Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi (Syrian Center for Media and Freedom of Expression) Suriye'deki insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlallerini gözlemleyerek raporlayan, hak ihlallerine uğrayanlara hukuki destek sağlayan ve Suriye'de olup bitenleri dünyaya aktarmaya çalışan bir sivil toplum örgütü.
2004'te Şam'da kurulan örgütün başkanı olan gazeteci Mazen Darwish yaklaşık üç yıldır hapiste. 2012'nin Şubat ayında bombalanan merkezin çalışanlarından blogger Hussen Greer ve aktivist Hani Al-Zitany de cezaevinde.
Örgütün Türkiye'ye gelen yöneticisi Selma Rzeek (Suriye'deki çatışma ortamı sebebiyle gerçek adını açıklamıyoruz) bianet'e Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi çalışmalarını ve sosyal medyayla Suriye'de değişen aktivizmi anlattı.
“Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi (Syrian Center for Media and Freedom of Expression) 2004'te Şam'da kuruldu. Biz Suriye'de medyayı gözlemleyen ve raporlayan tek sivil toplum örgütüyüz. Yaptığımız çalışmalar Suriye hükümetinin pek hoşuna gitmiyordu çünkü hükümetin ifade özgürlüğü konusunda karnesi pek iyi değildi. Ayrıca ifade özgürlüğü konusunda herhangi bir ihlale uğramış kişilere de hukuki destek veriyorduk.
“Merkezde çalışan gazeteciler, avukatlar, sosyal bilimciler ve aktivistler olarak insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlallerini raporluyoruz, uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz ki bu durum Suriye'nin demir perde politikasına tam anlamıyla zarar veriyor.
“Başkanımız Mazen Darwish hükümet tarafından defalarca saldırıya uğradı. Şimdi iki meslektaşımızla beraber sosyal medyada yayınladıkları görüntülerle Suriye hükümetine karşı dış güçlere destek vermek gibi bir suçlamayla tutuklandılar ve üç yıldır hapisteler.
“Pek çok arkadaşımız Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı, bir meslektaşımız öldürüldü ve Şam'daki merkez büromuz 2012'nin Şubat ayında rejim ordusu tarafından bombalandı. Ben dahil 14 üyemizi tutukladılar ama ilk duruşmada serbest bıraktılar, bir arkadaşımızı gözaltında işkenceyle öldürdüler ancak bedenini ailesine teslim etmediler bu yüzden tam olarak olduğunu bilmiyoruz, bizi savunan avukatımız da şu an hapiste. Bu yüzden mahpus meslektaşlarımızın durumu netleşinceye kadar çalışmalarımızı dondurma kararı aldık.”
Sosyal medya gerçeği ortaya çıkarttı
Rzeek “demir perdeyi yırtmak” olarak ifade ettiği Suriye'de olup bitenleri dünyaya, dünyada olanları da Suriye'ye bildirme amacının özellikle sosyal medyanın, blogların ve yurttaş gazeteciliğinin yaygınlaşmasıyla başladığını aktarıyor.
“Aslında her şey duvara yazı yazmakla başladı. Sonra bilmiyorum ilk kim cep telefonunu açıp video çekti ama bu akım başladığında bir anda çekilen görüntüler haberlerde yer almaya başladı. Bunun üzerine Suriye devleti de rejimin1982'de Hamas'da örmeye başladıkları demir perdenin sosyal medya aracılığıyla yıkılmaya başladığını fark etti ve çok etkiliydiler.
“Örneğin bir protestoya 10 kişi gidiyorsa 15 kişi de onların videosunu çekerek yayınlıyordu. Bu yüzden çok önemliydi çünkü hükümet protestoların barışçıl olmadığını, İslamcı gruplar ya da aşırı gruplar tarafından yapıldığını iddia ediyordu. Ancak bu yolla yani sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafla bu iddialar çürütülmeye başlandı.
“Medya gruplar, televizyonlar, gazete ve haber ajansları genellikle bu videoların güvenirliklerini sorgulamakla beraber çoğunun gerçeği yansıttığı ortaya çıktı.
“Aralıkta internette 3000 civarında video vardı. Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kurumlar bu videoların gerçek olup olmadığını araştırıyordu. Videolarda ortaya çıktı ki 72 kişi barışçıl protestolara ateş açıyor. Ve bunun üzerine örgütler bu kişilerin isimlerini yayınlayarak hükümetten bu konuyla ilgili soruşturma yapmalarını talep etti.”
Hükümet interneti engelliyor
Rzeek bu durumu ilk fark edenlerden birinin Suriye'deki Beşar Esad rejimi olduğunu söylüyor, rejimin bilginin kendi kontrolü olmadan yayılmasını engellemek için türlü kısıtlamalar getirdiğini ama muhaliflerin hep bir çıkar yol bulduğunu anlatıyor.
“Bugün Suriye gazeteciler açısından en tehlikeli bölge çünkü son iki yılda çok sayıda gazeteci, medya aktisti, internet aktivisti ve blogger Baas rejimi tarafından öldürüldü. Ve onlar sosyal ağları kullanarak işlerini genişlettiler, daha fazla insanın Suriye hakkında bilgi almasını daha fazla insanın Suriye halkını desteklemesini sağladılar.
“Suriye'de internet bağlantımız çok az. Şehirlerde çoğu zaman elektrik kesintisi oluyor ve kesintiler birkaç gün sürüyor. Ancak muhalifler araba akülerinden sağladıkları elektrikle bilgisayar ve cep telefonlarını şarj etmeyi başarıyorlar, internet için gerekli enerjiyi sağlıyorlar ve bu sayede insanlar haber geçebiliyor. Bu araba aküleri çoğunlukla yurtdışından Suriye'deki barışçıl muhalefeti desteklemek amacıyla geliyor.
“Onlar haber yapmaya devam ediyor, Suriye hükümetiyse gazetecileri, bloggerları ve medya aktivistlerini doğrudan hedef alarak, öldürerek ya da tutuklayarak durdurmaya çalışıyor. Tıpkı Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi'ne yaptığı gibi. Hükümet ayrıca interneti de olabildiğince yavaş hale getirerek herhangi bir video yüklenmesinin önüne geçmeye çalışıyor.”
Muhalifler teknolojik sorunları alt etmede yalnız değiller. Rzeek Elektronik Suriye Ordusu (ESA-Eletronic Syrian Army) isimli bir hacker örgütü olduğunu ve kendilerine destek verdiğini söylüyor. Twitter'ı pek kullanmayan Suriyeliler için Facebook'u erişilebilir kılmak, hükümetin engellediği sitelere giriş sağlamak ve yine engellenen televizyon kanallarının şifrelerini kırarak Suriyelilerin haber almasını sağlamak ESA'nın icraatlarından birkaçı. (ÇT)