Alman halkının ve özellikle gençlerin tarihe bakışını etkileyen sergi, gençlerin savaş suçlarında Alman ordusunun rolünü, kendi babalarının ya da dedelerinin kişisel sorumluluklarını sorgulamalarına yol açtı.
Sergi, Güneydoğu ve Doğu Avrupadaki Alman işgali sırasında sadece Hitlerin partisi Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisine (NSDAP) doğrudan bağlı SS askeri birliklerinin değil, düzenli ordu birliklerinin de insanlık suçları işlediğini gösteriyor.
Belgeler, Wehrmacht olarak adlandırılan düzenli ordunun da, bilerek-isteyerek Hitlerin imha savaşına katıldığını kanıtlıyor. Sergiye paralel olarak gerçekleştirilen bilimsel programlar ve yayınlar da, buna yardımcı oluyor.
Böylece, Wehrmachtın sadece verilen emirleri yapan, yani aslında diğer uluslarından farksız bir ordu olduğu tezini çürüyor. Savaş sonrasında kurulan Federal Alman Ordusu'yla (Bundeswehr) Nazilerinki arasında askeri gelenekler açısından kurulmaya çalışılan bağların meşruiyeti de ortadan kalkıyor.
Sergiyi düzenleyen Hamburg Sosyal Araştırmalar Entitüsü'nün (HIS) Yönetim Kurulu Başkanı sosyolog Prof. Jan Philipp-Reemstma, gelinen noktayı şöyle değerlendiriyor:
"Hiçbirimiz bu serginin bu kadar ilgi çekebileceğini düşünemedik. Bilim dünyasında Wehrmacht'ın Nazi rejimiyle suç ortağı olduğuna dair görüş birliği egemendi, ancak kamu bilincinin hiç de böyle olmadığının farkında değildik.
Toplum, II. Dünya Savaşı'ndan sonra geçmişle tam olarak hesaplaşmaktan hep kaçındığı için, bunu hep ertelediği için serginin etkisi büyük oldu. Geçmişten kaçanlar, geçmişe yakalandı.
Bir milyonu aşkın ziyaretçi
Gezici sergi, başladığı 1995'ten bu yana Almanya ve Avusturya'da 46 kentte gerçekleştirildi.
İlk olarak "İmha Savaşı. 1941'den 1944'e Alman Ordusu'nun Suçları" (Vernichtungskrieg. Verbrechen der Wehrmacht 1941 bis 1944) adıyla açılan sergi, bazı belge ve fotoğraflardaki hatalar nedeniyle 1999da durduruldu.
Sergi, değişikliklerin ardından Alman Ordusunun Suçları. 1941-44 İmha Savaşının Boyutları adıyla devam etti. Sergiyi, yüz binlerce kişi ziyaret etti.
Sergi, açıldığından bu yana eski ve yeni Nazilerden muhafazakarlara, Alman sağının hemen hemen tamamının tepkisini çekti, bir kez bombalandı, birçok kez sabote edildi...
Aşırı sağcılar, serginin gerçekleştiği yerlerde "Bizim dedelerimiz cani değildi!" ya da "Alman askeri cani değildi!" türünde sloganlar altında protesto gösterileri düzenlediler.
Sağcı tarihçiler, harıl harıl iddiaların doğru olmadığını kanıtlamaya çalıştı. Alman sağının, II. Dünya Savaşı'ndan sonraki tarih anlayışını revize etme girişimlerine denk gelen bu tartışmalar halen devam ediyor.
Serginin ele aldığı suçlar, yüzlerce fotoğraf ve belgenin eşliğinde altı boyutta ele alınıyor:
Sovyet Musevilerine yönelik soykırım, Sovyet savaş esirlerinin kitleler halinde ölümü, gıda için savaş, kitlesel sürgünler, partizan savaşı ve buna karşı baskılar, rehin alınan insanların kurşuna dizilmesi...
Küçük hatalar yüzünden tartışıldı
Tüm güçleriyle sergilenmek istenenin karşıtını kanıtlamaya çalışanlar, bu tartışmalar sırasında serginin asıl "fikir babası" ve "yaratıcısı" tarihçi Hannes Heer'in da başını yemeyi başardılar.
Sergilenen belgelerden birkaçının yanlışlığını kanıtladılar ve sağcı basın da bunu kullanıp serginin tamamının kuşkulu olarak göstermeye çalışınca, serginin inanırlığı tartışmalı hale geldi.
Sergiyi düzenleyenler Reemtsma ve Heer, aslında hiç de önemli olmayan hataları kabul etmemekte direnmek hatasını yaptılar ve bunun bedeli oldukça ağır oldu.
Sergiyi New York'a götürmek üzere hazırlanan Reemtsma ve Heer, 1999 Kasımı'nda aniden bir açıklama yapıp, bazı hatalar yapıldığını kabul ettiler ve bunların bağımsız bir uzmanlar komisyonu tarafından inceleneceğini ilan ettiler. Ama geç kalmışlardı...
Polonya kökenli Alman vatandaşı tarihçi Bogdan Musial, sergilenen bin 400 fotoğraftan, dokuzunun kesinlikle yanlış olduğunu ortaya çıkarmıştı. Musial sergiyi sempatiyle karşıladığını söylüyordu. Serginin asıl karşıtları ise sadece bazı hataların değil, çarpıtmaların söz konusu olduğunu savunuyorlardı. Kimisi, sergilenen fotoğrafların yüzde 90'ının ordunun suçlarıyla ilgisinin olmadığını ileri sürüyordu.
Musial'ın bulduğu hatalar serginin ana tezini hiç de tehlikeye düşürmüyordu. Ancak sergi yöneticilerinin bunları kabul etmeme ve önemsememe tavrı, işin büyümesine neden oldu. İddialar etkin yayın organlarında ele alınmaya başlandı, taraflar mahkemelik oldu. Sergiye karşı olanlara gün doğmuştu.
Bu arada bir Macar askeri tarihçi başka hatalar buldu. Bazı fotoğraflardaki askerlerin iddia edildiği gibi Alman değil, Finlandiya ve Ukrayna ordularına ait üniformalar taşıdığını ortaya çıkaran tarihçi Krisztian Ungvary'nin uyarıları da önceki gibi başlangıçta sergiyi düzenleyenlerce ciddiye alınmadı.
Sağcı basın bu konudaki en ufak bir tartışmayı bile sergiyle ilgili büyük skandallar" olarak yansıtmayı başarıyla sürdürdü.
Sergiye, sergiyi düzenleyenlere yönelik eleştiriler New York programı arifesinde iyice yoğunlaştı. Sonunda tartışmalı, hatalı bir sergiyle Amerika'ya gitmeme fikri ağır bastı. Sergi durduruldu, iddiaları değerlendirmek için Almanya ve Amerika Birleşik Devletlerinden (ABD) uzmanların katıldığı bir komisyon kuruldu.
Bağımsız komisyonun raporu, serginin ve sergiyi düzenleyenlerin "gerçekleri çarpıtma" gibi bir amaçları olmadığı yolundaydı, ancak serginin nasıl devam ettirileceği konusunda anlaşmazlıklar çıkınca, ekip yola Hannes Heer'siz devam etti.
Alman toplumuna yakın tarihini tartıştırma, unutulan, görmezlikten gelinen suçların bilince çıkarılmasını hedefleyen bir proje küçük hatalar ve bu hataları kabul etmeme kompleksi yüzünden darbe yemişti.
Ancak, bazı değişiklikler yapıldıktan sonra 2001den itibaren yeniden başlatılan ve başlangıçtaki tezi koruyan sergi, Almanları yine tarihleriyle hesaplaşma sürecine soktu. Sergi, o tarihten sonra 13 kenti daha gezdi ve 400 bin kişi tarafından ziyaret edildi.
Hamburg'da bugün açılan sergi, 29 Mart'ta kadar sürecek ve daha sonra Berlin'deki Alman Tarihi Müzesi'nin deposuna kaldırılacak.
Dokuz yıl boyunca Almanları geçmişlerindeki ayıplarla karşı karşıya bırakan, onları dokuz yıl boyunca geçmişleriyle hesaplaşmak zorunda bırakan sergi, görevini yerine getirmiş olarak tarihteki yerini alacak.
Bu serginin başarısı Almanların günahlarını ortadan kaldırmıyor, elbette. Toplumun büyük kesimi yine geçmişe ilgisiz ve geçmişten kaynaklanan sorumlulukların bilincinde değil.
Ama toplumun bir kesimi ise sorumluk içinde ve her şeyi tartışıyor. Geçmişte işlenen günahları sergiletmek bir yana, tartışılmasına bile tahammül göstermeyen toplumların var olduğu bir dünyada, bunu başarı olarak görmek hiç de abartılı bir yaklaşım değil. (GK/BB)