Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ile başlayan uçak krizinin ardından yapılan grup toplantısındaki konuşmasının önemli bir bölümünü Türkiye basınına ayırdı. İsim belirtmeden bazı köşe yazarlarını "dalkavuk olmakla", "kalemlerini satmakla" suçladı.
Başbakan, Suriye kriziyle ilgili "Taşeronluk savaşın eşiğine getirdi" manşetini atan BirGün gazetesine cevaben de "Biz taşeron değiliz" dedi.
Konuşması Arapça ve İngilizce olarak El Cezire, France 24 gibi dünya televizyonlarından yayınlanan Başbakan Erdoğan, "Biz bağımsız bir ülkeyiz" diye konuştu.
"Altını çizerek söylüyorum. Suriye kara sularında uçağımız vurulmamıştır, uluslararası sularda vurulmuştur. Bunun bilinmesi lazım, bunun saptırma gayreti içinde olan içerde ve dışarıdakiler var."
"Sanki bu ülkenin evladı değiller"
"Suriye'nin uluslararası hava sahasında... Bunları özellikle iyi bilmenizi, milletimin iyi bilmesini özellikle arzuluyorum. Çünkü hedef saptırmaya gayret eden bazı köşe yazarları görüyorum. Sanki bu ülkenin evladı değil bunlar ve bunu bu kadar insafsızca fütursuzca yapıyorlar."
"Yaşadığımız menfur saldırı sonucunda yurtiçi ve dışında Suriye politikamızı sorgulayan bu acımasız değerlendirmeler, özellikle değerlendirmeye tabiidir. Yurt içinde böyle bir milli meselede devletin hükümetin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) haksız mesnetsiz şekilde hedefe konulması aymazlık olur sorumsuzluk olur."
"Nasıl konuşacağımızı sizden mi öğreneceğiz?"
"Suriye'de kendi halkını çocuk yaşlı kadın demeden acımasızca katleden bir zorba yönetim iş başındadır. Benim bu ifadelerimi ülkemdeki bazı köşe yazarları vesaire sert buluyorlar. 'Bizim başbakanımız çok sert, köşeli konuşuyor' diyorlar."
"Bize gelin özel bir ders verin de nasıl konuşacağımızı sizden öğrenelim. Sizin köşenizde yaptığınız dalkavukluğu biz burada yapamayız. İstisnalar bir tarafa, kalemleriniz belki belli yerlere satılmış olabilir, ama bu siyasi irade halka ve hakka teslim olmuştur."
"Cürmü kadar yer yakar"
"Türkiye'ye, kendi memleketine, 'maşa, taşeron' gibi ifadelerle hakaret edenler var. Cürmü ne kadar yer tutar diye baktığın zaman da bir şey tutmaz. Ama bunları alıp da böyle kaldıranlar var. Biz kimsenin maşası, taşeronu değiliz. Biz başkalarının kışkırtmasıyla değil, kendi iradesiyle medeniyetiyle bağımsız bir ülkeyiz."
"Taşerona taşeron derler"
BirGün gazetesi, Pazar günü "Taşeronluk savaşın eşiğine getirdi" başlığıyla verdiği haberde, şunları yazmıştı:
"ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenen AKP iktidarı Türkiye'yi savaşla karşı karşıya getirdi. Uçağın Suriye karasularında ne aradığı sorusuna ilişkin ise tek bir yanıt yok!"
BirGün, Başbakan'ın medyayla ilgili tepkisine bugün de manşetten cevap verdi, "Bizim memlekette taşerona taşeron derler" başlığını attı.
"Totaliter rejimlere özgü"
Yazar Doğan Tılıç da Başbakan'ın sözlerini, "Tam da milli birliğe bütünlüğe ihtiyacımız olan bir dönemde!" başlıklı yazısında şöyle yorumladı:
"'Kendi ülkesinin menfaatlerine zarar verecek yayınlar yapan', 'Suriye yönetimine zımni destek veren', 'Kalemleri belli yerlere satılmış' gazeteciler olduğunu, Türkçe yetmiyormuş gibi, İngilizce ve Arapça olarak da dünyaya ilan etti Başbakan. Zaman tutan olduysa bir baksın, Suriye'ye yüklendiği kadar, Suriye konusunda hoşuna gitmeyen şeyler yazan kendi ülkesinin medyasına da yüklendi."
"Bu tavrın ne kadar 'milli' olduğunun hesabını Başbakan yapar yapmaz, kendisi bilir. Ama 'ulusal çıkar', 'milli menfaat' gibi gerekçelerle, hem de ülke savaş gibi ciddi bir olasılık üzerinden bıçak sırtı bir çizgide ilerlerken, eleştirel sesleri kesme anlayışının totaliter rejimlere özgü olduğunu biz biliriz."
"Medya asıl böyle dönemlerde sorular sormaktan, sorgulamaktan, eleştirel aklı çalıştırmaktan vazgeçer, 'herkes milli bir koro'nun parçası olarak aynı şarkıyı söylemeye başlarsa, bir toplum işte o zaman 'milli menfaatler'ini tehlikeye atmaya başlamış demektir." (AS)