Bulutoğlu: Bir taraftaki sorumsuzluk, diğer taraftaki sorumsuzluğu ve özgürlük alanlarına müdahaleyi tetikliyor
Vakfın 15. yıl kutlamasında konuşan Bulutoğlu, tarihe ilişkin yargıların siyasetçiler tarafından verilmeye kalkışılmasının ve hele bunun yasayla, cezai yaptırımlar içererek yapılmasının, insanların özgürlük alanlarına haddini aşan bir müdahale olduğunun görülmediğine dikkat çekti ve şöyle devam etti:
"Bir taraftaki sorumsuzluk, diğer taraftaki sorumsuzluğu ve özgürlük alanlarına müdahaleyi tetikliyor. Birinin yaptığı, ötekinin gerekçesini oluşturuyor. Türkiye 15 yıl öncesinin Türkiye'si değil. Türkiye, Tarih Vakfı'na ve Tarih Vakfı gibi kuruluşlara 15 yıl öncesinden çok daha fazla ihtiyaç duyuyor."
"Pamuk'a ödülü övünç değil, tartışma malzemesi yapıyoruz"
Konuşmasında Orhan Pamuk'un aldığı Nobel Yazın Ödülü'ne de değinen Bulutoğlu, "Türkiye'nin, Türkçemizin yazarı, edebiyat insanı, kurucu üyemiz ve mütevellimiz sevgili Orhan Pamuk, dünyanın en önemli edebiyat ödülünü alıyor ve bizler bunu bir övünç değil, tartışma malzemesi yapıyoruz" dedi.
1991 yılında 264 aydının ortak girişimiyle kurulan Tarih Vakfı ,14 Ekim Cumartesi akşamı Darphane-i Amire'de düzenlenen etkinlikle 15. yılını kutladı.
Nobel Edebiyat Ödülü, Fransa Parlamentosu'nun çıkardığı yasa, özgürlük ve barış sohbetleriyle geçen geceye Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Hrant Dink, İpek Çalışlar gibi isimler katıldı. Gecede ayrıca Kurumsal Tarih Dostu firmalara da teşekkür plaketleri verildi.
264 kişiyle başlayan yolculuk 10 yıl içinde 650 kişiye ulaştı
Konuşmasında vakfın 15 yılını özetleyen Bulutoğlu başlanan nokta ile gelinen nokta arasındaki süreci ise şöyle değerlendirdi:
"Kuruluş senedimizin altında Türkiye'nin önde gelen 264 aydınının, akademi, iş, edebiyat, sanat ve siyaset insanının imzası var. Bu sayı 10 yıl içinde 650'ye ulaştı.
"15 yılın muhasebesini yaptığımızda, kuşkusuz yaşayan organizma gibi Vakfın da artıları ve eksileri var. Ama 15 yılın muhasebesinde artılar ağır basıyor. Eksilerimizi ise özellikle son yıllarda çok tartıştık. Sonuçlar çıkardık, çözüm olarak geliştirdiklerimizin bir bölümünü uygulamaya koyduk, bir bölümü için hazırlığı sürdürüyoruz.
Yeni bir dönemin arifesinde, yeni bir heyecanı, kuruluş döneminde başarılmış olan sahiplenme ve gönüllü katılım dalgasını yeniden yaratmamız gerekiyor. Bu geceye ve sizlere bakarak ve sevinerek görüyoruz ki, şimdi bu sağlanıyor. Vakıf bugün büyük bölümü gönüllü yöneticiler tarafından, ciddi zaman ve emek harcanarak yönetiliyor. Katılımcılarımız, destekçilerimiz artıyor. Ancak Türkiye 15 yıl önceki Türkiye değil. Türkiye 15 yıl öncesinden daha kritik bir eşikte.
Türkiye'de her alanda, üreten insan ve kurumların önünde belki diğer ülke ve coğrafyalarda olmayan büyüklükte fırsatlar, ama o kadar da büyük engeller var. Ve görüyoruz ki, bu engellerin, sorun alanlarının önemli bölümü tarihle ilgili. Bizim yazdığımız, başkalarının yazdığı, ezberlediği, ezberlettiği tarih anlayışıyla ilgili. Tarihi doğru okuyamamaktan kaynaklanan algılar, önyargılar, gerilim ve çatışmalar enerjimizi tüketiyor." (KÖ)