21 gündür kayıp olan otizmli ve epilepsi hastası 19 yaşındaki Taha Yiğit'i arama çalışmaları, Kayaşehir bölgesinde devam ediyor.
Otizmli ailelerin de sokağa çıkma yasağı döneminde özel izin alarak katıldığı arama çalışmaları emniyet görevlileri ve AFAD tarafından sürdürülüyor. Ekipler, Taha Yiğit'i görenlerin 155'i aramasını istiyor.
"Şu an sahada ailelerin olması elde net verilerin olmasına da bağlı" diyen İstanbul Otizmli Gönüllüleri Derneği Başkanı Mustafa Öztürk, yeni bir ihbara kadar şimdilik gönüllü ailelerin arama çalışmalarına ara verdiğini belirtti.
"Toplum olarak ihbar yapmayaı ne yazık ki bilmiyoruz" diyen Öztürk, Taha Yiğit ile ilgili ihbarların gecikmeli olarak geldiğini söyledi:
"İhbar yapmayı toplum olarak bilmiyoruz. Ya da 'aman canım boşver, başımıza bir şey gelmesin' çekincesi de olabiliyor. 'ucundan bana dokunur mu' çekincesi bu.
"İnsanlar yemek verip kendi vicdanını rahatlatıyor"
Bizim toplumun bir özelliği vardır, bir garibanı sokakta dolaşırken gördü mü, 'ya şuna bir yemek, ekmek, su vereyim' der. O kendi vicdanını rahatlatıyor ve bırakıp gönderiyor. Acaba bu kişi aranıyor mu, bir emniyete de bir haber vereyim demiyor. Bunlara ulaşmak o açıdan zor oluyor.
Taha'yı görenler ilk birkaç günde ulaşsaydı emniyete bu kadar sıkıntı olmazdı. O zamanki ihbarlar hep gecikmeli geldi. Bir lokantada yemek yerken kamera görüntülerine ulaşıldı ilk olarak mesela.
Bizim toplumumuz 155'e ihbar yapmayı da bilmiyor. Maalesef. Aileye değil de 155'e yapılmalı ihbar. Çünkü aileler ne yapacağını bilemeden 'bir umut' deyip farklı yerlere yönlenebiliyor."
Mustafa Öztürk, son zamanlarda gelen ihbarların da çoğunun benzetme olduğu için doğru çıkmadığını ekledi:
"Halkımızn bu konuda bilinçlenmesi lazım. Bir tuhaflık olan üstü başı hırpani birini gördükleri zaman uyanık olmalılar. Sokakta yaşayan bir sürü insan var; biz de onların bir kısmının hakikaten kendi tercihleriyle mi dışarıda olduklarını yoksa evinin yolunu kaybeden biri mi olduğu konusunda hiçbir bilgimiz yok. Taha'nın durumu daha farklı tabi; konuşamıyor, epilepisisi var. Mesela epilepsi atakları geldiğinde bir şekilde ortaya çıkması lazımdı etraftaki göen kişiler tarafında..."
İhbar saatinin doğru verilemediği için bazen kamera görüntülerinin elde edilemediğini aktaran Öztürk şöyle devam etti:
"Bazı yerlerde de kamera kayıtları siliniyor mesela. Toplum bilinçlenmesi şart bu konuda. Aileler de çok dikkatli olmalı. İnsanın aklına pek çok şey geliyor, senaryolar var. Beynimizde bunlar çarpışıyor. Bu kadar aramaya, 20 gün uzun bir süre. Sadece sahaya çıktığımızda şu oluyor, herkes onu iki, üç gün önce görmüş gibi ifadelere başlıyor. Dün bir bölge arandı koşar vaziyette bir çocuk ihbarı geldi ve orada ayakkabılar bulundu. Ama anne ayakkabıları tanımadı."
"Karantinadan etkilenen çok otizmli aileleri var"Tüm otizmli çocuk aileleri, ben inanıyorum ki, evinde olan sahaya çıkan çıkmayan dahil kendi çocuğumuzu arar gibi oraya bir katkı vermek istediğine ben eminim. Bizim otizmli camiasının bir dayanışması var sahada, ama keşke daha güçlü olarak bu çocuklarımızın hem eğitimini hem diğer alanlarındaki ya da bakım evlerindeki sıkıntıları da halledebilsek. Sorunumuz çok. Şu anda karantina dönemi de çok zor geçiyor. Karantinadan çok etkilenen otizmli aileleri var. Korkuyoruz ki eğitimlerinde geriye dönüş olmasınŞu anda aileler çocuklarıyla birlikte İstanbul'da arabayla tur atıyorlar mesela. Ev, kapalı ortamdan çıkmak istiyorlar çünkü. Şu aşamada korkuyoruz ki aldıkları eğitimlerde de geriye dönüş olmasın. | |
(AÖ)