Radikal Sol Koalisyon SYRIZA, Yunanistan’daki genel seçimlerden yüzde 36,3 oy oranıyla birinci parti oldu. Parti ilk günden itibaren parlamento binası çevresindeki barikatları kaldırmak, ülkenin en büyük ticari limanı olan Pire Limanı özelleştirmesini durdurmak, tüm rektörler görevden almak gibi icraatlara başladı.
Katerina Thoidou Nikia, Antikapitalist Sol Cephe'den (ANTARSYA) Belediye Meclisi Üyesi. Aynı zamanda gazeteci olan Nikia, Irkçılığa ve Faşizm Tehdidine Karşı Birlik (KEERFA) aktivisitlerinden.
Nikia ile SYRIZA'nın seçim zaferinin ertesinde Yunanistan'daki genel atmosferi konuştuk.
Sıradan bir Yunan vatandaşının hayatında 2008’den beri neler değişti? Bugün Yunanlıların karşılaştıkları ana sorunlar ve acil talepleri neler?
2008 krizi ülkenin tüm dengesini altüst etti ama öncelikli olarak kriz ile birlikte gelen en büyük problem işsizlik oldu. Bunu da azalan maaşlar izledi. İnsanlar krizden sonra gelirlerinin yaklaşık yüzde 40’ını kaybettiler. Sorun ekonomik olsa da birçok sosyal ve siyasi alana da yayıldı. Bununla ilgili yapılmış kapsayıcı bir araştırma olmasa da 2008’den itibaren oluşan olumsuz ekonomik koşullardan ötürü birçok kişi intihar etti.
Mülteciler krizin günah keçisi oldular ve birçok saldırı ile karşılaştılar. Bir önemli sorun ise hastanelerin ve okulların kapanmasıydı. Kimse hesaba katmasa bile kanser hastalarının gittiği hastane bir gün içinde kapandı. İnsanlar tedavilerine devam edemediler. İlaçlar aşırı pahalılaştı, düşen gelirleri ile ilaç alamadılar ve birçok insan bu yüzden hayatını kaybetti. Kısacası 2008 yılı insanların yaşam standartlarının radikal olarak düşmesine tekabül ediyor. Bu düşüş ve kayıplar SYRIZA’yı iktidara taşıdı. SYRIZA insanların hayatlarının iyileşmesi için yeni ölçütler ortaya koydu.
Memoranduma karşı hem sağdan hem de soldan yeni örgütlenmeler doğdu. Yunanistan’da sol ilk kez bu kadar yüksek oy oranına ulaştı, PASOK’un oy oranları yüzde 5’e kadar düştü. Bu oy oranı da sol üzerine büyük bir sorumluluk yükledi. Acil olarak yapılacak yaptırımlar Selanik Planı ile gündeme geldi; fakat biz bunu yeterli görmüyoruz. Planda ücretsiz elektrik ve ısıtma, ücretsiz toplu taşıma, borçlarda indirim gibi vaatlerde bulunuldu. Kamulaştırma, AB ile müzakere ve fabrikaların tekrar açılması SYRIZA’nın taviz verebileceği seçmenin de en çok yoğunlaştığı konular. Biz aşağıdan basınç ile SYRIZA ödünlere başladığında (ödünler vereceğini biliyoruz) ‘kaybettiğimiz her şeyi geri almanın yolu’ söylemi ile grev ve işgalle örgütlemeye devam edeceğiz.
Sizce SYRIZA’ya oy veren kitle sözlerin tutulmaması durumunda partiden hesap sorabilir mi? Durgunluğun hükmettiği, gayrisafi yurtiçi hâsılanın yaklaşık yüzde 20 azaldığı, işsizlik oranın da yüzde 20'yi geçtiği bir ekonomik tabloda SYRIZA nasıl sözlerini tutacak?
Bence SYRIZA’nın seçmeni ilk başta Yeni Demokrasi hükümetinden bıktıkları için oylarını SYRIZA’dan yana kullandılar. SYRIZA’ya oy verdiler ama bu hükümetin AB’ye karşı ‘gerçek’ bir mücadele vermesinin de çok zor olduğunu gördüler. Pazar günü seçim merkezlerinin önündeydik. Dışarda seçimler devam ederken insanlarla sohbet ettik. Biz hep şunu dedik; ‘bugün destek verdik yarın ise mücadele edeceğiz’. Konuştuğumuz birçok kişi de böyle düşünüyordu. SYRIZA’nın seçilmesi bir başlangıçtı, şimdi mücadele, işlerimizi ve maaşlarımızı geri almak üzerine yoğunlaşacak. Şu an insanlar bir zafer elde ettiği hissiyatında ama durmamaları gerektiğinin de farkındalar. Şimdi her nerden mücadele büyüyorsa onların üzerine gitme zamanı. Bu yüzden mücadele devam edecek ve bu mücadele SYRIZA’nın hareketlerini biçimlendirecek.
Aynı zamanda da ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor. Yunanistan’da SYRIZA’nın sözlerini tutabilmesi için atması gereken ilk adım yeni işler yaratmak olacak. Buna kapatılan okul ve hastanelerden başlayabilir. İlk önce işsizliği çözmesi lazım, diğer politikalar da bununla biçimlenecek. Kapanan fabrikaların tekrar işler ve üretim yapar hala getirmesi lazım.
Seçimlerden iki gün önce Avrupa Merkez Bankası bankalara yardım etmek için yeni bir program hazırladı. AB’nin arzusu bu program ile birlikte kendi öngördüğü yeni parametrelerin gelmesi. Bu yeni parametreleri uygulayacak olan ise SYRIZA hükümeti olacak. Belirsizlikle beraber seçimden iki gün önce bir SYRIZA adayı memorandumun süresini uzatacaklarını söyledi. Bu tarz çıkışlar yeni hükümetin hem bankalar hem de Avrupa Birliği konularında önceki söylemlerinden ödün vereceğinin sinyalini veriyor. Biz ise ‘Kaybettiğimiz Her Şeyi Kazanmak’ için grevler ve işgaller ile bu 5 yıllık mücadelemize kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Peki sizce SYRIZA’nın hitap ettiği ‘ötekiler’ ile ilgili tutumu seçimi kazandıktan sonra devam edecek mi? İktidarı kazanan SYRIZA mülteciler ve LGBTI bireylerin karşılaştıkları sorunlara cevap verebilecek mi? Sizin de örgütlediğiniz mültecilerin yaşadığı ‘toplama kamplarının’ kapatılması kampanyasına karşı SYRIZA’nın tutumu ne olacak?
Burada karşılaştığımız ilk sorun yeni hükümetin sadece SYRIZA’dan değil Bağımsız Yunanlılar ve SYRIZA’dan oluşması. Bağımsız Yunanlılar bildiğiniz gibi sağ görüşlü muhafazakar bir parti. Bağımsız Yunanlılar SYRIZA ile memoranduma karşı ortaklaşabiliyorken mülteciler, homoseksüellere ve diğer ‘ötekilere’ karşı Samaras’ın politikasını devam ettiriyor. Bu öncelikle hem mülteciler hem de homoseksüeller için çok büyük bir problem olacak. Bildiğiniz gibi Yunanistan’da kriz ile birlikte ortaya büyük bir anti-faşist ve anti-ırkçı hareket çıktı. Bağımsız Yunanlıların varlığı taleplerimizin gerçekleşmesinin önünde büyük bir engel olacaktır. Bundan eminiz. Bu yüzden bu atılıma karşı bizim de yapmamız gereken anti-faşist hareketi büyütmek ve hükümeti bu yönde çalışmalar yapması için itmek olacaktır.
Bir diğer konu ise Altın Şafak Partisi’nin seçimlerde en çok oy olan üçüncü parti olması. Bundan sonra planladığımız ilk eylem 21 Mart’ta Yunanistan’ın birçok şehrinde eş zamanlı olarak gerçekleşecek olan ırkçılık karşıtı yürüyüşler. Biz Altın Şafak Partisi’ni ve milletvekillerini hapiste görmek istiyoruz. Onları hapse yollamak bizim ırkçılığa karşı koalisyonu ve hareketi ne kadar güçlendirdiğimiz ile bağlantılı olacak. Biz faşistleri hapiste görmek istiyoruz çünkü onların suç üzerine kurulmuş bir örgütlenme şekli olduğunun farkındayız. Son zamanlarda şarkıcı Pavlov Fryssas’ı ve birçok mülteciyi öldürdüler. Birçok kez homoseksüellere saldırdılar. SYRIZA’dan suçluların cezalandırılmasını ve örgütün de yargılanmasını istiyoruz.
Mültecilerin yaşadığı ‘toplama kamplarına’ gelirsek yine Bağımsız Yunanlılar ile yapılan ittifak yüzünden somut adımların atılması zor olacak. Yunan devletinin ‘misafirhane’ dediği kamplarda tek suçlarının gerekli evraklarının eksikliği olan mülteciler hapsediliyor. Seyahat özgürlüğü bir yana kapatıldıkları kampların içinde en basit insan haklarından mahrum bırakılıyorlar. Eğer SYRIZA gerçekten bir sol hükümet ise mültecilerin bu durumuna son vermek için acilen harekete geçmelidir. (BZ/NV)