Dışarıda yemek yiyemeyenler, hastalanırım diye tuvaletleri kullanamayanlar, gece yarısı gelen suya bir türlü rast gelip depolayamayanlar, kabuklu meyve yemeyi kesenler, bulaşık makinesi bozulanlar, Ankara'nın çeşitli yerlerinde yer alan havuzlara tepki duyanlar, belediyeyi sıkıntıdan birinci derece sorumlu bulanlar...
bianet Ankaralılarla "başkent"te halkın gündemi "su sıkıntısını" konuştu.
Semtler arası ayrımcılık kaygısı
Bahçelievler'de oturan Ebru Gül, susuzluğun sıcak hava yüzünden iyice çekilmez bir hal aldığını söylüyor.
Mağazaların bidonlarla dolduğunu, en alt katta oturduğu için iplik gibi de olsa 2,5 gün sularının aktığını söylüyor. Komşusunun bulaşık makinesi değişen su basıncı yüzünden bozulmuş. Belediyenin su politikasını iyi idare edemediğini düşünüyor, yağmur duası için "tuttururlarsa iyi olur başka çare yokmuş gibi görünüyor" diyor.
Bahçelievler'de oturan Esin Özgen, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e seslenerek, "sekiz on tane daha havuz yapsın suyunu kullanalım" diyor.
Bilkent'te oturan Namık Özyar, dışarıda yemek yemediğini, birçok lokantanın müşteri kaybetmeye başladığını söyledi. Su fiyatlarının arttığını hatırlatan Özyar, belediyenin kuraklık sorunuyla ilgilenmediğini, rant getiren işlere yöneldiğini belirtti. Özyar'ın bir kaygısı da, Gökçek'in semtler arasında ayrımcılık yapması, az su vermesi.
"Sindirim sistemimiz bozuldu"
Emek'te oturan, "Tuvalete girmekten korktuğum için sindirim sistemim bozuldu" diyen Melahat Özer, bir türlü "gerçek temizlik" sağlayamadığı düşüncesinde. Zaten gece yarısı gelen suyu bir türlü yakalayamadığı için bidonlarını doldurmayı başaramamış.
Kamu hizmeti yapması gereken, vatandaşın vergileriyle maaş alan müftülerin yağmur duasına çıkmasına tepkili, "Öyle şeylerle uğraşacaklarına çözüm bulmaya baksınlar" diyor.
İş yerinde tuvalet kullanamadığını söyleyen Fatoş Çalışkan da sıcaklarda duş alamamaktan şikayetçi. Batıkent'e oturuyor, orada henüz sular kesilmemiş. Susuzluğun bir ülke politikası olması gerektiğini söylüyor ama yerel yönetime de, "her tarafı havuzla doldurduğu" için tepkili.
Demirlibahçe sakini Meltem Esirgemez, çevresinde ishal vakalarıyla, karın ağrısı şikayetleriyle karşılaşmaya başlamış. Soyulabilecek meyveleri tercih ettiğini, bütün suları kaynattığını söylüyor. İlerleyen günlerde durumun daha vahim bir hal alabileceğine işaret ediyor.
"Sarı kumlu bir su geliyor"
Duş almak için 15 dakika su akıttığını, ilk gelen suyun sarı ve kumlu olduğunu anlatan Batıkentli Hatice Erdoğan "bunun tasarruf olduğuna inanmıyorum" dedi.
Yıkadığı bulaşıktan emin olamadığını, psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini belirten Erdoğan, "hastalık kapmamamız olası değil" diye ekliyor. Gökçek'in konuya "ekmek bulamazlarsa pasta yesinler" mantığı ile yaklaştığını kaydediyor, Kızılırmak'tan su getirilmesi projesini "rantçı" buluyor.
Eskişehir Belediyesi'nin tedbirlerinden örnek veren Servet Solmaz'sa, Gökçek'in 1994 ve 1996 yıllarında yaşanan su sıkıntısından ders çıkarmadığını, alt yapı ve tesis üretmediğini vurguluyor "yerel yönetim suçlu" diyor. (AÖ/EÜ)