Suriye'de olağanüstü halin kaldırılacağı açıklamasının ardından olaylar şiddetlenerek devam ediyor. Araştırmacı Bereket Kar, Suriye'de yaşananları bianet'e değerlendirdi.
Kar, olayların bu noktadan sonra durdurulmasının çok kolay olmayacağını, devletin reform yapmak için çok geciktiğini söyledi. Batının da bu çatışma ortamından faydalanmaya çalıştığını belirten Kar, muhaliflerin iki cepheye ayrıldığını ifade etti.
Kar'ın değerlendirmesine göre, muhaliflerin bir kısmı demokratik haklar için barışçıl eylemler yaparken, Selefiler cephesinin hedefinde demokratik haklar değil hükümeti devirmek var.
Halk barışı, Batı dünyası Selefileri destekliyor
Kar, bianet'e yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
* Suriye'nin OHAL ve demokratik hak ve özgürlükler sorunu uzun yıllar bekletilen ve çok geç kaldırılmaya çalışılan bir durum. Bu konuda ciddi bir gecikme var.
* Suriye uzun zamandır ABD'nin, İsrail'in ve diğer batılı ülkelerin hedef tahtasında olan bir ülke. Ortadoğu'da kilit bir rol oynadığı biliniyor. Özellikle Hamas'la, Hizbullah'la bir stratejik ittifaka sahip olması ve şu ana kadar ki ABD planlarına karşı direnmesi kendisine ciddi bir yer edinmesini sağladı. Ne var ki son zamanlardaki halk ayaklanmaları farklı bir iklim yarattı. Şu anda Batının bu iklimden yararlanarak içerideki muhalif güçleri harekete geçirdiği söylenebilir.
* Batılı ülkeler yıllardır ambargo uyguladığı Suriye'yi hem kınama, hem Selefi hareketlilerine destekleme çabası içerisinde.
* Tabiki sorun yalnızca dış güçlerin müdahalesi ya da hareketliliği değil. Bu ülkede demokratik hak ve özgürlükler meselesinde değişim beklentisi içerisinde olan komünistlerden islami güçlere kadar geniş bir yelpaze var.
* Özellikle Türkiye'de İslami Kurtuluş Hareketi olarak bilinen Selefiler, Müslüman Kardeşler zihniyetiyle örgütlü bir güç var. Bu güçlerin barışçıl mitingleri saptırarak şiddete başvurması karşısında iktidarın da misillemede bulunması ciddi bir felakete doğru gitmekte.
* Hizbullah'ın ve Hamas Selefi hareketine destek vermemekte ve Suriye hükümetinin yanında durmaktadır.
* Olayların durdurulması o kadar basit değil. Çünkü reformlar arkadan geliyor.
* Vaad edilen reformlar halkın talebini karşılayacak düzlemde değil.
* Halkın taleplerini karşılamaya Esad'ın OHAL'i kaldırması yetmez. Orada birçok demokratik açılımın gerçekleşmesi gerekiyor.
* Reformlar yeterli olsa dahi bu bahsettiğim muhalif hareketlerin bununla yetinmeyeceği ve iktidarı hedefleyen bir konumda olduğu biliniyor. Müslüman Kardeşlere karşı uygulanan şiddetin ve baskının rövanşını almak istiyorlar.
* Demokratik hak ve özgürlükleri talep eden halk ve aydınlar bu hareketle aynı minvalde yürümüyor. Dolayısıyla sadece şiddete başvurarak bu muhalefeti sürdürme şansının çok uzun vadeli olamayacağını düşünüyorum. Diğer hareketler barışçıl bir biçimde bu hakları elde etmeye çalışırken, Selefiler silahlarla mücadeleyi sürdürüyor ve hükümeti hedefliyor. Barıştan yana olanların sayıca daha çok olduğunu söyleyebilirim.
* Basın buradaki olaylara ilişkin ağız birliği halinde çok abartılı haberler yapıyor. Bunun en iyi kanıtı Al Jazeera televizyonunun Ortadoğu'da en tanınmış isimlerinden birinin bu gelişmeler karşısında istifa etmesi.
* Muhalefetin bir kısmı tamamıyla hükümetin yıkılmasını hedeflerken, aydınlar, demokrat çevreler ve halkın bir kesimi değişimden, reformdan yana ama şiddete başvurarak değil. Demokratik hakların diğer ülkelerde olduğu gibi olmasını savunuyorlar.
* Şiddet karşıtı kesim Esad'ın reform vaatlerini şimdiye kadar yapılan açıklamalarda olumlu adımlar olarak nitelediler. Ama tabiki demokratik kuruluşların, vaadedilen ve daha fazla reformun hayata geçirilmesini savunuyorlar.
* Bu çatışmalar derinleşirse, Türkiye'deki devrimci güçler ve Hatay bölgesinin bundan ciddi bir şekilde etkileneceğini düşünüyorum.
* Şimdiden Suriye-Türkiye ilişkilerinin soğuklaştığına inanıyorum. Muhalefet temsilcilerinin kimilerinin Türkiye'de konumlanması ve açıklamalar yapması Suriye yönetimini rahatsız etti.
* İlerici demokrat kamuoyunun, demokratik haklar meselesini savunmasını ancak emperyalist güçlerin müdahalesine sonuna kadar karşı koymaları gerekmektedir.(ÇT/EÖ)