İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch, HRW) bugün yayınladığı raporunda, Türkiye'ye sınır devriyelerinin arttırılmasını ve Suriye'de sistematik insan hakları ihlallerine karıştığına dair güvenilir bilginin var olduğu gruplara mensup savaşçıların ve bu savaşçılara ulaştırılan silahların ülkeye giriş ve hareketlerinin kısıtlanmasını tavsiye etti.
Ayrıca, evrensel yargı yetkisi ilkesi ve ulusal yasalar uyarınca Türkiye'nin, Suriye'de savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediğinden, bu suçların işlenmesine iştirak ettiğinden şüphelenilen veya komuta sorumluluğuna sahip kişileri soruşturma ve kovuşturma sorumluluğu bulunduğunu da belirtti.
HRW Orta Doğu direktör vekili Joe Stork “Bu ihlaller bir takım kendini bilmez savaşçıların yaptığı münferit vakalar değildi” diyerek, “bu operasyonun Alevi köylerinde yaşayan sivil halka yönelik koordineli ve planlı bir saldırı” olduğuna dikkat çekti.
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevkedilsin"
105 sayfalık “'Kanlarını hâlâ görebilirsin': Muhalif Güçlerin Lazkiye Kırsalında Gerçekleştirdiği İnfazlar, Rastgele Ateş Açmalar ve Rehin Almalar” başlıklı raporda, kurbanlara adalet sağlanması için BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'yi derhal Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk etmesi gerektiği ifade edildi.
Rapordan satırbaşları şöyle:
* Suriye'nin Lazkiye vilayeti kırsalında, Ramazan Bayramı’nın ilk günü olan 4 Ağustos 2013 tarihinde başlayan askeri saldırılarda silahlı muhalif gruplar en az 190 sivili öldürdü, 200 kişiyi de rehin aldı. Hükümet yanlısı Alevi köylerine yapılan operasyonda kurbanların en az 67'si infaz edildi veya kanunsuz biçimde öldürüldü. Saldırıda rol alan Irak ve Şam İslam Devleti ile Muhacir ve Ensar Ordusu adlı iki muhalif grup büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan rehineleri hâlâ elinde tutuyor.
* Muhalif gruplarda yer alan yabancı savaşçıların çoğu Suriye'ye Türkiye üzerinden giriyor. Silahlarını da Türkiye üzerinden kaçıran savaşçılar, para ve diğer ihtiyaçlarını da yine Türkiye’den karşılıyor ve tıbbi tedaviye gereksinim duyduklarında da yine Türkiye’ye çekiliyorlar.
* Muhalif grupların 18 Ağustos’a kadar sürdürdükleri ve “Müminlerin annesi Ayşe'nin soyundan gelenlerin savaşı”, “Baruda saldırısı” veya “sahili özgürleştirme operasyonu” olarak adlandırdıkları operasyona en az 20 farklı silahlı muhalif grubun katıldığı ortaya çıktı. Bu grupların tamamının 4 Ağustos’ta köylerde olup olmadığı bilinmiyor ama operasyonun icracısı olan esas beş grubun (Ahrar El Şam, Irak ve Şam İslam Devleti, El Nusra Cephesi, Muhacir ve Ensar Ordusu ve Sukur El İz) 4 Ağustos’ta başlayan saldırılarda hazır bulunduğu biliniyor.
* Teşhis edilen 190 sivil ölüden en az 67'sinin muhalif güçlerce hukuka aykırı olarak öldürüldüğünü tespit edildi. Ölenlerin 43'ünün kadın, çocuk ve yaşlı olması, muhalif güçlerin kurbanların çoğunu ya kasıtlı olarak ya da hedef gözetmeksizin açılan ateş sonucu öldürdüğüne işaret ediyor.
HRW, komşu ülkelere ve ilgili hükümetlere, halka yönelik kasıtlı saldırıların sona ermesi için, savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediklerine dair inandırıcı deliller bulunan gruplara silah, mühimmat ve malzeme satışı veya temininden de vazgeçmesi, ayrıca topraklarının kullanılmasına izin vermemeleri çağrısı yaptı. “Bu gruplara silah ve askeri destek sağlayan veya satan herkes savaş suçlarına ve insanlığa karşı işlenen suçlara iştirak etmiş sayılabilir” dedi. (ÇT)