“Geçen yıl babamı kaybettim ‘rapor almayın sadece ölüm izni kullanın’ denildi. Ölüm izni de 3 gün, kaybettiğim kişi babam, üç gün sonra nasıl görevimin başına döneyim?”
“KPSS puanımız var mülakat var üstelik her yıl sağlık raporu alıyoruz ama güvence yok.”
"Evleneceksek bile açacakları yıllık izin modülünü beklememiz gerekiyor. Düğün tarihi o aralıkta olmazsa evlenemezsin izin yok."
"Bir çoğumuz okulumuzda ikinci sınıf öğretmen muamelesi görüyoruz. Çoğumuz kütüphanede, mescitte, bodrumda sığınaklarda, laboratuvarlarda ders işliyoruz. Sınıfımız dahi yok."
Bu anlatımlar, Milli Eğitim Bakanlığı ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu'nun birlikte yürüttüğü "Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi" (PIKTES) kapsamında görev yapan öğretmenlere ait.
2016 yılında Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ve mülakat puanı üstünlüğüne göre; sözleşmeli öğretmen gibi ataması yapılan, kadroya alınacakları belirtilen öğretmenler kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediğini söylüyor. Öğretmenler, seslerini Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a duyurmak için şimdilerde büyük bir çaba içindeler.
Kadro beklerken, görev tanımı dışındaki çalışmalara yönlendirilen öğretmenler, hangi koşullarda çalıştıklarını, sözleşme şartlarını, verilen taahhütleri ve karşılaştıkları sorunları bianet'e anlattılar. 30'a yakın öğretmenin anlatımlarının bir kısmı şöyle:
TIKLAYIN-Suriyeli Çocukların Öğretmenleri: Güvencesiz, Sözleşme Dışı İşler Yapıyoruz
"Dört yıldır aynı ücreti alıyoruz"
“Hiçbir özlük hakkımız yok. Şu an askere gitmek istiyorum ama gidersem işsiz kalacağım. Projede askere gideceklere proje süresi içinde ‘ücretsiz izin verilebilir’ deniyor ve işe döndüğünde devam hakkının olduğu belirtiliyor ama kullandırmıyorlar.
İlk projeye başvurduğumuzda ne kadar maaş alacağımızı bilmiyorduk. Normal sözleşmeli öğretmen statüsünde maaş alacağımızı düşünmüştük.
İşçi sözleşmesi bize 1000 Euro maaşınız olacak denildi. TL’ye çevrilip size yansıtılacak deniliyordu. Ama daha sonra kuru sabitlediler, dört yıldır aynı ücreti alıyoruz.”
“Öğretmen kartımız bile çıkarılmadı”
“Bizzat Antep ofisinden okulumuza toplantıya gelenler, geçtiğimiz temmuz ayında sözleşme yenilenmeden önce özlük haklarınız iyileştirilecek, maaşlara zam yapılacak, zamlar yıllık normal memur artışları gibi olacak, öğretmen kartı çıkarılacak, her şey ikinci sözleşme ile daha güzel olacak deniliyordu.
"Temmuzda sözleşme geldi hiçbir artış özlük hakkı iyileştirmesi yok. Sözleşmeyi imzalamamayı bile düşündük, bulunduğumuz ildeki ofise gittik durumu izah ettik ama imzalamak zorunda bırakıldık, çünkü başka alternatifimiz yoktu."
“Ankara’da eğitimdeyken bize yeni sözleşmede maaşlarınız artacak denildi ve artmadı. Öğretmen kimliği çıkacak denildi çıkmadı. Herhangi bir hastalıkta ölümde rapor almaya korkar olduk sözleşmenin feshiyle tehdit edildik.
"Doğum iznine çıktığımızda sigortamızı yatırmadılar.
"Bilgisayar dağıtımı yapılacaktı 7-8 tane göstermelik verildi ondan sonra ne yaptılar bilinmiyor. Onlarda bize gösterilmedi. PIKTES öğretmenlerinin kullanması için gönderilen masa üstü bilgisayarları okul yöneticilerine verdiler."
“İzinlerimizi istediğimiz zaman kullanamıyoruz”
"Üç yıl önce 3700 TL maaşla başladık geçen ay 3400 maaş aldık. Üç beş gün verdikleri yıllık izin hakkımızı dahi kendi istedikleri tarihte kullandırıyorlar. İkinci sözleşme ile birlikte tazminat hakkımız elimizden alındı. En ufak bir şeyde sorgusuz sualsiz sözleşmeler feshedilebilir durumda.
“Kadın öğretmenlere daha çok baskı yapılıyor”
“Okullarımıza ödenek yağıyor, fakat bizler yararlanamıyoruz. UNICEF tarafından bize gönderilen bilgisayar yazıcı fotokopi makinalarından yararlanamıyoruz. Yararlanan hocalarımız var ama onlarda ücret ödemek zorunda. Bir günlük bile rapor alsak 160-170 TL kesinti yapılıyor. Rapor bile alamıyoruz. Rapor alsak bile hakem heyetine gönderiliyor çünkü bize güvenilmiyor.
"Evleneceksen bile açacakları yıllık izin modülünü beklememiz gerekiyor. Düğün tarihi o aralıkta olmazsa evlenemezsin izin yok. Kadın öğretmenlere daha çok baskı yapılıyor. Doğum izni, çocuk bakımı, hamilelik izni, kadınların özel hallerinde hiç tolerans gösterilmiyor. Bastan aşağı modern kölelik sistemi uygulanıyor.”
“Dönem bitti daha kitap bile gelmedi”
“En az 30 saat derse girip 3500 TL alıyoruz bir çocuğum var ve evliyim. Nasıl geçinebilirim? KPSS puanımız var mülakat var üstelik her yıl sağlık raporu alıyoruz güvence yok. Dönem bitti daha kitap bile gelmedi kendi imkânlarımızla nerden ne kitap bulursak öyle ders işliyoruz.
"Yolda polis çevirdi, ‘öğretmenim dedim kimlik verin’ dedi. Otobüs kartını verdim ‘kimlik kartın yok mu?’ diyor. 4 yılda bir öğretmen kimlik kartı bile çıkartamadılar.”
“Tuvalet olmayan yerlerde derslere girdik”
“2019 Eylül ayında sendikalı olduk. Sendika Çalışma Bakanlığından yetkiyi de aldı ama maalesef sendika henüz yetkisini kullanabilmiş değil. Kamplarda, geçici eğitim merkezlerde, apartmandan bozma sınıflarda öğretmenlik yapmaya çalıştık.
"Bir örnek vereyim; kampta çalıştığım ‘konteyner okulda’ su ve tuvalet yoktu. Günde 7 saat ders veriyordum. Su ve tuvalet olmadığı için ihtiyaç oluşmasın diye bir şey yiyip içmiyorduk. Bu denli zor şartlar da çalıştık ve benzer şartlarda çalışmaya devam ediyoruz. Göreve başladığım günden bu yana yaklaşık 4 senedir sadece 1 kereye mahsus brüt maaş üzerinden yüzde 5 (285 lira) zam aldık.”
"Sığınaklarda ders yapıyoruz"
"Bir çoğumuz okulumuzda ikinci sınıf öğretmen muamelesi görüyoruz. Çoğumuz kütüphanede, mescitte, bodrumda sığınaklarda, laboratuvarlarda ders veriyoruz. Sınıfımız dahi yok. Öğretmenler odasında otururken Suriyelilerin öğretmeni algısıyla ve ötekileştirilmemiz..."
Derslik olarak kullanılan sığınak
“Sürekli sözleşmenin feshi ile tehdit edildik”
“Hiçbir zaman normal MEB’deki öğretmenler gibi bir tatilimiz olmadı. İlk 3 yıl yılda sadece 14 gün ve PIKTES’in istediği tarihlerde izin verildi. Onlarda parça parça kullanmak koşuluyla. Yazın sıcağında boş sınıflara telafi eğitimleri vermeye gittik. Hastalandığımızda rapor alamadık, mobbinge uğradık.
"Tepemizde hep birileri bizi sözleşme ile tehdit etti. Görevimizin dördüncü yılında yıllık iznimizi 21 güne çıkardılar. Ama onu da 4-5 parçaya bölerek kullandırıyorlar. Görev yaptığım yerden memleketime gidiş gelişim iki gün sürüyor zaten. Ve iznim 5 gün düşünün artık.”
“Babamı kaybettim; üç gün izin kullan dediler”
"Geçen yıl babamı kaybettim rapor almayın sadece ölüm iznini kullanın denildi. Ölüm izni de 3 gün, kaybettiğim kişi babam, üç gün sonra nasıl görevimin başına döneyim?
“Yazın evleneceğim ve yıllık tatilimi o günlerde kullanmak istiyordum. Ankara’yı arayarak durumu anlattım bana ‘üç gün düğün izniniz var, tatiller belirtilen tarihler dışında kullanılamaz’ denildi.
Hâlbuki İşçi Kanunu'nda, -ki biz öğretmeniz ama maalesef işçi kanununa tabiyiz- en az on gününün üst üste kullandırılması gerektiği yazıyor. Bunu hatırlattığımda ve dilekçe vermek istiyorum dediğimde ‘siz bilirsiniz hocam ama dikkate alınmayacaktır’ denildi.
“Hasta annemin raporları bile dikkate alınmadı”
“Eş durumu yer değişikliği falan tamamen göstermelik. Annem rahatsız ve ona bakacak benden başka kimse yok. Tüm raporlarını toparlayıp dilekçe yazdım fakat bu dilekçem ve belgelerim Ankara’ya gönderilmedi bile. Sık sık ‘yer değişikliği talepleri dikkate alınmayacaktır’ diye hatırlatmalarda bulunuyorlar.
Rapor almaya korkar oldu. Rapor alındığı için pek çok arkadaş soruşturma geçirdi. Bizim de bir ailemiz olduğu unutuluyor. Geçen yaz bayramlar dışında hiç ara vermedik.” (RT)