek anıları
İstanbul'a gelır gelmez hemen okul arkadaşım Nesibe'ye uğramıştım; Atatürk’ün emri ile Mühendis Mektebi'ne bu yıl kız öğrenci alınacağını söyledi.. Koşup gittik. Kayıtlar o gün kapanıyordu. Giriş sınavlarına ise iki gün kalmıştı. "Boşuna yorulma kızım!" dediler. Tepem atmıştı. "Beyefendi! Siz bana kayıt şartlarını söyleyiniz" dedim.
Güç bela son dakikada okula kaydını yaptırmış, sınavda ise başarılı olmuştur Sabiha Rıfat...
Okula 350 erkek öğrencinin arasında iki kız öğrenciden biri ben, diğeri arkadaşım Melek idi. Önceleri merakla izleniyorduk. Zamanla her şey değişti. Artık erkek arkadaşlarımla spor yapabiliyor, onlarla aynı takımda oynayabiliyordum. Fransa'dan o yıl “köprüle allahı” diye tanınan bir öğretim üyesi gelmişti. Kendisine benden söz ettikleri için görmek istemiştim. O sırada ben de voleybol antrenmanından dönüyordum. “Sabiha” diye bağırdılar durdum. Sakallı bir hoca idi. Hoca “dinamit patladığı zaman korkmayacak mısın?” diye takıldı. Fransa'ya davet etti...
Yüksek Mühendis Mektebi'nden 1933 Şubat ayında mezun olmuş ve Ankara'ya Nafia Müdürlüğü'ne atanmıştım. Aynı dönemde mezun olan arkadaşım Melek ise Bursa'ya tayin edilmişti. Vali Üstündağ’dan diplomalarımızı aldığımızda kız arkadaşım ve meslektaşım “Şimdi ne yapacağız?” sorusuna “Hiiiç herkes gibi, onlar ne yaparsa biz de onu yapacağız” demiştim. Erkek meslektaşlarımızla aramızda bir ayrıcalık görmüyordum, yadırgamıyordum. Kim bilir belki beni başarıya götüren önemli bir nedendi bu.. Nisan 1933'te Remzi ile birlikte gittik Ankara'ya. Gidip Vali Nevzat Tandoğanı gördük. Vali bey başmühendisin kulağına bir şeyler söyledi. Sonradan “aman kıza fazla yüklenmeyin “ demiş. Çalışma hayatımın ilk yıllarında adım mühendis hanıma çıkmıştı. Önceleri pek kolay olmuyrodu tabi. Odaya giren mühendisi soruyor ve çıkıyordu. Sonra alıştılar ve sevdiler de. Odacım yaşlı bir adamcağızdı. Bir gün iş için gelmiş bir vatandaşla konuşuyordu. “Bu mühendis hanım var ya “ diyordu,” Bu rapor verdi mi koca bir binayı yıktırır”. Daha sonra çevremdeki ilgi ve sevgi zamanla saygıya dönüştü.
Kız Köprüsü
1935’te ilk defa mühendisler kent dışındaki illerle gönderilmeye başlamışlardı. Bu arada iki köprü ihale edilmişti. Bunlardan biri Ankara-Beypazarı yolunun 86.km'sinde inşa edilecekti. O yıllarda bu tür iller önemli illerden sayılıyordu. Tecrübeli mühendis düşünülüyor ve Sabiha Rıfat kadın olduğu için akla dahi gelmiyordu.
Vilayette görevli bir başmühendise gitmek istediğimi açıklayınca “Dağ başında bir şantiyede kadın mühendis olmaz” diyerek düşüncelerini açıklamıştı. Bir müdürler toplantısında başmühendis, Vali Tandoğan’a durumu anlatınca vali önce karşı çıkmış. Fakat sonra görevlendirildiğimi öğrenince mutluluğumu gizleyemedim. Öyle mutluydum ki, daha ilk günlerde şantiye ve çadır hayatına alışmıştım. Ustalar, ameleler ve çevre köylüleri “mühendis hanım” diyor, başka bir şey demiyorlardı. Büyük bir sevgi ve ilgi görmüştüm. Yakın köylerden yemek yapıp getirenler vardı.
Golf pantalonunu ayağıma geçirip sabahtan akşama kadar işin başında onlarla birlikte çalışıyordum. Kış bastırıyordu. İşin bir an önce bitmesi gerekiyordu. İşçiler arasında bir huzursuzluk başlamıştı. İşçiler zam istiyorlar, yüklenici vermiyordu. Bir gece yemeğimi yemiş, çadırıma çekilmiştim. Birden içeri yüklenici girdi. “Gidiyorlar mühendis hanım” dedi. Dışarı fırladım. Koştum, koştum. İncecik sesim gecenin karanlığında yankılanıyordu. “Durun! Durun, nereye gidiyorsunuz?” dedim. Daha iyi para alacaklarını, bu nedenle köydeki cami yapımına gittiklerini söylediler. Karın bastırmasından da korkuyorlardı.
“Yazıklar olsun utanın! Camiden çok bu köprünün yapımı gerekli, dönün işimizi bitirelim “ dedim. Aralarında konuştular, döndüler. Köprüye birlikte başlamıştık, birlikte bitirdik. Vali olayları duymuş başarıma sevinmişti. Yıllar sonra öğrendim ki, bizim kemer köprüye “Kız Köprüsü” adını takmışlar, öyle diyorlarmış.”
Sabiha Rıfat, Remzi Gürayman ile evlenip Amerika seyahatinden döndükten sonra Anıtkabir Kontrol Şefliği'ne getiriliyor. Sabiha Hanım 10 yıl bu görevde çalışıyor. Yunanistan Başbakanı Venizelas “ bir kadın ha” diyerek şaşkınlığını ifade eder. Sabiha Rıfat'ın elini sıkarken “hayatımda ilk defa büyük bir işin başında bir kadın görüyorum. Sizi gerçekten tebrik ederim” dedi.
(EMK)
Kaynak: İstanbul Teknik Üniversitesi'nin 210., Sivil Mühendisliğin 100. yılı, Mühendislik'te 50. yılı kutlama bölümü, İTÜ Rektörlügü, 1983, İstanbul.
Derleyen Seda Bingöl-Çevre mühendisliği öğrencisi