Suriye’de 8 Aralık 2024 tarihinde Beşar Esad’ın ülkeden kaçışı ile siyasi, askerî ve güvenlik bürokrasisinin çöküşünün üzerinden sekiz ay geçti.
Londra merkezli, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre bu süreç, Suriye’nin birçok vilayetinde büyük bir boşluk yarattı. Ülkeyi kontrol altına alan yeni askerî güçler, özellikle güvenlik ve ekonomik alanlarda ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Eski yönetimin çöküşüyle birlikte neredeyse tüm bölgeleri saran kaos ortamı, fırsatçılar tarafından kamu mallarına el koymak amacıyla kullanıldı.

Suriye’de 53 yıllık Esad dönemi sona erdi, Şam HTŞ'nin eline geçti
Aynı dönemde, azınlıkların yaşadığı bölgeler başta olmak üzere, ülkenin birçok yerinde saldırılar meydana geldi. Kaçırma ve alıkoymalar ile kimlik temelli infazlar ve katliamlar artış gösterdi. Eski yönetime bağlı olmakla suçlanan kişilere yönelik bu saldırılar, Suriye toplumu içinde derin bir yarılmaya neden oldu ve demokrasi, özgürlük ve eşitlik talebiyle şekillenmesi hedeflenen “yeni Suriye”nin inşasını daha da güçleştiren bir toplumsal kırılma yarattı.
SOHR, 8 Aralık 2024 ile 6 Ağustos 2025 tarihleri arasında Suriye genelinde devam eden şiddet, yerel ve dış aktörlerin ihlalleri ile süregiden güvenlik kaosu sonucunda 9 bin 889 kişinin hayatını kaybettiğini belgeledi. Bu sayının 7 bin 449’unun sivillerden oluştuğunu belirten SOHR, “Ölenler arasında 396 çocuk ve 541 kadın bulunuyor. Bu veriler, ülkedeki güvenlik açığını ve toplumun en kırılgan kesimlerine yönelik tehditlerin ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor,” dedi.

KUŞATMANIN GÖLGESİNDE ÇATIŞMALAR
Süveyda’da can kaybı 1517’ye yükseldi
Kayıpların aylara göre dağılımı
8 Aralık-31 Aralık 2024
- 2 bin 354 can kaybı: 1894 sivil (1839’u erkek, 21’i kadın, 34’ü çocuk), 460 silahlı unsurlar
Ocak 2025
- 1122 can kaybı: 679 sivil (480’i erkek, 146’sı kadın, 53’ü çocuk), 443 silahlı unsur
Şubat 2025
- 603 can kaybı: 435 sivil (347’si erkek, 46’sı kadın, 42’si çocuk), 168 silahlı unsur
Mart 2025
- 2 bin 644 can kaybı: 2 bin 69 sivil (1828’i erkek, 144’ü kadın, 97’si çocuk), 575 silahlı unsur
Nisan 2025
- 452 can kaybı: 352 sivil (287’si erkek, 40’ı kadın, 25’i çocuk), 100 silahlı unsur
Mayıs 2025
- 428 can kaybı: 295 sivil (227’si erkek, 19’u kadın, 49’u çocuk), 133 silahlı unsur
Haziran 2025
- 391 can kaybı: 360 sivil (304’ü erkek, 31’i kadın, 25’i çocuk), 31 silahlı unsur
Temmuz 2025
- 1733 can kaybı: 1225 sivil (1076’sı erkek, 89’u kadın, 60’ı çocuk), 508 silahlı unsur
1-6 Ağustos 2025
- 162 can kaybı: 140 sivil (124’ü erkek, 5’i kadın, 11’i çocuk), 22 silahlı unsur
Sivillerin can kaybı nedenleri
- Rastgele ateş ve çatışmalar: 320 kişi (235’i erkek, 26’sı kadın, 59’u çocuk)
- Bilinmeyen koşullar altında: 1750 kişi (1730’u erkek, 10’u kadın, 10’u çocuk)
- Bombalı araç saldırıları: 55 kişi (30’u erkek, 22’si kadın, 3’ü çocuk)
- Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından öldürülenler: 19 kişi (15’i erkek, 3’ü kadın, 1’i çocuk)
- IŞİD tarafından öldürülenler: 34 kişi (32’si erkek, 2’si kadın)
- HTŞ öncülüğündeki Askerî Operasyonlar İdaresi cezaevlerinde işkenceyle ölenler: 50 erkek
- SMO cezaevlerinde işkenceyle ölenler: 2 erkek
- İsrail bombardımanı sonucu ölenler: 32 kişi (31’i erkek, 1’i kadın)
- Türkiye bombardımanı sonucu ölenler: 129 kişi (90’ı erkek, 10’u kadın, 29’u çocuk)
- Türkiye jandarması tarafından öldürülenler: 2 kişi (1’i erkek, 1’i çocuk)
- Ürdün sınır muhafızları tarafından öldürülenler: 4 erkek
- Mayın/patlayıcı infilakları: 58 kişi (39’u erkek, 7’si kadın, 12’si çocuk)
- Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından öldürülenler: 17 kişi (7’si erkek, 3’ü kadın, 7’si çocuk)
- SDG cezaevlerinde işkenceyle ölenler: 1 erkek
- Bireysel cinayetler: 381 kişi (294’ü erkek, 64’ü kadın, 23’ü çocuk)
- Kimliği belirsiz kişilerce öldürülenler: 590 kişi (538’i erkek, 28’i kadın, 24’ü çocuk)
- Askerî Operasyonlar İdaresi tarafından öldürülenler: 866 kişi (784’ü erkek, 58’i kadın, 24’ü çocuk)
- Savaş kalıntıları nedeniyle ölenler (mühimmat, patlayıcılar vb.): 571 kişi (383’ü erkek, 38’i kadın, 150’si çocuk)
- Kötü yaşam koşulları nedeniyle ölen: 1 çocuk
- Diğer nedenler: 28 kişi (21 erkek, 2 kadın, 5 çocuk)
- Saha infazları ve kimlik temelli katliamlar: 2 bin 535 kişi
Saha infazlarının aylara göre dağılımı
- 8 Aralık–31 Aralık 2024: 141 vaka
- Ocak 2025: 74 vaka
- Şubat 2025: 60 vaka
- Mart 2025: 1726 vaka
- Nisan 2025: 75 vaka
- Mayıs 2025: 41 vaka
- Haziran 2025: 46 vaka
- Temmuz 2025: 300 vaka
- 1-6 Ağustos 2025: 72 vaka

ALEVİ KADIN VE KIZ ÇOCUKLARININ KAÇIRILMASI
Af Örgütü: Suriyeli yetkililer etkili soruşturma yürütmedi
Hayatını kaybeden silahlı unsurların sayısı 2 bin 240
- IŞİD unsurları: 29
- Askerî Operasyonlar İdaresi mensupları: 1010
- SDG ve bağlı unsurlar: 268
- Silahlı İslami gruplar: 630
- Yerel silahlı unsurlar: 374
- Eski yönetim askerleri: 83
- Diğer/kimliği belirlenemeyen: 22
- İran yanlısı Suriyeli olmayan militanlar: 10
- Türkiyeli askerler: 8
- Cihatçılar: 6
“Adalet mekanizması hâlâ kurulamadı”
SOHR, mevcut tablonun ülkenin yeni bir acı dönemine girdiğini açıkça ortaya koyduğunu ve adalet konusunda halen ciddi bir adım atılmadığını belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Aksine, bazı faillerin korunduğu ve gerçeklerin çarpıtıldığı vakalar yaşanıyor. Örneğin, sahil kentlerinde işlenen katliamları soruşturmak üzere kurulan komisyon, gerçeklerle örtüşmeyen sonuçlar açıkladı. Aynı dönemde Süveyda gibi bölgelerde yeni katliamlar meydana geldi.

ALEVİ KATLİAMINI SORUŞTURAN KOMİTEDEN TARTIŞMALI RAPOR
"Suriye halkının çocuklarını kimin öldürdüğünü öğrenme hakkı yok mu?"
“Bununla eşzamanlı olarak rejim yanlısı çevreler, ihlalleri belgeleyen ya da ifşa eden kişi ve kurumları hedef alan sistematik medya kampanyaları başlattı. Bu kampanyalar mezhebi ayrımcılığı körüklüyor; Alevilerin ‘rejim kalıntısı’, Dürzilerin ‘işbirlikçi’, Kürtlerin ise ‘bölücü’ olarak hedef gösterilmesi, toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor ve geçiş dönemi adalet sürecine zarar veriyor.
Bu propaganda yalnızca söylem düzeyinde kalmadı; insan hakları savunucuları, gazeteciler ve bağımsız medya organları, sosyal medya üzerinden yürütülen koordineli karalama kampanyalarının hedefi haline geldi. Bu süreçte hak temelli söylemler şeytanlaştırılıyor, adalet ve hesap sorulması yönündeki çağrılar susturulmak isteniyor. Sosyal medya gündemleri ise yalnızca kamuoyu baskısı oluştuğunda harekete geçme aracı olarak kullanılıyor. Bu da sistematik bir adalet mekanizmasının hâlâ kurulamadığını gösteriyor.”

AİLELER: "İNFAZCILAR HÜKÜMETİN ASKERİYDİ"
Süveyda katliamcıları: Bir ellerinde silah, öbüründe kamera
Binlerce tutuklu hala mahkemeye çıkarılmadı
SOHR ayrıca, iktidar değişikliğini takiben yeni yönetime bağlı güçler tarafından alıkonulan binlerce kişinin, haklarında net bir suçlama ve yargılama süreci olmaksızın cezaevlerinde tutulduğunu hatırlattı.
Tutuklamaların keyfî, siyasî ve mezhepsel saiklerle yürütüldüğünü vurgulayan SOHR, hükûmetin bu konuda yurttaşlardan ve insan hakları kuruluşlarından gelen çağrılara tamamen kayıtsız kaldığına dikkat çekti.

Suriye’de yargısız tutukluluk: Binlerce kişi sekiz aydır cezaevinde
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ülkede devam eden şiddet ve faillerin cezasız kalmasına karşı, sivillerin korunması ve tüm suçların sorumlularının adalet önüne çıkarılması için acil adımlar atılması çağrısını yineledi.
Ayrım gözetmeksizin tüm Suriyelilerin haklarının güvence altına alınması gerektiğini belirten SOHR, hukuk temelli geçiş dönemi adalet mekanizmalarının yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
(VC)






