Düzce’de 17 Temmuz’da sağanak yağış sonrası meydana gelen sel felaketinin ardından Valilik, dün önce afet bölgesi ilan edildiğini duyurdu.
Sonrasında yeniden açıklama yapan Valilik, “afet bölgesi” ifadesini kullanmadan kentte "Genel Hayata Etkililik" kararı alındığını belirtti.
TIKLAYIN - Düzce Afet Bölgesi İlan Edildi
TIKLAYIN - Düzce İçin Yeni Açıklama: Genel Hayata Etkililik
bianet’e konuşan CHP milletvekili Mahmut Tanal, Düzce Valiliği’nin gayri ciddi davrandığını söyledi. Tanal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kelime oyunu yapıyorlar”
“Valilik ilk olarak afet bölgesi ilan edildiğini söylüyor. Ardından açıklamanın sehven yapıldığını belirtiyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Bu ciddiyetsizliktir, bu ülkenin kimler tarafından nasıl yönetildiğinin göstergesidir. Liyakatın esas alınmadığının göstergesidir.
Kelime oyunu yapıyorlar. ‘Genel Hayatı Etkililik’ afet bölgesi ilan edilmesinin nedenlerinden bir tanesidir.
“Bu insanların borçları ne olacak?”
Bakanlık bunu kabul ettikten sonra neden afet bölgesi ilan edilmiyor. Neden sadece zararları ödeyeceğinizi söylüyorsunuz? Bu insanların vergileri, borçları, kredileri bunlar ne olacak, bunları nasıl ödeyecek?
İnsanlar daha nasıl etkilensin. Tarlaları gitti, yüzlerce dönüm ektikleri domates, biber, patlıcan, mısır, bunların hepsi gitti.
Uğurlu Köyü’nde ne sağlık ocağı, ne okul, ne de Kur-an Kursu hiçbir şey kalmadı. Kamyonları, traktörleri evleri sel götürmüş.
İşte genel hayatın etkilenmesi, bu afettir ve afet bölgesi ilan edilmelidir.
"Doğa olayı diyerek geçemeyiz"
İdare aslında kendi kusurunu kapatma çalışıyor. Görevi kötüye kullanan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Bunların hepsi yargılanacak. Düzce’nin hakkının, hukukunun takipçisi olacağım. Doğa olayı diyerek geçemeyiz. Kamu görevlilerinden, kimler görevini yerine getirmedi.
Derelerin bulunduğu yerler bugüne kadar niye ıslah edilmedi, niçin oradaki su drenajları doğru bir hale getirilmedi?
Niçin betonlama yapılmadı? Su menfezleri hiçbir yerde yok, niçin yapılmadı.
“Anons yapılsaydı bu kadar zarar olmazdı”
Devlet Su İşleri’nin yönetmeliğinde, ‘sel riski olan yerlerde tapuya şerh düşülür ve gereken tedbirler alınır’ diyor. Burada 1967 ve 1969 yıllarında da sel felaketi yaşanmış. Bu ilk değil. Meteoroloji bas bas bağırıyor, ‘sel felaketi geliyor’ diye… Fakat valilik sadece basın bülteni geçiyor.
Camilerde neden anons yapılmıyor? Belediyeler anons geçmiş olsaydı o zaman dere kenarında oturan insanlar taşınacaktı. Dere kenarında bulunan tüm kümes hayvanları boşaltılacaktı. Yedi insanımız hayatını kaybetmezdi. Bu zarar olmazdı.
"Su yok, seyyar tuvalet yok"
Su yok, seyyar tuvalet yok. Bu insanlar nasıl bu ihtiyaçlarını gideriyor, biri bana söylesin. İnsanlar 10 gündür banyo yapabilmiş değil. Seyyar duş dahi koymuyorlar, çadır yok. Ankara-İstanbul belediyeleri bunları teklif ediyor ama reddediliyor. Vatandaş perişan halde ama vali sırf ‘CHP’li belediyeler yardım ediyor’ algısı yaratmamak için hiçbir şeye ihtiyaçlarının olmadığını söylüyor." (RT/DB)