19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran’da Eskişehir'deki Gezi direnişinde polisin biber gazlı müdahalesinden kaçarken kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğradı, başına aldığı darbeler sonucu ağır yaralandı.
36 gün komada kalan Ali İsmail Korkmaz yaşamını yitirdi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), bugün yaptığı açıklamayla yakınlarının acısını paylaştığını belirtti ve tüm Türkiye’ye başsağlığı diledi.
TİHV açıklamasında şunlara değindi:
“Polis ile birlikte hareket eden eli sopalı sivil kişiler tarafından Gezi Parkı protestocularına yönelik saldırılar Eskişehir’in yanı sıra başta İzmir, İstanbul, Antalya ve Adana olmak üzere pek çok ilde yaşandı.”
“Bu saldırılar sonucu linç düzeyinde kaba dayağa maruz kalan çok sayıda yurttaşımız ciddi ve ağır bir şekilde yaralandı.”
“İzmir Valisi ve Emniyet Müdürü tarafından bu kişilerle ilgili onlarca fotoğraf ve video görüntüsünün, MOBESE kaydının ve yapılan suç duyurularının varlığına rağmen henüz hiçbir etkin adım atılmadı, soruşturma yürütülmedi.”
“Ali İsmail Korkmaz’ı ölüme götüren olayda da Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı bir soruşturma başlatmış olsa da sorumlular henüz belirlenmedi.”
“Bu, ülkemizde geçmişten beri süregelen cezasızlık kültürünün somut göstergesinden başka bir şey değil.”
“Pek çok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararında belirtildiği gibi Türkiye’de başta işkence olmak üzere bir hak ihlalinin faili polis memuru olduğunda soruşturma gerektiği gibi yerine getirilmiyor ve çoğu zaman suçun faili cezasız kalıyor.”
“9 Temmuz’da AİHM’in verdiği 20129/07 başvuru numaralı Subaşı ve Çoban-Türkiye kararında da görüldüğü üzere Türkiye Cumhuriyeti, polis şiddeti bahis konusu olduğunda bağımsız, tarafsız ve etkili bir soruşturma yürütmeyerek işkence yasağını ihlal ediyor.”
“Ne var ki başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere her düzeyden yetkili en başından beri sokağa çıkan milyonlarca protestocuyu, gösteri haklarını ve ifade özgürlüklerini kullanan vatandaşlar olarak değil de suçlu kişiler olarak gösteren/kriminalize eden söylem ve tutumlar içinde oldular.”
“Bu yaklaşım, altı kişinin yaşamını yitirmesine, 8 binden fazla kişinin yaralanmasına, işkence görmesine yol açan vahşet boyutundaki polis/devlet şiddetini örtbas etme, meşrulaştırma çabasından başka bir şey değil.”
“Uluslararası hukuk, özellikle yaşam hakkı ihlallerini ve işkenceyi mutlak olarak yasaklar. Devletler, bu yasağa uymakla yükümlüdürler ve savaş dâhil hiç bir olağanüstü durumda bu yasağa aykırı davranamazlar. Oysa yaşanan polis şiddetiyle bu yasaklar ihlal edilmiş, sadece yasalar ve Anayasa açısından değil evrensel hukuk açısından da ağır bir suç işlenmiştir.”
“Başbakan, polise emri verenin bizzat kendisini olduğunu söyleyerek bu suçu işlediğini itiraf etti.”
“Hal böyle iken barışçıl ve demokratik eylemlerle kent hayatına katılım, ifade özgürlüğü, örgütlenme ve gösteride bulunma haklarını kullanan Taksim Dayanışması üyelerini kriminalize etme çabaları hiçbir şekilde kabul edilemez.”
“Bu tür girişimlerle, Taksim Dayanışması üyeleri üzerinden tüm topluma gözdağı verilmek isteniyor.
“Gözaltındaki Taksim Dayanışması üyeleri derhal salıverilmeli, haklarında açılmış soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandırılmalıdır.”
“Asıl yapılması gereken bu tür düzmece gözaltı ve soruşturmalar yerine binlerce yurttaşımıza şiddet uygulayarak yaşam hakkı ihlali ve işkence yasağını çiğneyen suçluların derhal bulunması, yargı önüne çıkarılması ve cezalandırılmasıdır.” (AS)