Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Karaman bölgesi açılması planlanan linyit maden ocakları ve kömürlü termik santrali tehdidiyle karşı karşıya.
Uzmanlar söz konusu projelerle bölgenin zaten kurumaya yüz tutmuş yeraltı sularının yok olacağını maden çıkarılırken büyük iş cinayetleri olacağını ve bölgenin ekolojisinin yok olacağı uyarısında bulunuyor.
TEMA Vakfı’nın birleşenlerinden Karaman Çevre Gönüllüleri Hareketi konuyla ilgili Karaman’da “Kömür mü Ömür mü?” paneli düzenledi.
İşsizlik yok, kömüre muhtaç değil
Konya Karaman bölgesinde Türkiye’nin Afşin Elbistan’dan sonraki 2. büyük termik santrali kurulmak isteniyor. Santral için gerekli linyitler yine aynı bölgeden çıkarılacak.
Şu ana kadar iki maden için Ege Makine A.Ş. ÇED başvurusu yaptı. Santrali henüz kimin kuracağı bilinmiyor ancak çok büyük bir yatırımdan bahsediliyor.
Konya Karaman bölgesinde işsizlik sorunu yok, hatta tarım için dışarıdan göç alıyor. Yani madeene muhtaç değil. Türkiye’nin tarım ambarı olmasının yanında küresel iklim değişikliğine karşı gıda güvenliği sağlayacak bitkilerin de gen havuzu.
Güneş enerjisi teşvik bölgesi seçilen alan yıllarca devletin çölleşmesine karşı mücadelesi sonucu neredeyse orman alanına dönüştü.
Ancak MTA Karapınar’ın altında Ayrancı ve Akçaşehir bölgesinde 1, 832 görünür linyit rezervi olduğunu açıklamasıyla bölge halkı için yeni bir mücadele alanı başladı.
Kömür çıkmadan her yer toz olacak
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. İsmail Duman, söz konusu linyitin sadece yer altından çıkarılması için ortaya çıkacak tozun Anadolu’dan Toroslar’a kadar her yerin üstüne yağacağını söyledi.
“1,820 milyar tonun 1,5 milyarı açık işletme olacak. Her 1 metreküp kömür çıkartmak için 9,4 metreküp kazı yapılması gerekiyor. Çıkacak hafriyatın sadece binde biri tozlaşsa bu 30 yılda 22 milyon ton tozun havaya çıkması demek. Daha kömürü yanmadan sadece madenin çıkarılırken bütün her yer toz altında kalacak.”
Suyun altından linyit çıkarılmaz
Duman, bu alanın eski göl yatağı olması nedeniyle madencilik faaliyetinin Ermenek’teki iş cinayetinde olduğu gibi çok ölümlü kazalara neden olacağını söyledi.
“Yüzeye en yakın su 20 metre derinlerde. Zaten yeraltı suları her yıl 1,5 metre azalıyor. Kömür nerede, 138 metre derinlikte. Bunun anlamı linyit kazısı yeraltı suyunun altında sürmeli, başka çaresi yok. Bu sular nasıl boşaltılacak? Kazı yapılan yerlerde şevler ne olacak, kayma nasıl engellenecek. Afşin Elbistan’da yeraltı suyu olmamasına rağmen hala iki mühendis şev kayması nedeniyle toprak altında. Burada işçiler ölmeden maden çıkarılamaz.”
Bölgeyi sülfrik asitle yıkayacaklar
Duman, söz konusu linyitin kalitesinin çok düşük olduğunu belirterek insan sağlığı açısından da çok tehlikeli olduğuna dikkat çekti.
“Kömürün ısı değeri 1375 kalori. Daha linyit bile olmamış, kuru bir odun yaksanız daha çok enerji alırsınız. Kömürün nem oranı yüzde 47. Yani linyitin yarısı su. Yüzde 24 oranında kanser yapıcı uçucu madde var. Kükürt oranı yüzde 2,78. Türkiye’deki hiçbir linyitte bu kadar yüksek oran yok. Uçucu maddelerde civa ve arsen var. Yani toprağı yok etmek isterseniz bunu tuz gibi üstüne serpmeniz yeter. Kükürt de yanarak bacadan sülfrik asit olarak çıkacak. 30 yıl yanması bu bölgeye 100 bin ton sülfrik asitle yıkamak demek. “
Yeraltı suyu bitecek
Santralin soğutulması için bölgedeki yeraltı suyunun kullanılacağını söyleyen Duman, bunun bölgenin tüm suyunu bitireceği anlamına geldiğini belirtti.
“Bu santral için tek kaynak yeraltı suyu. Yılda 1,43-2,77 milyar metreküp su lazım. Saniyede 10 litre sağlayacak 8800 adet yeraltı kuyu çalışmalı. 350 kilometrelik bir alandan 30 yıl su çekilecek. Bu Karaman Ereğli Karapınar arasında bütün suyun çekilmesi demek. Bir de buranın obruk sorunu var. Yeraltı suyu azalırsa yapı olduğu gibi aşağı iner. Bir apartmanın obruğa gömüldüğünü hatırlayalım.”
Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür de yeraltı suyuna dikkat çekiyor.
“Zaten şu anda 120 kuyu tarım için yeraltından su çekiyor. Maden ocaklarının yapılacağı yerlerde su zaten 80 metreye inmiş. Bu kuraklığa çözüm bulunacağına su seviyesi 160 metreye düşürülmek isteniyor. Üstelik su yok diye Göksu’dan borularla su taşınmak isteniyor. Bu projenin hiçbir mantığı yoktur.” (NV)
Açlığa karşı dirençli bitkilerProf. Dr. İsmail Duran, bölgenin devlet tarafından tarım alanı olarak gözden çıkarıldığına dikkat çekerek 60 bin insanın göç etmek zorunda bırakılacağına dikkat çekti. Duran bölgede sabunotu, türkmen geveri gibi 17 endemik tür olduğunu hatırlatarak iklim değişikliğine karşı kuraklığa dayanıklı bu bitkilerin korunarak yaygınlaştırılmasının ileride yaşanacak açlık krizinde gıda güvenliği için büyük bir avantaj sağlayacağını belirtti. |
Zonguldak ve Elbistan gibi olmayınYaşanabilir Zonguldak Platformu'ndan Berran Aydan: Zonguldak Türkiye'nin en kirli kentlerinden biri. Şimdi üçüncü bir termik santral açmak istiyorlar. Kanser vakalarında ciddi artış var. Şehirde toz dumandan göz gözü görmüyor. Santralin denize bıraktığı suda balıklar ölüyor. Afşin Elbistan'dan TEMA temsilcisi Hüseyin Alp Aslan: 30 senedir santralle yaşıyoruz. Elbistan'da 6 bin kişiye kanser tanısı kondu, hepsi termal dönemde. Çocuklarda hastalıklar çıkıyor. Biz 1980'lerde karşı koyamadık. Ama siz daha şanslısınız. Size zengin olacaksınız diyecekler, ama alacağınız parayı sonra hastalıklara harcayacaksınız. |