*Bu yazı evrim ağacı sitesinden alınmıştır. Çeviri: Zeynep Sude Kaçar (Effectiviolog).
Tanımlama sorunu, bir argümanda kullanılan bir terimin sözlükteki tanımının eğilip bükülerek kullanılmasıyla meydana gelen bir mantık safsatasıdır.
Burada en büyük problem, sözlüklerin betimleyici değil, tanımlayıcı olmasıdır, sonuçta sözlüklerin doğası budur. Sözlükler insanlara dili nasıl kullanmaları gerektiğini öğretmekten ziyade toplumun kullandığı dili tanımlamayı amaçlar. Sözlükler aslında çok işlevlidir.
Ancak sözlük tanımları (İng.: dictionary definitions), toplumun gündelik hayatta kullandığı kelime anlamlarını her zaman doğru yansıtmayabilir.
Buna birçok farklı sebep gösterilebilir; mesela bir kelimenin sözlükteki tanımı, o kelimenin bütün anlamlarını kapsamıyor olabilir.
Veya son zamanlarda hakaret olarak kullanılmaya başlanan bir kelimenin kazandığı bu yeni anlam, sözlük tanımında yer almıyor olabilir. Sebepler uzar gider.
Fakat tanımlama sorununun sözlüklerden kaynaklanan bir büyük problemi daha vardır: Farklı sözlükler, aynı terim için farklı tanımlamalar yapar, yani yapabilir...
Hatta tek bir sözlük bile, bir terim için birden fazla tanım içerebilir. Bu yüzden onca tanımın arasında tek bir tanımın doğru olduğunu iddia etmek... yanıltıcıdır.
Üstelik çoğu durumda bu iddiaların ardında bir cımbızlama süreci bulunur; insanlar kendi vermek istedikleri anlama en çok uyan tanımı seçer ve geri kalanları görmezden gelir.
Sorunu doğru anlamak
Tanımlama sorununu doğru anlamak önemlidir, çünkü bu oldukça sıkıntı ve safsata yaratan bir süreçtir, bu safsatalar sık sık çeşitli tartışmalara konu olur.
Bu yazıda tanımlama sorununu daha iyi kavrayacak ve sorunlu tanım yapan insanlara nasıl yanıt vermeniz gerektiğini öğreneceksiniz.
Öncelikle tanımlama sorunu nasıl bir şeymiş, örnek bir diyalog üzerinden görelim:
- Ayşe: "Bu restoran donuyor."
- Furkan: "Sözlükte 'donmak' fiili "suyun buza dönüştüğü sıcaklıkta veya daha aşağısında olmak" anlamına geliyor, ve buranın o kadar soğuk olmadığı çok açık."
Burada Furkan, 'donmak' fiilinin sözlük tanımını vererek Ayşe'nin cümlesinin hatalı olduğunu ve bu terimin Ayşe'nin iletmeye çalıştığı anlamı yansıtmadığını iddia ederken tanımlama sorunu yapıyor.
Bu aynı zamanda bir cımbızlama örneğidir; birçok sözlük aslında 'donmak' fiilinin Ayşe'nin iletmek istediği anlamını da içerir.
"Evrim teorisini kabul etmiyorum çünkü sözlük tanımına göre teori, kanıtlanamayan bir hipotezden ibarettir."
Bu cümlenin sahibi, evrim teorisine karşı bir argüman sunmak için 'teori' kelimesinin sözlükteki spesifik bir tanımını baz almaktadır.
Bu argüman bir safsatadan ibarettir çünkü 'teori' kelimesinin diğer anlamlarını yok sayar, ki bu anlamlar bilimsel içeriklerde iletilen mesajı çok daha iyi ifade eden anlamlardır.
Mesela Merriam-Webster Sözlüğü, 'teori' kelimesini diğer anlamlarının yanı sıra "olguları açıklamak için sunulan mantığa uygun ya da bilimsel olarak kabul edilebilir bir genel ilke veya ilkeler bütünü" olarak tanımlıyor.
Ya da Türkçe bir kaynak olarak Türk Dil Kurumu'nun tanımlarına bakalım: TDK, 'teori' kelimesi için üçüncü bir tanım olarak "sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü" diyor.
Nasıl karşılık verilir?
Sorunlu bir tanıma karşılık verirken, bir tanımın her kullanımının illaki yanıltıcı olmayacağını hatırlamak gerekir. Aksine, tanımın kullanımı düzgün bir şekilde gerekçelendirildiği sürece tanım kullanımı genellikle yanıltıcı değildir.
Bir argümanda sözlük tanımı veya herhangi bir tanım kullanmak, şu koşullardan en az biri mevcut olduğunda yanıltıcı olur:
Tanım kullanmak için hiçbir geçerli sebep olmadığında. Örneğin bir terimin sözlük tanımının o terimin bütün yan anlamlarını kapsamasının beklenmemesi bir sebeptir.
Tanım kusurlu olduğunda veya güvenilir olmayan bir şekilde seçildiğinde. Örneğin mevcut tanımlar içinde kişinin yalnızca kendi istediği tanımı cımbızlaması bir sebeptir.
Şayet, bu koşullara bağlı olarak, bir argümanda yanıltıcı bir tanımlama sorunu olduğunu düşünüyorsanız, o zaman şu iki temel yaklaşımı segileyebilirsiniz:
Mevcut durumda tanım kullanımının neden uygunsuz olduğunu açıklayın. Mesela bir sözlük tanımının bir kelimenin tüm anlamlarını kapsamasını neden beklemememiz gerektiğini anlatabilirsiniz.
Sunulan tanımın neden hatalı olduğunu açıklayın. Örneğin diğer sözlüklerin, karşınızdaki kişinin argümanında kullanmak üzere seçtiği tanımdan farklı tanımlamalar yaptığını gösterebilirsiniz.
Ek olarak bazen konuyla ilgili bazı spesifik örneklerden faydalanarak böyle bir argümanın neden sorunlu olduğunu açıklayabilirsiniz.
Hatta safsatayı öne süren kişiden eleştirileriniz ışığında tanımını mantıklı bir şekilde gerekçelendirmesini isteyebilirsiniz. Bu bazen onların argümanlarındaki mantık hatalarını fark etmelerini sağlar.
Son olarak bazı durumlarda insanların, onlara kullandıkları tanımın yanıltıcı olduğunu gösterdiğinizde bile kendi seçtikleri tanımı kullanmakta ısrarcı olabileceğini unutmayın.
Böyle durumlarda sonucu aynı olan iki seçeneğiniz vardır:
- Biricisi, tanımın kullanımı o kadar sorunludur ki üzerine iki çift laf etmeyi bile imkansız kılar, uzlaşmaya giden tüm yollar kapanmıştır.
- İkincisi, tartışmanın uzamaması için karşı tarafın safsatalı argümanını duymazdan gelir ve konuyu kapatırsınız. Ne çare...
Her şeyi şöyle bir toparlarsak, bir tanımlama sorununa düzgünce cevap vermek için önce söz konusu tanım kullanımının hatalı olduğundan emin olmanız gerekir.
Sonrasında da ya bu durumdaki tanım kullanımının uygunsuzluğunun sebebini açıklarsınız ya da öne sürülen tanımın neden hatalı olduğunu anlatırsınız.
Elbette başka yöntemler de kullanabilirsiniz; örneğin bu tür bir argümandaki problemi göstermek için ilgili birtakım örneklerden faydalanabilirsiniz.
Tanım başvurularına yanıt verirken hepimizin ilkokulda öğrendiği şu iki terimi aklınızın bir köşesinde tutun: gerçek anlam ve mecaz anlam.
Biliyorsunuzdur ama da yine de ufak bir hatırlatma olsun: Gerçek anlam, bir kelimenin en temel ve akla ilk gelen anlamıdır. Mecaz anlam ise gerçek anlamın ötesinde bir fikir veya duygu uyandıran çağrışımdır.
Sözlükte bulunmayanlar
Genellikle tanımlama sorunu, sözlükteki tanımın doğrudan alınmasını içerir. Fakat durum her zaman böyle değildir. Aksine, insanlar kullandıkları terimin o alanda önde gelen bir kaynakta benzer bir şekilde tanımlandığını iddia ettiklerinde bu yanılgıya düşebiliyor.
Böyle durumlarda safsatanın sahibi, muğlak bir dil kullanıp, söz konusu terimin aslında böyle tanımlandığını iddia edebilir fakat açık bir kaynak göstermez, "bu kelimenin şu anlama geldiği söyleniyor..." gibi içi boş cümleler kullanır.
Ancak unutmamak gerekir ki insanlar argümanlarında sözlük tanımlarının yanı sıra sözlük-dışı tanımları da gayet mantıklı bir şekilde kullanabilir.
Bu bakımdan bir insanın argümanında sözlükte bulunmayan bir tanım kullanması, o argümanın hatalı olduğu anlamına gelmez.
Ve modern sözlükler...
Teknolojinin gelişmesiyle beraber sözlüklerin yapısı ve kullanım şekli değişti. Bu durum, tanımlama sorunlarının nasıl ortaya çıktığını ve onlara nasıl cevap verebileceğiniz hakkında ipuçları içeriyor.
Öncelikle, geçmiştekine kıyasla artık sözlük tanımlarını bulmak bir hayli daha kolay çünkü artık her an elimizin altında olan online sözlükler var.
Bu durum hem sözlük tanımlarını argümanlarımızda kullanmamızı kolaylaştırıyor hem de karşımıza çıkan onlarca tanım arasından işimize geleni cımbızlamamıza olanak sağlıyor.
Öte yandan bu tanımlama sorunlarına yanıt vermek de artık çok daha kolay; örneğin artık bir argümanda kullanılan tanımdaki sorunlar kolayca saptanabilir ve söz konusu tanımın diğer sözlüklerdeki tanımlarla çeliştiği ortaya konabilir.
Tüm bunların yanı sıra teknolojik gelişmeler sayesinde artık sözlükler çabucak güncellenebiliyor, yeni kelimeler ve yeni anlamlar sözlüklere kolaylıkla eklenebiliyor.
Üstelik online sözlükler, geleneksel sözlüklerdeki kağıt sınırı problemini de ortadan kaldırdı.
Artık kelimeler ve tanımlamalar birkaç sayfaya sığdırılmak zorunda değil, ki bu da sözlüklerin bol bol tanıma yer vermesini mümkün kılıyor.
Yani sözlükler kullanılan dili artık kat kat daha iyi tanımlayabiliyor, bu sayede gittikçe daha güvenilir kaynaklar haline geliyorlar.
Bu sorundan nasıl kaçınılır?
Yukarıda da belirtildiği üzere, bazen argümanlarda sözlük tanımlarına yer vermek mantıklıdır.
Diyelim ki bir kişi evrim teorisine "yalnızca bir teori" olduğu gerekçesiyle saldırıyorsa, bilimsel bağlamda "teori" kelimesinin daha farklı bir anlamının olduğunu, gündelik dildekinden farklı bir şey ifade ettiğini açıklayabilir ve bu argümanınızı desteklemek için kelimenin sözlük tanımını kullanabilirsiniz.
Şayet argümanınızın bir parçası olarak sözlük tanımı kullanmaya karar verirseniz, kullandığınız tanımda safsataya yol açmadığınızdan emin olmanız gerekir. Bunun için de şunları kesinleştirmelisiniz:
Argümanınızda tanıma yer vermeniz için geçerli bir sebep var mı?
Tanımınızı mantık süzgecinden geçirerek mi seçtiniz yoksa cımbızlama mı yaptınız?
Genel olarak, argümanınızda neden bu tanımı kullandığınızı ve onu nasıl seçtiğinizi açık bir şekilde belirtmeniz beklenir.
Bu hem sizin tanımınızı makul bir şekilde kullandığınızdan emin olmanıza, hem de konu üzerine fikir tartışması yaptığınız insanların kullandığınız tanımın arkasındaki mantığı kavramasına yardımcı olur.
Tanım türleri
Kullanabileceğiniz farklı türlerde tanımlar vardır. Her ne kadar bu türleri bilmek hayati bir önem arz etmese de, konu hakkında daha çok fikir edinmenizi ve insanların argümanlarında kullandığı tanımlardaki safsataları daha kolay görmenizi sağlar.
Özellikle tanım başvurusunu daha iyi anlamanızı sağlayacak birkaç tanım türü vardır.
İlk olarak, sözlük tanımları vardır.
Sözlük tanımı, bir terimin en genel kullanımdaki anlamını doğru ve net bir şekilde ifade etmeyi amaçlayan tanımdır. Örneğin "buzluk" kelimesinin sözlük tanımı, "yiyecekleri çok düşük sıcaklıklarda korumak için kullanılan soğuk dolap" olabilir.
Sözlük tanımları genellikle terimlerin gerçek anlamlarına odaklanır ve yan anlam ya da mecazi anlamları es geçer.
İkinci olarak, kesinleştirici tanımlar vardır.
Kesinleştirici tanımlar, sözlüksel tanımları spesifik bir amaç doğrultusunda daha kesin kılmak için konuyla ilgili bir kriterin tanıma eklenmesiyle oluşturulur.
Örneğin "yerli" kelimesinin sözlük tanımı "bir bölgede ikamet eden kimse" şeklinde yapılıyorsa, hukuki amaçlar için kullanılan kesinleştirici tanımı "senenin en az 180 gününü belli bir bölgede geçiren kimse" şeklinde olabilir.
Üçüncü olarak, koşullu tanımlar vardır.
Koşullu tanım, kişinin özel bir amaç doğrultusunda oluşturduğu tanımdır. Örneğin şöyle oluşturulabilir: "mevcut belgenin amacı gereği, 'sözleşme' kelimesi burada şu anlamda kullanılacaktır..."
Ancak koşullu tanımların varlığı, kişinin var olan terimler için herhangi bir durumda canının istediği yeni bir anlam uydurabileceği anlamına gelmez.
Alice Harikalar Diyarı'ndaki Yumurta Adam isimli karaktere ithafen buna Yumurta Adam teorisi de denir; hikayede sözcükler Yumurta Adam'ın hangi anlama gelmesini istiyorsa o anlama gelir, ki iletişimde ciddi sıkıntılara yol açabileceği için bu çok problemli bir durumdur.
Bu yaklaşım özellikle de insanların argümanlarını destekleyen koşullu tanımlar kullanarak tartışmayı kazanma girişiminde bulunduklarında sorun olur.
Bu gibi durumlarda hiçbir mantık ve kanıt olmadan "tanımdan gelen zafer" diye bilinen safsatalı bir teknik kullanılır.
Son olarak, ikna edici tanımlar vardır.
İkna edici tanım, koşullu tanımın bir kişinin bir terim için 'tercih edilen' tanımı sanki 'kabul edilen' bir gerçekmiş gibi göstermek amacıyla sözlük tanımı olarak gizlediği tanımdır.
İkna edici tanımlar genellikle duygu yüklü sözler söz konusu olduğunda kullanılır. Bu tanımların kullanımı sırasında sıklıkla bir kelimenin esas anlamı değiştirilirken duygusal çağrışımları elde tutulur.
Ayrıca ikna edici tanımlar genelde "gerçek" veya "doğru" gibi sıfatlarla öne sürülür; tıpkı "gerçek sosyalizm şu anlama gelir..." cümlesinde olduğu gibi.
İkna edici tanım kullanımı bazen "kandırıcı tanım safsatası", "tanımcı safsata" veya "yeniden tanımlama" olarak da ifade edilir.
- Küçük bir not: çeşitli tanım türleri üzerine genel bir değerlendirme, filozof Trudy Govier'in "Argümanın Pratik Çalışması" isimli kitabında mevcut. Özelinde ikna edici tanım kavramı, filozof Charles Stevenson'ın 1938'de bu konu üzerine yazdığı makalesinden gelir.
Diğer tanım türleri
Yukarıda açıklanan, tanımlama sorununda başlıca rolü oynayan tanım türlerinin haricinde hem tanımlama sorunuyla alakalı hem de genel başka tanım türleri de vardır. Bunlar, en belirgin halleriyle, şunlardan oluşur:
Gösterimsel tanımlar
Gösterimsel tanım, kullanılan kelimenin örneklerine dayanan tanımdır.
Örneğin "sıvı" kelimesinin gösterimsel tanımı "su ve yağ gibi şeyler" şeklinde olabilir. Gerçekte bu tanımdaki örneklerin işaret edildiği durumlarda buna, işaret ederek tanımlama da denebilir. Bu türde bir tanım, koşullu tanımdaki gibi safsatalı bir şekilde kullanılabilir.
Yanıltıcı tanımlar
Yanıltıcı tanım, yanlış kullanılan dile dayanır; kişinin o kelimeyi kullanarak iletmek istediği anlam, çoğu insanın o kelimeye yükleyeceği anlamdan farklıdır.
Örneğin bir satış sunumunda, insanların söz konusu kelimeyi duyunca akıllarına tek bir şey gelmesini amaçlayarak, gerçekte farklı bir şey ifade etmesine rağmen yanıltıcı bir tanım kullanılabilir. Bile isteye yanıltıcı tanımlar kullanılabilir yani, amaca göre.
Operasyonel tanımlar
Operasyonel tanım, "sıcaklık" veya "zeka" gibi belli bir ölçüyü genellikle özel bir bağlamda onu belirlemek için kullanılan prosedüre dayalı olarak tanımlamak için kullanılan tanımdır.
Operasyonel tanımlar koşullu tanımların bir alt türüdür ve çoğunlukla kesin, tekrarlanabilir tanımlara gerek duyulduğunda kullanılır: bilimsel araştırmalarda olduğu gibi.
Fakat söz konusu işlemin ölçmesi gereken şeyi doğru bir şekilde ölçmemesi gibi durumlarda, bu tür tanımların hatalı olabileceğini de unutmamak gerekir.
Mantıksal açıdan bakıldığında kelimelerle oynama, kişinin karşısındakinin argümanında kullanırken aslında ifade etmek istenilen anlamdan başka bir anlama dayanarak ona saldırmasıyla gerçekleşir.
Aşağıdaki alıntıda bu durum çok güzel açıklanmış:
- İki insan arasındaki çekişme, birinin argümanı savunarak, diğerinin ise argümanı çürüterek ulaşmak istediği bir sonuç için yaptıkları sohbettir. Varsayalım ki A kişisi, bir beyana sebep göstermek için belli bir terimi bir anlamda kullanıyor; B kişisi de aynı terimi farklı anlamda kullanarak söz konusu beyana karşıt bir sebep gösteriyor. Bu durumda B kişisi kelimelerle oynuyor. (Thinking Straight'ten alıntıdır/Beardsley, 2013)
Kelime oyunu genelde tanımlama sorunuyla bağlantılıdır, kişiler rakiplerinin argümanındaki bir terimle ilgili kelime oyunu yaparken tanımlama sorunu ortaya çıkar.
Özet ve bulgular
Tanımlama sorunu, kişinin argümanını bir terimin sözlükteki veya benzer bir kaynaktaki tanımına problemli bir şekilde dayandırmasıyla ortaya çıkar.
Sözgelimi eğer bir insan "bu restoran donuyor" derse ve bir başkası da bunu "sözlükte 'donmak' fiili 'suyun buza dönüştüğü sıcaklıkta veya daha aşağısında olmak' olarak tanımlanıyor, buranın o kadar soğuk olmadığını biliyoruz" diye cevaplarsa, bu kişi tanımlama sorunu yapmış olur.
Bu gibi argümanların başlıca problemi, sözlüklerin ille de günlük dildeki kullanımları yansıtma amacının olmamasıdır.
Toplumun gerçekte konuştuğu dil ile sözlükteki tanımlar birbirinden farklı olabilir; sözlük tanımlarının kelimelere ait tüm yan/mecaz anlamları içermiyor olması bunun bir kanıtıdır.
Diğer bir problem ise bir terimin birden çok tanımının yapılabilmesidir, dolayısıyla bu tanımlardan herhangi birinin tek doğru tanım olduğunu varsaymak safsataya yol açar. Bu tarz argümanlarda genelde yanıltıcı bir cımbızlama vardır.
Bir tanımlama sorununa yanıt verirken öncelikle söz konusu tanım kullanımının hatalı olduğundan emin olun. Sonra tanım kullanımın neden uygunsuz olduğunu veya verilen tanımın neden kusurlu olduğunu açıklayın.
Argümandaki sorunu göstermek için benzer örneklerden faydalanabilir, rakibinizin tanım kullanımlarını mantıklı bir şekilde gerekçelendirmesini isteyebilirsiniz.
(PT)