Fransa'da çıkarılmak istenen yasanın ilkesel ve etik açıdan "gayrı meşru" olarak karşılayan Mahçupyan, Dink ve Zarakolu, Türkiye'nin milliyetçi bir bakış içinde geliştirdiği refleksleri de aynı derecede hastalıklı olduğunu belirttiler.
Fransa ve Türkiye yetkililerine sağduyu çağrısı
"Toplumların birbirini anlamaya yönelik böylesine büyük bir gayret içinde olduğu bir dönemde, karşılıklı resmi siyaset taktikler, daha barışçı ve adil bir ortak dünyanın kurulması açısından ihanet. Tarafları sağduyuya davet ediyoruz."
Bildiriye imza atan üç aydın, Batı'nın geçmişte "Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkinin tüketilmesinde" büyük bir sorumluluğu bulunduğuna işaret ederek, bu ülkelerin bugünkü görevinin, "geçmişteki hataları da telafi etmek adına, iki halkın arasındaki işbirliğinin yeniden başlaması için çözüm yolları bulmak ve destek vermek" olması gerektiğini açıkladılar.
"Tarihe doğru bakmak yasa değil ahlak ve vicdan gerektirir"
Yasanın "soykırımlara karşı mücadele" gibi evrensel insan hakları ve sorumlulukları ilkesinden hareket ediyor gözükse de, insan haklarını yaşanabilir kılan temel ilke olan ifade özgürlüğünü ortadan kaldırdığını savunan aydınlar, "Bilinmesi gerek ki hiçbir evrensel sorumluluk iddiasının bir evrensel hakkı ortadan kaldırma pahasına hayata geçirilmesi kabul edilemez" dediler.
"Türkiye'de öteden beri varolan ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar ve uygulamalar ile Batı'da yerleştirilmeye başlanan bu tür yasalar aynı baskıcı zihniyetin ürünü olup demokrat zihniyet geleneğinin dışındadır."
Aydınlar, bildirilerinde "Ermeni halkının geçmişte yaşadığı tarihi gerçekliklerin ceza yasalarıyla dikte edilmesine ihtiyacı olduğunu sanmıyoruz. Çünkü tarihe doğru bakmak yasa değil ahlak ve vicdan gerektirir" sözlerine de yer verdiler. (EÖ/TK)