Tarman 22 Haziran'da Takvim gazetesinde "Dört Cani Bombacı Türkiye'ye Sızdı" haberinde bombacılardan biri olarak yer aldı.
Gazetenin "dört intihar bombacısı" diye hedef gösterdikleri arasında Haber Diyarbakır'dan gazeteci Bilal Tanrıverdi de vardı.
Haber üzerine Tarman hem hukuki süreç başlattı, hem yaşadıklarını İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) bir basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaştı. Tarman'la haberin yayınlanmasının ardından yaşadıklarını konuştuk.
Neden Diyarbakır'daydınız?
Aralık, Ocak ayından itibaren, Diyarbakır, Urfa, Batman, Van'ı kapsayan, kadın ve çocuklarla "Şiddet Algısına İçeriden Bakış Algılaması Çalışması" yapmak üzere oradaydım. Feministim, feminist politikanın hayatın tümüne yettiğini düşünüyorum. Psikoloji eğitimi aldım, insan hakları savunucusuyum. Bingöl'de bir aileden 6 kişi intihar etmiş. Bunun nedenini sorarak bu çalışmanın fikrini oluşturdum. Bir de şair Zafer Ekin Karabay'ın "bir düş kazasında yitirdik birbirimizi" dizesi beni çok etkiledi.
Çalışma nasıl ilerliyordu?
Çocuklarla soru cevap çalışması, resim çalışması, kabul edenlerle sözlü anlatımlar yapıyordum. Kişilerin izin verdiği ölçülerde. Çalışmamı herhangi bir yerden finanse etmedim. İlerledikçe farkındalığım arttı, yazdıkça ne yapabileceğim ortaya çıktı, yazılarım ortaya çıkmaya zaman hem tehditler hem güzel tepkiler aldım. Bu olayın ardından bunu hemen kitaplaştırmak istiyorum. Ki insanlar görsün ne yaptığımı.
Yaşadıklarınızı özetleyebilir misiniz?
Gazete haberinden Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan süreçte haberim oldu. Hemen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün aradım, Terörle Mücadele Birimi'nden biriyle görüştüm, "Yarın sokağa çıkmam için bana ne öneriyorsunuz" diye sordum.
Haberi nasıl yorumluyorsunuz?
Bu provokasyonların başka örnekleri var. Danıştay saldırısı, Dink cinayeti ilk akla gelenler. "Ben nasıl bir çalışma yaptım ki bu hale geldim?" diye düşündüm. Çalışmam noktalanmıştı, "Bunu ortaya çıkartacak zamanım olacak mı" diye düşündüm. Projemin yayınlanan bölümlerinin insanları rahatsız ettiğini düşünüyorum. Bu nedenle hedef gösterildiğime inanıyorum. Bu haberin ardından da hakkımda yalanlar ortaya çıktı. Hayatımda hiç Irak'a gitmedim, Kuzey Irak'a gittiğim söylendi. Almanya'ya dönem dönem gidiyorum ama Almanya vatandaşı değilim, öyle olduğu iddia edildi. Olayın yaşanmasından sonra Almanya Amnesty'ye de haber verdik.
Emniyette neler yaşadınız?
Şikayetçi konumdan şüpheli konuma düştüm. İki gün gözaltında kaldım. Benimle birlikte haberde adı geçen insanlardan ikisini tanıyorum, ikisinden hiç haberdar değilim. Çalışmam sırasında Diyarbakır'da çok önemli birisine suikast düzenleneceğini duymuştum. Bunun üzerine Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştum. Bu durum da beni hedef haline getirmiş olabilir. Şimdi olay yargı aşamasında.
Şimdi günleriniz nasıl geçiyor?
Fiziki bütünlüğümü bozacak kırgınlıklar yaşadım. İstanbul'a geldim, evden çıkarken 69 yaşındaki annem korkuyla uğurluyor. "Aman sırtını duvara, yüzünü karşıya dön" diyor. Benim yüzümden onlar da ruhsal şiddete maruz kaldı. Diyarbakır'a çok uzun süre gidemeyecek olmak beni sıkıyor. Seyahat özgürlüğüm kısıtlandı. Muhalifim ve hiçbir zaman iktidarla ilişkilendirilmek istemiyorum. Sistemden bir talebim yok. Bu olayın aydınlanmasını istiyorum. (AÖ/EÜ)