Artvin Hopa'da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'deki mitingi öncesi düzenlenen eylemde polisin sıktığı biber gazı sonucu yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümü ile ilgili davanın yedinci duruşması Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Lokumcu Ailesi, avukatları ve sanık avukatları katılırken, Halkların Demokratik Partisi milletvekili Ali Kenanoğlu takip etti.
Duruşmada, "taksirle ölüme neden olmak" suçundan 13 sanık polis ve kamu görevlisi yargılanıyor. Duruşmada ilk olarak Ankara'dan SEGBİS'le bağlanan polis Şener Özdemir (Olay tutanağında imzası bulunan polislerden) konuştu. Şunları söyledi:
"Görevlendirilen herkes o tutanağı imzalar. Adı geçenleri sonrasında tespit etmek üzere imzaladım. Ben olayların olduğu yere dair bir şey hatırlamıyorum. Orada da yoktum. Tunaktan öğrendim olayları."
Daha sonra Lokumcu Ailesi'nin avukatlarından Eyüboğlu, tanık polise "Siz neden görmediğiniz tutanağı imzaladınız?" diye sordu. Tanık polis Özdemir, "Usulün gereği olarak imzaladım. Her görevde imzalanır. Ben orada değildim ama görevim vardı imzaladım" diye yanıt verdi.
Daha sonra tanık polis Ahmet Cevat Aksoy konuştu. Aksoy, "Ben trafik bölümündeyim. Olaylarla ilgim yoktu. Olayların olduğu günü Hopa'daydım. Telsizim açıktı benim anladığım kadarıyla talimat emrini kaymakam verdi diye hatırlıyorum" dedi.
Tanık polis Erkan Ulusoy konuştu. Ulusoy, Hopa’da TEM Büro Güvenlik Amirliği’nde görevli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Olay anında ordaydım. Aradan 12 yıl geçti, tüm detayları hatırlamıyorum fakat hatırladığım kadarıyla tutanakta yazdığı gibiydi. Metin Lokumcu’yı görmedim, tanımıyorum. Kamera çözüm tutanağı gibi olabilir.”
Meriç Eyüboğlu, “Biz kemera görüntülerinden hazırlandığını anladık öğrendik şimdi tutanağın. Hepsini izlediniz mi görüntülerin?”
Tanık polis, “Hayır 9 saatlik görüntüleri izlemedim.”
Avukat Özkan Yücel de tanık polise, "Kamera görüntüsünden hazırlanan tutanaklara bu ibare konur. Bu tutanaklar da bu ibare yok. Siz görmediğiniz şeyleri de imzalamakla mı görevlisiniz?. Bu tutanakta her olayı gördünüz mü?" diye sordu.
Tanık polis Ulusoy, "Bilmiyorum görevliydim gördüğüm bildiğim neyse imzaladım. Eski zaman çoğu olayı hatırlamıyorum. Sürekli taş geldi. Onu unutamam" dedi.
"Taşları unutamadım"
İzmir Barosu’ndan Avukat Özkan Yücel, "Dereler özgür akacak. Hopa halkı deresine taşına toprağına sahip çıkıyor" pankartı yasaya aykırı mıdır" diye sordu. Hakim, "O tanığa sorucak bir şey değil" dedi.
Daha sonra tanık polis Hakan Acar konuştu. Acar, olaylar sırasında AKP binasında görevli olduğunu söyledi. Olayları görmediğini anlattı. Acar, “Bizi sürekli taşladılar. Yapmayın dedik. Yine yaptılar. Araçların camları kırıldı. Çekilmek zorunda kaldık” dedi.
Acar’a avukat Özkan Yücel, “Tutanak imzala sürecini ve tutanağın tutulma sürecini anlatır mısınız?” diye sordu. Acar, “Konuyla alakası olmadığını düşünüyorum” diye yanıtladı. Yücel, “Konuyla alakası var yok tutanağın nasıl tutulduğunu anlamaya çalışıyoruz” dedi.
Daha sonra tanık polis İsmail Derici konuştu. Derici, “Sayın Başbakanımızın geleceği güzergahta görevliydim" dedi. Hakim, “Bunu neye göre imzaladın?” diye sordu. Derici, “Hatırlamıyorum” dedi. Derici daha sonra ifadesini değişitrdi ve "güzergahta değildim, mting alanını uzaktan duydum, görmedim" dedi.
Daha sonra tanık polis İsmail Derici konuştu. Derici, “Sayın Başbakanımızın geleceği güzergahta görevliydim.” Dedi. Hakim, “Bunu neye göre imzaladın?” diye sordu. Derici, “Hatırlamıyorum” dedi. Avukat Eyüboğlu, “Görmediğiniz olayların tutanağını imzaladınız o zaman ben öyle anlıyorum” dedi. Derici, “Hatırlamıyorum. Olayları görmedim, kameradan da görmedim, fiili olarak da görmedim" dedi. Eyüboğlu, "Demek görmediğiniz olayların tutanağını imzaladınız" dedi.
Avukat Özkan Yücel, "Buna itiraz etmediniz mi?" diye sordu. Derici, "Geçmiş zaman hatırlamıyorum, böyle imzaladım. İmzaladığımı hatırlıyorum" dedi.
"Herkes imzalamıştı ben de imzaladım"
Daha sonra Ula’dan tanık polis Ramazan Ceylan konuştu. Ceylan, “Ben olayları görmedim. Sabaha karşı 5 gibi evime görevli geldi. ‘Müdürlerin hepsi imzaladı sen neden sorun çıkarıyorsun?’ dedi. Ben de imzaladım. İbrahim Atakol olabilir imzalatmaya gelen. Terörden sorumlu büro amiriydi. ‘Herkes imzalamış bir sen kaldın’ dedi. Ben de imzaladım. "
"Lokumcu polisleri engelliyordu"
Daha sonra Ali Haydar Kılıç konuştu ve o tarihte Artvin’de güvenlik şube müdürü olarak görev yaptığını söyledi. Kılıç, şunları söyledi:
“Bu olayla alakalı 11 yıl geçti, hatırlamıyorum.”
Avukat Özkan Yücel, “Görmediğiniz tutakları mı imzaladınız mı?” diye sordu. Kılıç, “Bir kısımında vardım, gördüm, imzaladım” dedi. Yücel, “Bunlar tutanağı yazanlar, ‘doğrudur’ dedi size verdi, imzaladınız” dedi.
Avukat Meriç Eyüboğlu, “Siz tutanaktağın ilk 7 sayfasında Hopa’da değildiniz o zaman? 13.50’ye kadar başbakana eşlik ettiğiniz için Hopa’da değilsiniz, görgü tanığı değilsiniz.”
Kılıç, sorulara yanıt vermedi. Çelişkili beyanlarda bulunduğu görüldü.
Daha sonra tanık polis Kemal Bayraktar konuştu. “Tutanağın tamamına hakim olmam mümkün olmaz. Hep birlikte yazdık. Kısmen benim de yazılanlardan şahit olduğum var şahit olmadığım var. Bu nedenle hepsini hatırladıklarım var hatırlamadıklarım var. Yıllar geçti, bir çok kelimeleri hatırlamıyorum. Metin Lokumcu’yu hatırlıyorum. Tutanağa gönül rahatlığıyla imza attım. Fiileri gördüğüm için rahatlıkla imza attım şüphe duymuyorum.”
Bayraktar, “Rahmetli’nin (Metin Lokumcu’yu kast ediyor) elinde taş vardı. Önceden tanımıyordum. Polisleri engelliyordu. Bana hastaneye git dediler, bir şahsın öldüğünü söylediler. O ara kimin öldüğünü öğrendim.”
Avukat Eyüboğlu, “Hopa’da mı çalışıyordunuz?” diye sordu. Bayraktar, “Evet haber merkezi bana bağlıydı. Bize bilgi geliyordu. Metin Lokumcu tehditkar gibiydi. Elinde taş vardı“ dedi.
Avukat Özkan Yücel, önceki tanığın “Saat 5’te geldiler imzalattılar“ beyanını hatırlattı. Bayraktar, “Ben hatırladığım kısımları imzaladım. Doğru olduğuna inanıyorum söylüyorum.“
Yücel, “Burada yazan herşeyin görüntüsünü izlediniz mi?“ diye sordu. Bakraktar, “Herkes izledi mi bilmiyorum“ dedi.
Daha sonra tanık polis Cem Yılmazarslan Samsun’dan SEGBİS’le bağlandı ve konuştu. “Kafamızda yağmur gibi taş attılar. Bizi hep taşladılar.Göstericiler taşkınlığa başladı. Saldırganlık vardı. On sene geçti imzalamış olabilirim tutanağı fakat ne yazdığını hatırlamıyorum. Gaz sıkıldı evet. Durup dururken gaz sıkılmaz. Saldırgan bir grup vardı. Dostane duran bir grup yok.“
Avukat Eyüboğlu, “Hopa’da mı çalışıyordunuz?” diye sordu. Bayraktar, “Evet haber merkezi bana bağlıydı. Bize bilgi geliyordu. Metin Lokumcu tehditkar gibiydi. Elinde taş vardı“ dedi.
Avukat Özkan Yücel, önceki tanığın “Saat 5’te geldiler imzalattılar“ beyanını hatırlattı. Bayraktar, “Ben hatırladığım kısımları imzaladım. Doğru olduğuna inanıyorum söylüyorum.“
Yücel, “Burada yazan herşeyin görüntüsünü izlediniz mi?“ diye sordu. Bakraktar, “Herkes izledi mi bilmiyorum“ dedi.
Tanık polis yine "hatırlamadı"
Daha sonra tanık polis Cem Yılmazarslan Samsun’dan SEGBİS’le bağlandı ve konuştu. “Kafamızda yağmur gibi taş attılar. Bizi hep taşladılar.Gösterşciler taşkınlığa başladı. Saldırganlık vardı. On sene geçti imzalamış olabilirim tutanağı fakat ne yazdığını hatırlamıyorum. Gaz sıkıldı evet. Durup dururken gaz sıkılmaz. Saldırgan bir grup vardı. Dostane duran bir grup yok.“
Daha sonra tanık olarak İbrahim Atakul konuştu. Şöyle dedi:
“İmzaladım tutanağı. Miting alanındaki çevre güvenliği ile görevliydim. Hatırlayabildiğim kadarıyla eylem yaptılar. Mitingin güvenliği açısından uygun değildi. Grup defalarca ikaz edildi. Hatta gruba söyleyin ‘kalp hastası tansiyonu olanlar ayrılsın‘ diye uyarmamızı istediler. Geniş bir alan orası. Herkes herşeyi göremez. Tutanağın nasıl hazırlandığını hatırlamıyorum.
Son olarak söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, davada adı geçen TTB raporlarındanyazarlarından Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı raporunu sunması için başvuru yaptı. Ayrıca altı tanığın dinlenilmesini talep etti.
Mahkeme tanıkların ve Korur-Fincancı'nın dinlenilmesine karar verdi. Duruşmaya ara verildi.
31 Mayıs 2011'de Hopa'da Neler Oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |