Suriye askeri polisinde görev yapan ve “Sezar” takma adı verilen bir kişinin, ülkede işkenceyle öldürülen kişilerin fotoğraflarını çektiği ileri sürüldü.
CNN International, Guardian ve TRT’de yayınlanan habere göre Sezar, iki yıl boyunca Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimi tarafından gözaltındayken sistematik işkenceyle öldürüldüğü öne sürülen 11 bin kişinin 55 bin kare fotoğrafını çekip fotoğraflarla Suriye’den kaçtı.
Fotoğrafları inceleyenlerin yazdığı rapor ve fotoğraflar dün akşam yayınlandı.
Raporu kim hazırladı?
Katar'ı temsil eden Londra merkezli “Carter-Ruck and Co.” adlı hukuk bürosu tarafından hazırlanan raporda, hukukçular ve adli tıp uzmanlarının imzası var.
Raporu hazırlayan takımın başkanlığını, Sierra Leona Özel Mahkemesi Savcısı Sir Desmond de Silva yürüttü. Takımda, eski Yugoslavya Devlet Başkanı Miloşeviç’in yargılanmasında görev alan savcı Sir Geoffrey Nic ve eski Liberya cumhurbaşkanı Charles Taylor'ın sanık sandalyesinde oturduğu davanın başsavcılığını yapmış olan David Crane yer aldı.
Adli tıp uzmanları, toplam 55 bin fotoğraf olduğunu ancak kendilerinin sadece ..
Sezar kim?
Sezar’ın adı güvenlik gerekçesiyle gizleniyor. Hukukçular Sezar ile 12, 13 ve 18 Ocak’ta görüştü.
13 yıl boyunca Suriye’de olay yeri fotoğrafçısı olarak çalışan Sezar, iç savaş başladıktan sonra askeri polisle birlikte çalıştığını, rejime bağlı askeri hastanelere ölü olarak getirilen kişilerin fotoğraflarını çektiğini iddia etti. Rapora göre, fotoğraflar ülke dışına Sezar’ın karısının bir akrabasıyla, taşıyıcı bellek (flash disk) içerisinde çıkarıldı.
CNN’den Christiane Amanpour’a konuşan Sir Desmond de Silva, bu görüşmeler sırasında Sezar’ın söylediklerinin doğruluğuna ikna olduklarını belirtti. De Silva, bu fotoğrafların ve raporun Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde kanıt niteliği taşıyabileceğini düşündüğünü söyledi.
Raporda da elde edilenlerin, Esad rejiminin “sistematik işkence” uyguladığına kesin delil oluşturduğu ifade ediliyor.
Raporda ne yazıyor?
Adli tıpçılar, sadece fotoğrafları inceleyerek insanların ölüm sebeplerinin, açlık, boğma, işkence gibi sebepler olduğunu yazdı.
Rapordaki iddialar şöyle:
* Hastaneye getirilen kişilerin tamamı gözaltındayken işkence, elle boğma ve aç bırakılarak öldürülen Suriyeli muhaliflerden oluşuyor.
* Askeri polis her gün, ölü olarak getirilen bu kişilerin yüz ve beden fotoğraflarını çekerek, numaralandırıp üstlerine teslim etti.
* Cesetlerin yüz ve bedenleri üzerine elle yazılan şifreli notlarla/rakamlarla beraber çekilen bu fotoğraflar, Suriye ordusu içinde sistematik olarak verilen öldürme emirlerinin yerine getirildiğine dair belge vazifesi görüyor.
* Fotoğrafların ve diğer görüntülerin gerçek olup olmadığı ve üzerlerinde oynama yapılıp yapılmadığı İngiltere’de bir laboratuvarda incelendi. İncelenen materyallerin tümünün müdahale edilmeyen gerçek fotoğraflar olduğu tespit edildi.
* Fotoğraftaki kişilerin, sistematik işkenceye tabi tutulduğu, kurbanlara elleri ve ayakları bağlıyken işkence yapıldığı, tel, ip ve hatta araçlardaki “triger kayışı”na benzer cisimlerle boğulduğu inceleme sonunda tespit edildi.
* Cesetlerin birçoğunda demir çubuklara benzer cisimlerle vurularak yapılabilecek işkence izlerine rastlandı. Tümünün ellerinin bağlıydı. (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.