Bir süredir Yunanistan'dayız, bir grup Yunanlı ve Amerikalı öğrenci ile birlikte Girit'te gerçekleşen bir atölye çalışmasının ardından Atina'dayız ve atölye çalışmalarını yürüten öğretim üyeleriyle birlikte, onların eylemlerine destek vermek üzere ikinci defa Syntagma'dayız.
Syntagma Meydanı'na yaklaşırken biber gazının kokusu genizlerimizi çoktan yakmaya başlamıştı.
Yaklaşık bir aydan bu yana devam eden eylemlerin verdiği tecrübeyle suratlarında yoğurt, ellerinde limon suyuyla dolaşan protestocular kadar hazırlıklı değildik. Meydanı taşıdıkları sularla temizlemeye çalışan protestocular bize akşam için hazırlandıklarını söylediler.
Aramızda türkçe konuştuğumuz için bize "Türk müsünüz" diyerek yaklaşan Yunanlı gence bir kaç soru yöneltiyouz hemen. Yannis Spyropoulos, "Polis kesinlikle protestoculara karşı sert ama halk iyi mücadele ediyor" diyor.
Halkın artık değiştiğini ve daha politikleştiğini söyleyen Spyropoulos, "İçinde bulunduğumuz bu durum sadece Yunanistan'ı ilgilendirmiyor, aynı zamanda globalleşme ve Avrupa Birliği'ni de kapsıyor" diye ekliyor.
Bütün bu protestoların ardından bir değişim bekliyor musunuz diye sorduğumuzda ise yanıt "Zaten şu anda hızla değişiyor. Bizler artık kararımızı verme aşamasına geldik ve biliyoruz ki, artık ne ülke ne de insanlar burada bir daha eskisi gibi olmayacak," diyor, gülümsüyor.
"Ben iyimserim, ne olacağını bilmiyorum, ama inşallah her şey kökünden değişir, umutluyum."
Meydanın kalbine doğru ilerlerken aralarında Türkçenin de dahil olduğu çeviri çadırını görüyor, protesto gösterilerinin ne kadar iyi koordine edilmiş olduklarını anlıyoruz.
Parlamento binasının aşağısında Syntagma'nın tam ortasında kurulan standta Yunanlıların tanınmış sanatçıları Alkinoos Ioanides ve Vasilis Papakastanunou göstericilerin coşkulu katılımıyla peşpeşe şarkılarını söylüyorlar.
Yukarılarda Parlamento binasınının önünde polisle yüzyüze sloganlarını atmaya devam eden göstericilere atılan biber gazlarının gürültüsü ve hemen hissedilmeye başlanan kokusu, kimseyi susturamıyor, şarkılar daha yüksek sesle söylenmeye başlıyor.
Konser devam ederken, meydanın başka bir yerinden alkışlar duymaya başlıyoruz ve o tarafa yöneliyoruz.
Parlamento binasının önlerindeyiz yeniden, göstericilerin açtığı koridordan bir dizi motorlu geçmeye başlıyor, en önlerinde Mikis Teodorakis'in Uluslararası Para Fonu (IMF) programına karşı kurduğu "Spita (Kıvılcım)" adlı sivil toplum örgütünün flamasını taşıyanlar en fazla alkışı topluyor, arkasından görünmesiyle sloganlar yeniden yükseliyor.
Bir yay çizerek meydanı dolaşmaya devam ediyoruz. Karşımıza hala üzerlerinden yanık kokusu gelen iki ateşe verilmiş canlı yayın aracı çıkıyor. Birisinin üzerine göstericiler boyayla "Hainler" diye yazmışlar.
Protestolar öğrenci hareketi değil
Nihayet sonra yeniden dönmek üzere, bir süreliğine meydandan ayrılıp Monastraki'ye doğru yöneliyoruz. Buralarda bildiğimiz gece hayatı devam ediyor, restoranların sokağa atılmış masaları turistlerle dolu, bizim gibi soluklanmak isteyen göstericiler de var aralarında.
Bir yandan yemeğimizi yerken, diğer yandan gösteriye birlikte katıldığımız Pantenion Üniversitesi Medya İletişim ve Kültür Bölümü Başkanı Nikos Leandros'a kafamızda uyanan soruları peşpeşe sıralıyoruz. Göstericilerin profilini soruyoruz ona ilk önce, gençler ne kadar içindeler bu gösterilerin anlamak istiyoruz.
Leandros protestoları öğrenci hareketi olarak adlandıramayacağını söylüyor.
"Gencinden yaşlısına hepsi orada. Gençlerin duruma karşı ilgisi büyüyor ancak tam olarak neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Durumun kötüden daha da kötüye gideceğine inanmıyorlar. Etraflarındaki dünyaya yeni uyanıyorlar."
En çok ilgimizi çeken ise, medyaya karşı olan negatif tutumları.
Leandros, "Ana akım medya, özellikle televizyon, protestolar henüz başladığında her türlü eyleme karşı bir duruş sergiledi" diyor.
"Hala da böyle. Hükümet yanlısı yayınlar yapıyorlar. Grev olduğunda örneğin, kamuoyunun grev yapanlara karşı tavır almasını sağlayacak şekilde yayın yapıyorlar. Bilinçli bir şekilde protestoculara karşı kışkırtıyorlar. Bu da protestocuların ana akım medyaya karşı tepkisini doğuruyor"
Gece saat 11'de tekrar Syntagma Meydanı'na döndüğümüzde polis ve göstericiler arasındaki gerilimin arttığını görüyoruz.. Polis, protestocuları dağıtmak için ilerlerken çemberi daha da daraltmaya, biber gazlarını peşpeşe fırlatmaya başlıyor.
Protestocuların arasına karışarak bi zde en yakın metro istasyonuna doğru koşturmaya başlıyoruz, ama eminiz ki, püskürtmeye rağmen meydan boşalmayacak ve eylem daha uzun saatler sürecek.
Metroya vardığımızda durumdan ne kadar etkilendiğimizi gören Leandros gülümseyerek, "bu daha bir şey değil, siz bir de yarını (bugün) görün" diyor ve "tabi biz de yine orda olacağız" diye ekliyor.
Çünkü bugün, IMF imzalı yeni acı reçetenin Meclis'ten geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. (GK/VBÇ/BA)
(Fotoğraflar: N. Gülin Küpelioğlu - Varsan Başyıldız Çekiç)