Suriyeli Kadınlar Ağı (SKA, Syrian Women’s Network), “Suriye, Hapis Değil Vatan” kampanyasıyla Cenevre 2'ye katılan tüm tarafları Cenevre 1 Bildirisi'nin koşullarına saygı duymaya ve BM Güvenlik Konseyi'nin çözüm süreçlerinin tüm aşamalarında kadınların eşit temsilini öngören 1325 sayılı Kararını uygulamaya çağırdı.
Bugün MAZLUMDER’le birlikte İstanbul’da bir basın açıklaması gerçekleştiren Suriyeli Kadınlar Ağı, Suriye'deki tüm tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
Suriye'de üç senedir geniş çaplı keyfi tutuklamalar nedeniyle onbinlerce sivilin cezaevinde olduğu söylerken, kadınların tutuklu erkeklere baskı uygulamak için kullanıldığını belirtti.
Azra El Bahra tarafından Arapça, Sabiha Halil tarafından İngilizce ve Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnsiyatifi’nden Fatma Betül Demir tarafından Türkçe okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yerel ve uluslararası kuruluşlar tarafından belgelenen insan hakları ihlallerinin çoğunluğu hükümetin silahlı kuvvetleri ve Şebiha olarak bilinen hükümet yanlısı milis kuvvetleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ancak, bazı silahlı yabancı gruplar da sivilleri öldürmek ve rehin olarak kullanmak için kaçırmak gibi suçlar işliyor. “Suriyeli Kadınlar Ağı (SKA), erkek, kadın ve çocuklar dahil tüm Suriyelileri hedef alan rastgele baskınlar, tutukluların güvenlik güçleri tarafından uluslararası kanunlar tarafından yasaklanmış her türlü işkenceye tabi tutulmaları, tutuklu kadınların muamelesiyle ilgili uluslararası yasalar ve anlaşmaların sürekli çiğnenmesi ve kadınların tutuklu erkeklere ve tüm halka baskı uygulamak için kullanılması konularıyla ilgili son derece kaygılı. "Kadınların savaşta bir silah olarak kullanılması ve kadınların tutuklanmasının ve emniyetlerinin tehdit edilmesinin toplumsal ve iktisadi etkileri, SKA olarak bizi acilen harekete geçmeye ve tutuklular konusunda çalışarak SKA'nın hedefleri dahilinde Suriyeli kadınları siyasi suçlu veya savaş mağduru olarak uğradıkları her çeşit istismara ve tacize karşı korumaya yöneltiyor. “SKA cinsiyet eşitliği, demokrasinin pekiştirilmesi, insan hakları, iç barış ve geçiş döneminde adalet konularında ve geleceğin Suriye'sinde kadınların karar alma sürecine katılması için çalışan bireyler ve bağımsız sivil demokratik örgütlerden oluşuyor. Hedefimiz, eşit vatandaşlık hakları sunan ve cinsiyet, din, milliyet, etnik köken, inanç, zenginlik veya saygınlığa dayalı ayrımcılığın olmadığı, hukukun egemenliğinin insanlar arasında eşitliği güvence altına alan en yüksek otorite olduğu, özgür, uygar, birleşik ve egemen Suriye'ye doğru demokratik geçiş sürecinde kudretli bir güç oluşturmaktır. Grubumuz kadınları her seviyede güçlendirmek için bu ortak amaçları destekleyen diğer kuruluş ve gruplarla ağ oluşturma konusunda çalışıyor.” |
“Ahdar İbrahim sopasıyla” işkence
Açıklamaların ardından Suriyeli bir kadın ve üç erkek, Suriye’de cezaevinde maruz kaldıkları işkenceyi anlattı.
Dördü de insani yardım faaliyetinde bulundukları için gözaltına alındıklarını ve her türlü işkenceye maruz bırakıldıklarını söylerken, işkencede “Ahdar İbrahim sopası” diye adlandırılan bir sopa kullanıldığını belirttiler.
Fiziksel işkencenin yanısıra, insanlara akrabalarının başka hücrede olduğu söylenerek psikolojik işkence de yapıldığını ifade eden Suriyeliler, tutuldukları cezaevlerinde insanların bulaşıcı hastalıklar nedeniyle de hayatını kaybettiğini de anlattı. (ÇT)