Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Minnesota Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Akçam, 301. maddeye dayanarak akademik çalışmaları hakkında soruşturma yürütülmesinin Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu bildirdi.
301'in, başlı başına sözleşmenin 7, 10, ve 14. maddelerine aykırı olduğu belirten Akçam, maddeyle ifade özgürlüğünün kısıtlandığını iddia etti.
Akçam: Tarihle yüzleşmek suç olamaz, bu önkoşuldur
Akçam, "Amacım Türkiye'nin tamamıyla özgür ve demokratik bir ülke olmasıdır. Fakat Türkiye'de akademik tartışmalar suç sayıldığı sürece bu mümkün değil...Tarihle yüzleşmek ve geçmişte işlenen insan hakları ihlallerini sonlandırmak bir suç olamaz. Bunlar, barış ve bölgesel uzlaşma için bir önkoşuldur" dedi.
Bir açıklama da yapan Akçam, "Amacım, gerçekten özgür ve demokratik bir toplum yolunda gelişmesini tam potansiyelli olarak gerçekleştirmesi için Türkiye'ye yardımcı olmaktır" diye konuştu.
Akhava: Kısıtlama asıl nefret söylemine getirilmeli
Akçam'ın başvurusunda eski Yugoslavya ve Ruanda için kurulan uluslararası ceza mahkemelerinde savaş suçları konusunda danışmanlık yapan Montreal'daki McGill Üniversitesi'nde Uluslararası Hukuk Profesörü olan Dr. Payam Akhavan avukatlığını üstlendi.
Dr. Akhavan "İfade özgürlüğüne sınırlama ancak nefret beyanı söz konusu olduğunda uygulanabilmeli, nefrete karşı söylem söz konusu olduğunda değil" dedi.
Savcılık: Soykırıma dair sözler fikir hürriyetine girer
Recep Akkuş adlı bir kişinin Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı şikayet üzerine tarihçi Taner Akçam hakkında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma Mart sonunda takipsizlikle sonuçlanmıştı.
Haftalık "Agos" gazetesinin 6 Ekim 2006 tarihli sayısında Akçam'ın "Hrant Dink, 301 ve bir suç duyurusu" başlıklı yazısını değerlendiren Şişli Cumhuriyet Savcısı Muhittin Ayata, "1915-1917 döneminde yaşananların soykırım olduğuna inanıyorum" diyen Akçam'a dava açılmamasına karar verdi.
Takipsizlik kararında, "...şüphelinin tarih profesörü olduğu, yaptığı araştırmalarda 1915-1919 yılları arasında meydana gelen olayların bir soykırım olarak tanımlanabileceğini düşünerek tüm makalelerinde ve bilimsel toplantılarda ifade ettiği..." sözlerine yer verildi.
Karar şu şekilde sonuçlandırılıyor: "..ihbar konusu yazının bir bütün olarak incelendiğinde Türklüğü aşağılama niteliğinde bir sözü bulunmadığı gibi yazıda kullanılan sözlerin fikir hürriyeti çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde kaldığı anlaşıldığından, ayrıca suç işlemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme ve halkı kin ve düşmanlığa tahkir suçunun unsurları oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığına..." (EÖ/EÜ)