Eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Taraf muhabiri Mehmet Baransu “Balyoz darbe planı” haberleri için 52 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılandıkları davada bugün hakim karşısına çıktı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına yargılanan gazeteciler Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Mehmet Baransu katıldı.
Duruşmayı Belçika, İtalya, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya konsolosluklarından temsilciler, Norveç, Almanya, Danimarka, İngiltere PEN, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) temsilcileri, Article 19, Index of Censorship, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası PEN, Norveç Gazeteciler Birliği temsilcileri de takip etti.
Balyoz davası sanıkları Hakan Büyük, Kadir Sağdıç ve Ahmet Zeki Üçok davaya müdahil olmayı talep etti.
Duruşma iddianamenin özetinin okunmasıyla başladı.
TIKLAYIN - ALTAN, ÇONGAR VE OĞUR'A BALYOZ HABERLERİNDEN 52 YIL İSTENDİ
Ok: İddianame intihal dolu
Çongar’ın avukatı Veysel Ok, iddianame özetinde esaslı hatalar olduğunu söyledi. Ok şöyle konuştu:
“Bize verilen iddianame ile burada okunan iddianame farklı. Yasemin Çongar'ın Tuncay Opçin ile görüştüğü yönünde hiçbir ifade veya savcılık beyanı yok. Müvekkilim Çongar'ın hayatı boyunca Tuncay Opçin'le karşılaşma ihtimali yok.
Ok’un durumun tutanağa geçirilmesini talep etmesi üzerine mahkeme heyeti başkanı, duruşmaların SEGBİS yöntemi ile kayda alınmasına karar verdi.
Ok, ayrıca, iddianamede bariz bir şekilde intihal olduğunu söyledi. İddianamenin 46 sayfasının Cumhuriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e ilişkin iddianameden, 10 sayfasının aynı davaya ilişkin mütalaadan, 150 sayfasının da başka bir bilirkişi raporundan alındığını belirten Ok, yeniden sorgu yapılmaksızın beraat istedi.
Duruşmada Çongar ve Baransu savunma yaptı.
Çongar: Görmediğim belgeden yargılanıyorum
“Otuz yıldır ilk kez bugün yazdığım, yayınladığım bir metinden dolayı değil, hiçbir şekilde yapmadığım işleri yaptığım iddiasıyla yargılanıyorum” diyen Çongar, Baransu’nun getirdiği ve “darbe planı gibi görünen” belgeleri incelediğini, Egemen Harekat Planı belgesini ifade verdiği güne değin duymadığını belirtti:
“Yunanistan’a karşı bir harekat planı olduğu iddia edilen ve yenisi yapıldığından 18 Aralık 2008 tarihinde imha edildiği Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nca ifade edilen Egemen Harekat Planı adlı belgeyi, 2010 yılında temin etmedim, temin edilmesine aracı olmadım, temin edilmesini teşvik etmedim, bu belgeyi açıklamadım, saklamadım, tahrip ya da yok etmedim. Ben Egemen Harekat Planı’nı hiçbir zaman görmedim, dokunmadım, incelemedim. Adını ve içeriğini bu dava öncesinde savcılığa ifade verdiğim güne kadar bilmiyordum.”
Baransu: Bugün olsa yine yazarım
Baransu ise “Ben bu iddianamenin hiçbir yerinde hükümeti yıkmaya yönelik bir faaliyet içerisinde olduğumu okumadım ama burada okunan özette hükümeti yıkmaya yönelik faaliyet içerisinde bulunduğum söylendi” dediği savunmasına şöyle devam etti:
“Gölcük Donanma Komutanlığındaki belgeleri kim dışarıya sızdırdıysa gidip ona sorun bu belgeleri. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bu konuyla ilgili verdiği karar var. Bakın 15 Temmuz'daki hain darbe girişimine. Aynısı. Orada hepsi yazılıyor. Çetin Doğan'ın ses kayıtlarında bütün bunlar var. 'Balyoz' gerçek bir darbe planıdır. O haber bugün elime geçse yine yazarım.”
İddianamede çok fazla yanlış bilginin olduğunu söyleyen Baransu, iddianamenin hiçbir ekini görmediğini, haftada bir gün 20 dakika avukat görüşü olduğunu ama 70 davadan yargılandığını belirterek “Bir saniyede bir davayı görüşmem lazım” dedi.
Altan: Darbe planı devlet sırrı olamaz
Yayınladıklarının Balyoz darbe planı olduğunu söyleyen Altan da, suçlamanın bunun hakkında olması durumunda darbe planının devlet sırrı olarak addedildiğini, bu durumda belgenin gerçekliğinin teyit edildiğini belirterek “Devletin anayasal düzenini ortadan kaldırmak üzere hazırlanmış planlar ‘devlet sırrı’ olamaz” dedi.
Balyoz planının hazırlandığı seminerde “Egemen Harekat Planı” senaryosunun da görüşüldüğünü söyleyen Altan, eğer ki bu belgeyi açıklamakla suçlanıyorlarsa davanın düşürülmesi gerektiğini belirterek “Çünkü biz o planları görmedik, yayınlamadık, imha etmedik” dedi.
Oğur: Kandırıldığım için anlatıyorum
Duruşmada savunma yapan Oğur ise şunları söyledi:
“Zaten haberin çıkmasından iki gün sonra "Siz zannediyor musunuz ki biz bunları bilmiyorduk" diyen başbakan zaten haberimizi teyit etmiş oldu.
“Ben her gün yaptığımı yapıp bir haberin yazılmasına yardım ettim, yöneticilerimin isteği üzerine haberin altına imzamı attım. Taraf, Baransu'nun haberleriyle adını duyurdu. Baransu, 2009 yılında askere gitmesiyle onun haber kaynağıyla (Tuncay Opçin) birkaç kez buluştum. Ancak bu buluşmalar Balyoz haberlerinden önceydi. Onunla buluştuğumuzu tüm yöneticiler biliyordu. Hakkımdaki suçlamaları reddediyorum.”
Oğur iki yıl önce bunları anlattığını belirterek “Aleyhime kullanılması için değil, aldatılanlar arasında olduğum bu kumpası kuran kişilerin yargılanması için bu ifadeyi verdim” diye konuştu.
Mahkeme, Baransu'nun tahliye talebini reddetti, duruşmaya 23 Kasım'da devam edilecek. İfadesi alınan sanıklarsa vareste tutulacak.(EA)
Ne olmuştu? |
Mehmet Baransu’nun, 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf’ta çıkan haberinde, Fatih ve Beyazıt camilerinin en kalabalık olduğu cuma namazı sırasında bombalanması, jet uçağının düşürülerek Yunanistan’ın tahrik edilmesi gibi unsurların yer aldığı plan yer almıştı. Haberden bir gün sonra Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne giden Baransu, Balyoz planıyla ilgili belgeleri, dört adet DVD halinde savcılığa teslim etmişti. Bundan bir hafta sonra yine adliyeye giden Baransu, Balyoz planına ait olduğu iddia edilen bütün belgeleri ve analog ses kayıt bantlarını bir valiz içerisinde savcılığa verdi. "Balyoz darbe planı" iddiasıyla daha sonra Genelkurmay mensuplarına dava açıldı. Balyoz davasında hüküm giyen sanıklar, tahliye edilmelerinin ardından Gazeteci Mehmet Baransu hakkında şikayetçi oldu. Bunun üzerine Baransu’nun evine polis baskın düzenledi. Arama işlemlerinin sona ermesinin ardından gözaltına alınan Mehmet Baransu, gazetecilere “Arkadaşlar siz siz olun gazeteci olarak belge teslim etmeyin adliyeye. Adliyeye belge teslim ettim diye örgüt kurmaktan yargılanıyorum” dedi. Baransu mahpusBaransu, savcılıkta ifadesi alınmadan tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Savcı Gökalp Kökçü, ifade vermek isteyen Baransu’nun talebini kabul etmedi. Savcı Kökçü Baransu’yu, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek, açıklamak ve yok etmek” suçlamasıyla tutuklanması istemiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Baransu daha önce de 11 Mart 2014, 9 Ağustos 2014, 22 Kasım 2014 ve 30 Aralık 2014’te gözaltına alınmış ifade verdikten sonra serbest bırakılmıştı. 2 Mart’ta evi Terörle Mücadele Ekipleri tarafından basılan Baransu’ya Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinde düzenlenen “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve TCK 226, 227 ve 229’da düzenlenen “Devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek, açıklamak ve yok etmek” suçlamaları yönelterek. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı. |
(EA)