İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Perşembe günü Beyrut'ta yaptığı açıklamada, Türkiye yetkililerinin binlerce Suriyeliyi ülkenin kuzeyinde Türkiye işgali altındaki insanî koşulların çok kötü olduğu ücra Tel Abyad'a gönderilmek üzere sınır dışı ettiğini veya başka şekillerde baskı uyguladığını söyledi.
Tel Abyad sınır kapısı idaresi Facebook sayfasında Ocak-Haziran 2023 arasında geri dönen Suriyelilerin aylık ve günlük sayılarını yayınladı ve hepsini "gönüllü" olarak etiketledi. Sayfanın çözümlemesinde, 2022'nin aynı dönemine kıyasla iki kattan fazla artış görülüyor.
2017'den beri binlerce Suriyeli zorla sınır dışı edildi
Türkiye geçmişte tüm geri dönüşlerin gönüllü olduğunu savunurken, İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırması, Türkiye güçlerince en az 2017'den bu yana binlerce Suriyeli'nin tutuklandığını, ve gözaltına alındığını ortaya çıkardı. Türkiye binlerce Suriyeli mülteciyi topluca sınır dışı etti; çoğu kez “gönüllü” geri dönüş formlarını imzalamaya kuzey Suriye'ye geçmeye zorladı. Türk yetkililer, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 1 Şubat'ta araştırma bulgularını paylaştığı ve bilgi talep ettiği mektubu da yanıtsız bıraktı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika direktör yardımcısı Adam Coogle, "Türkiye'nin 'gönüllü' [dediği] geri dönüşler çoğunlukla tehlike ve umutsuzluk çukuru olan 'güvenli bölgelere' zorla geri dönüşlerdir" dedi. “Suriyeliler Tel Abyad'daki insanlık dışı koşullardan kaçmak için tehlikeli yolculuklara çıkmak zorunda kalırken, Türkiye'nin 'güvenli bölgeler' oluşturma taahhüdü de boşa çıkıyor.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'den Suriye'ye sınır geçiş istatistiklerinin konuya vakıf bir kaynak tarafından sağlandığını belirledi. Bu istatistikler, geri dönüşlerin sınıflandırılmasında üç operasyonel sınır geçiş idaresinin resmi Facebook sayfalarında yayınlanan verilerle tutarsız.
Sağlanan istatistikler, Ocak-Aralık 2023 arasında Türkiye yetkililerinin, 16 bin 652'si Tel Abyad kapısından olmak üzere 57 bin 519 Suriyeli ve diğer uyrukluları sınır kapılarından sınır dışı ettiğini ortaya koyuyor.
Bab el-Selam ve Tel Abyad kapılarında kayıtlar saklanıyor
Resmi sayfa verilerinin analizi, raporlama uygulamalarında farklılıklar olduğunu gösteriyor; tek geçiş olan Bab el-Hawa/Cilvegözü, geri dönenler ile sınır dışı edilenler arasında ayrım yapıyor ve bu da İnsan Hakları İzleme Örgütü ile paylaşılan istatistiklerle örtüşüyor, Bab el-Selam/Kilis ve Tel Abyad/Gire Sîpi geçişlerinde ise durum böyle değil.
Bilgiye sahip kaynağa göre, her üç sınır idaresindeki personel geri dönen herkesle görüşüyor ve geri dönüş nedenleri de dahil olmak üzere veriler topluyor, ancak Türk yetkililer baskıyla Bab el-Selam/Kilis ve Tel Abyad/Gire Sîpi sınır idarelerinin sınır dışı sayılarını yayınlamalarını önledi. Bu durum, Bab el-Selam/Kilis'in en azından Eylül 2022'den bu yana tüm geri dönüşleri basitçe "geri dönüş" olarak kategorize etmesine, Tel Abyad'ın ise en azından Ocak 2021'den bu yana tüm geri dönüşleri "gönüllü" olarak sınıflandırmasına neden oldu. Eylül 2022'den önce Bab el-Selam/Kilis, genel geri dönüşlerin ne kadarının gönüllü olduğunu yayınlıyordu. Tel Abyad/Gire Sîpi, Haziran 2023'te geri dönüşlerle ilgili verileri yayınlamayı durdurdu.
Türkiye, 2019'dan bu yana Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu'nun kontrolü altında olan Tel Abyad/Gire Sîpi üzerinden “güvenli bölgelere” geri gönderdiği Suriyelilerin sayısını 2023'te artırdı. Türkiye, Tel Abyad/Gire Sîpi de dahil kuzey Suriye'deki bölgeleri kontrol altına almayı hedeflediğini söylüyor, ancak gerçekte bu alanlar insan hakları ihlalleriyle dolu. Türkiye'nin Rakka ve Haseke illeri arasındaki 150 kilometrelik bölgede gerçekleştirdiği operasyon, yüzbinlerce insanı yerinden etti ve evlerini terk etmek zorunda bıraktı.
Mayıs 2022'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Suriye'nin Türk işgali altındaki topraklarında bir "güvenli bölge" oluşturma ve Türkiye'de yaşayan sayıları bir milyona kadar varacak Suriyelileri barındıracak konutlar inşa etme planını duyurdu.
Tel Abyad'da TSK ve istihbaratın hak ihlalleri
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 29 Şubat'ta yayınladığı rapor, bu kanunsuz ve güvensiz bölgelerde başta Türkiye destekli yerel silahlı gruplar tarafından işlenen ciddi insan hakları ihlallerini ve potansiyel savaş suçlarını belgeledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri ve istihbarat teşkilatlarının mensuplarının da ihlallerin gerçekleştirilmesinde ve denetlenmesinde rol oynadığını tespit etti.
Tel Abyad'ın 2019'da Türkiye işgali altına girmesinden bu yana Suriye'nin diğer bölgelerine yönelik hiçbir geçiş noktası bulunmuyor ve bu da sınır şeridinden geçmek için tek uygun seçenek olarak pahalı ve tehlikeli kaçakçılık yollarını bırakıyor.
Tel Abyad'da sınır dışı edilenlere geçici barınma sağlayan örgütün bir yardım görevlisi, bölgedeki ekonomik koşulların kötü olduğunu dile getirdi. Bölge sakinlerinin iş bulmakta zorlandığını ve birçoğunun geçimlik tarıma bel bağlamak zorunda kaldığını söyledi. Sınır dışı edilenlerin çoğu sınırlı dış yardıma bel bağlamak zorunda. İçlerinden biri, "Burada günde bir öğün yemekle hayatta kalmaya çalışıyorum, tabii masrafları karşılayabilirsem" dedi. “Günlerin çoğunda aç uyuyoruz.”
Yardım çalışanı, kendi örgütü olan Tel Abyad'daki El Bir Sosyal Hizmetler Derneği'nin günde yaklaşık 40 sınır dışı edilen kişiyi ağırladığını ve Haziran-Aralık arasında toplam bin beş yüz kişiyi barındırdığını söyledi. Yeterli alan olmadığı için sınır dışı edilenlerin zor şartlarda uyuduklarını söyledi. Aslen İdlibli olan 22 yaşındaki bir sürgün "[Örgütte] bize yer kalmadığında Tel Abyad sokaklarında veya civardaki camilerde uyuyoruz." dedi.
Tehlikeli kaçakçılık yollarını kullanmak zorunda kalanlar kaçakçılar ile bölgenin sınırlarını kontrol eden Suriye Ulusal Ordusu (SNA) ve Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında resmi olmayan bir işbirliği olduğunu söyledi. Suriye'deki başka bir bölgeye kaçırılmanın 300 ile 500 dolara, Türkiye'ye kaçırılmanın ise 1000 dolardan fazlaya mal olduğunu söylediler.
Yardım görevlisi, "Birisi kaçakçılar aracılığıyla ayrılmaya çalışıyorsa, taraflardan biri onu ajan veya casus olma şüphesiyle tutuklayabilir, bu da onun hapse girmesine neden olabilir" dedi.
BM kuruluşları, Ekim 2022'den bu yana Resulayn/Ceylanpınar ve Tel Abyad/Gire Sîpi bölgelerine bir günlük üç çapraz insanî hat misyonu düzenledi. Mayıs 2023'teki en son görev, BM kuruluşlarının 2019'dan bu yana Tel Abyad şehrine ilk kez ulaşmasıydı.
Bununla birlikte, insanî yardım kuruluşlarına göre önemli insani ihtiyaçlar büyük ölçüde karşılanmadan kalıyor ve Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Haziran 2023'te buradaki insanî durumu "endişe verici" olarak nitelendirmişti. Sınır dışı edilenlerden birkaçı Türkiye'den veya yerel makamlardan herhangi bir yardım almadıklarını ifade etti.
Türkiye'nin yükümlülükleri
Tel Abyad'daki işgalci güç olarak Türkiye'nin, kaynağı ne olursa olsun asayişi, kamu yaşamını ve oradaki Suriyelileri şiddetten koruma yükümlülüğü var. Türkiye, kendi yetkililerinin ve emri altındakilerin uluslararası hukuku ihlal etmemesini sağlamak, iddia edilen ihlalleri soruşturmak ve sorumluların uygun şekilde cezalandırılmasını sağlamak konusunda hem uluslararası insancıl hukuk hem de uluslararası insan hakları hukuku yükümlülüklerine uymakla yükümlü.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS), Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ne (ICCPR) ve 1951 Mülteci Sözleşmesi'ne taraf olması dolayısıyla ve uluslararası teamül hukuku gereği, herhangi biri kişinin gerçek bir zulüm, işkence veya diğer zalimane muamele riskiyle ya da kendisine yönelik bir tehditle karşı karşıya kalacağı bir yere geri gönderilmesini yasaklayan geri göndermeme ilkesine saygı göstermek zorundadır.
Nisan 2013'te yayımlanan 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK), Suriyelilere "Türkiye'de geçici koruma sağlıyor, geri gönderilmemelerini sağlıyor ve kendi ülkelerinde güvenlik sağlanana kadar kalmalarını garanti ediyor."
(AEK)