Cumartesi Anneleri/İnsanları 2013'ün ilk cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda, gözaltına alınan ve kaybedilen yakınlarını andı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 406. buluşmasına Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Van Milletvekili Nazmi Gür de katıldı.
Bugünkü buluşmada 12 Mayıs 1994'de gözaltında kaybedilen Halil Alpsoy'un oğlu Agit Alpsoy, Hakkari'ninYüksekova ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven'in torunu Emrah Yurtseven, 12 Eylül askeri darbe döneminde kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, BDP Van Milletvekili Nazmi Gür de konuşma yaptı. Basın açıklamasını 20 Mart 1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak okudu.
Eylemde ilk sözü, gözaltında kaybedilen Halil Alpsoy'un kaybedildiği dönem 40 günlük olan oğlu Agit Alpsoy aldı. Babasına yazdığı şiiri okuyan Alpsoy, "Bu devletten babamın katilini istiyorum. Onlar bulununcaya kadar bu meydandan ayrılmayacağım" dedi.
Emrah Yurtseven, bayramlarda dedesinin mezarına giderek ona dua okumak istediğini belirterek, dedesinin mezarını istedi.
Muzaffer Yedigöl de, istedikleri tek şeyin katillerin kim olduğunu bilmek olduğunu belirtti.
Milletvekili Nazmi Gür ise yaptığı konuşmada İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı raporda toplu mezarların olduğu bölgeleri gösterdiğini belirtti. Savcıların gerekli hassasiyeti göstermediğini, kayıpların bulunması için harekete geçmediklerini söyledi. Gür, tüm faili meçhul cinayetler aydınlatılana, kayıplar bulunana kadar meydanlardan ayrılmayacaklarını, Cumartesi Anneleri ile beraber olacaklarını sözlerine ekledi.
Basın açıklamasında Maside Ocak, gözaltında kaybedilen, akıbetleri gizli tutulan sevdikleriyle ilgili gerçekleri öğrenmenin insanlık hakları olduğunu belirtti. Kayıplarımızın akıbeti açıklanmadan, failleri yargılanmadan zalimlerin bizden kurtulamayacağını,
"Kayıpların akıbeti açıklanmadan, failler yargılanmadan zalimlerin bizden kurtulamayacağını anlatıyoruz."
2013'e başlarken talepler
Ocak, yurttaşlık hakkı olarak tanımladığı taleplerini şu şekilde sıraladı:
* Zorla kaybetme suçu Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenmeli, bu suçun yargılanmasında devlet sırrı ve zaman aşımı savunmasına yer verilmemesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
* Gözaltında kaybetme suçunun faili olan devlet görevlileri üzerindeki cezasızlığa derhal son verilmeli, evrensel hukuka göre yargılanmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
* Başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) hak ihlali kararıyla sonuçlanmış davalar olmak üzere, gözaltında kayıplara dair soruşturma dosyaları yeniden açılmalı; etkin, derinlemesine ve hızlı soruşturma yapılması önündeki engeller kaldırılmalıdır.
* Toplu mezarlardan çıkarılmış kemikler üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan kimliklendirme çalışması makul süreler içerisinde sonuçlandırılmalıdır.
* Adli Tıp Kurumu'nun taraflı ve bilimsellikten uzak yapısı, tarafsız, bilimsel ve güvenilir hale getirilmelidir.
* Toplu mezarlar ve ölüm kuyuları açılması ve incelenmesi sırasında, bugüne kadar uygulanan delillerin karartılmasına yol açan ilkel yöntemler terk edilmeli, Birleşmiş Milletler Minnesota Protokolü çerçevesinde bilimsel esaslara uygun çalışma yapılmalıdır.
* Devlet kendi işlediği suçları soruşturmaz gerçeğinden hareketle, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini araştıracak özel yasayla yetkilendirilmiş, bağımsız bir araştırma komisyonu kurulmalıdır.
* Başbakan'ın 8 Ekim 2004'te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Türkiye'nin en kısa sürede taraf olacağı taahhüdünü verdiği; ama sekiz yıldır hiçbir şey yapmadığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran Roma Statüsü derhal imzalanmalıdır.
* Gözaltında kaybetmeyi yasaklayan ve ailelerin kaybedilen yakınları ile ilgili gerçekleri öğrenmesini zorunlu hüküm olarak öngören 'Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme' derhal imzalanmalıdır. (HÇ/EKN)