Sosyalist Yeniden Kuruluş'un düzenlediği 22 Ocak'ta Cezayir Toplantı Salonu'nda yapılan "Suriye'de neler oluyor?" panelinde, iki yıldır devam eden savaş sürecinde bölgesel devletlerin rolü bağlamında Türkiye'nin dış politikası tartışıldı. Panel iki oturum yapıldı. İlk oturumda Leyla Halid tek konuşmacıydı; ikinci oturumda ise Halid'e, Foti Benlisoy, Tuncay Yılmaz, Alptekin Dursunoğlu konuşmacı olarak eşlik etti, kolaylaştırıcılığı ise Hikmet Sarıoğlu yaptı.
Halid: Filistin, Suriye halkının yanında
Panelin ilk oturumunda, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) üyesi Leyla Halid, Filistin ekseninde halkların direniş mücadelesini aktardı, Suriye'nin yanında yer aldıklarını, halkların kendi rejimlerinden kendilerinin sorumlu olacaklarını bu konuda dışarıdan müdahaleye karşı olduklarını belirtti.
"ABD, Yeni Ortadoğu projesi kapsamında İsrail'in varlığını sürdürmek ve bölgedeki petrol kaynaklarını tahakküm altına almak, Batı'nın ve İsrail'in ürettiği ürünler için pazar oluşturmak amacıyla hareket ediyor. Bölgedeki devletleri boyun eğmeye zorluyor, bu plan için işbirlikçi rejimleri kullanıyor."
Halid, Arap ayaklanmaları bağlamında Filistin özgürlük hareketini şöyle değerlendirdi:
Halkların davalarını sahiplenen medyanın çok büyük bir rolü var. Gerçekleri olduğu gibi taşımak gerekiyor. Gerçekleri ben de doğru aktarmak için buradayım. Kalem, kamera ve hatta silah da direniş biçimidir. Çünkü işgal, dünyada bulunan en derin terörizmdir. İşgalin olduğu yerde direnişin olması tartışılmaz bir kuraldır."
Halid, Tunus'ta başlayıp Arap coğrafyasına yayılan isyan dalgasında Filistin hareketinin de yer aldığını belirterek "Arap özgürlük hareketinin bir parçasıyız ve bu da dünyadaki özgürlük hareketinin bir parçasıdır. Bizler özgürlüğe dair bir inanç taşıyoruz.
"Bir doğum sancısı geçiriyoruz. Zulmün ve otoritenin olmadığı bir coğrafya ümidiyle halklar yola çıktı. Demokrasi, insan hakları ve sosyal adalet isteğiyle harekete geçtiler rejimlerin başındaki insanları devirdiler; ABD bu durum karşısında işbirlikçilerinden çabuk vazgeçti. Yalnız rejimler olduğu gibi duruyor. Halklar rejimlerin kendisinin değişmesinin gerektiğinin bilincindeler."
"Suriye'de neler oluyor?"
Panelin ikinci oturumunda, Suriye sorunu bağlamında Ortadoğu'daki güç odaklarının karşısında komşu bölgelerin tavrı tartışıldı. Mısır, Katar ve Türkiye'nin ABD'nin "ılımlı İslam" projesindeki rollerinin ve politikalarının büyük ölçüde bölgesel güç olma fikriyle şekillendiği üzerinde duruldu.
Halid: ABD ülkeleri yönlendiriyor
Leyla Halid, ABD'nin Afganistan ve Irak deneyimlerinden hareketle, kendi askerlerinin savaşmasını istemediğini ve bu yüzden bölge devletlerini yönlendirdiğini vurguladı. Bölgede devletlerin "ılımlı İslam" üzerinden ikili ayrılıkla bir bölümünün terörist oldukları izlenimi yaratılarak, savaşa sürükleneceklerini belirtti. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) olarak Suriye halkının yanlarında olduklarını belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Dursunoğlu: Libya modeli
Paneldeki diğer konuşmacılardan Yakın Doğu Haber Genel Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, Ortadoğu'da sivil hareketlerle başlayan sürecin dönüşümünden söz etti. Libya modelinden söz eden Dursunoğlu, Suriye'deki muhaliflerin de üç ara hedefe ulaşmaya çalıştığını belirtti: Devrime liderlik edecek bir örgüt oluşturmak, kurtarılmış bir bölge ilan etmek ve uluslararası müdahale için zemin hazırlamak. Bu hedeflerden ilki için Suriye Ulusal Konseyi (SUK) kurulduğunu; daha sonra bu yapı yeterli olmayınca Suriye Muhalif ve devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'na genişlediğini söyledi. Kurtarılmış bölge ilanı hedefinde ise başarı sağlanamadığını; üçüncüsüne Birleşmiş Milletler'de (BM) 4 Şubat 2012'de yapılan toplantıda çok yaklaşıldığını ancak Rusya ve Çin'in vetosuyla son aşamanın yarıda kaldığını belirtti.
Benlisoy: Emperyalizm ve diktatörlük ikilemi
Suriye'deki halk hareketlerinin mezhepçi şiddeti doğurduğunu söyleyen araştırmacı yazar Foti Benlisoy ise Suriye mücadelesinde sorgulanması gerekenin emperyalizme ile diktatörlük ikilemine ve bu ayrımın getirdiği dayatmalara hayır diyebilmek olduğunu belirtti. Suriye'deki halk hareketinin emperyalizmle diktatörlükten birini seçmeye zorlanıyor diyen Benlisoy, Türkiye'nin yürüttüğü dış politikayla emperyalist politikanın temsilci olduğunu belirtti.
Yılmaz: Üçüncü bir yol
Tuncay Yılmaz diktatörlük ile emperyalizm arasında seçim yapma zorunda bırakılmadan üçüncü bir yolun açılmasının gerekliliği üzerinde durdu. Suriye özelinde hareketin 13 muhalif grubun beraber hareket etmesiyle başladığını ancak daha sonra bu atmosferin bozulduğunu, dış etkilere açık hale geldiğini ve nihayetinde talepleri karşılanmayan dört Kürt hareketinin ayrıldığını ifade eden Yılmaz, üçüncü bir yolun oluşturulma olanağının bu şekilde gerçekleşemediğini ve hareketin etkisinin kırıldığını söyledi. (BA-DK/HK)