İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce Bölümü’nden aldığı diplomanın sahte olduğu iddiasıyla açılan soruşturma devam ederken, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği önceki dönem başkanlarından Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, konuyla ilgili akademik ve hukuki bir değerlendirme yaptı.
Yeşildere, İmamoğlu’nun eğitim sürecini detaylı bir şekilde aktararak, iddiaların hukuki ve akademik dayanağı olmadığını vurguladı.
İmamoğlu’nun Üniversite Eğitimi ve Yatay Geçiş Süreci Ekrem İmamoğlu, 5 Eylül 1988’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ) İngilizce İşletme Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Lise mezunu olarak yasal hakkını kullanarak vakıf üniversitesine giriş yaptı.
Hazırlık ve birinci sınıfı tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin yatay geçiş ilanını görerek başvuruda bulundu. 1990 yılında, dönemin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yönetmeliklerine uygun olarak İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne yatay geçiş yaptı. Başvurusu, 29 Ağustos 1990 tarihli ve 2607 sayılı karar ile kabul edildi.
"Usulsüzlük yok"
Üniversite, İmamoğlu’nun geçiş sürecini, YÖK tarafından 1982’de yayımlanan ve 1990’da güncellenen "Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esasları Yönetmeliği" çerçevesinde değerlendirdi. Yatay geçişin ardından, 3. sınıfa devam ederken bazı eksik dersleri tamamladı.
Yeşildere, yatay geçiş sürecinde herhangi bir yasa dışılık ya da usulsüzlük bulunmadığını vurguladı. 2020 yılında dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve 2024 yılında mevcut rektör Prof. Dr. Bülent Zülfikar, sürecin yasal olduğunu resmi belgelerle teyit etti.
İmamoğlu’nun Diploması ve Tanınırlık Tartışmaları Ekrem İmamoğlu, 1992’de mezun olarak geçici mezuniyet belgesini aldı ve 1995 yılında, dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda imzalı diplomasını teslim aldı.
Daha sonra aynı fakültede yüksek lisans eğitimine devam etti. Kamuoyunda sıkça tartışılan "tanınırlık" ve "denklik" kavramlarına açıklık getiren Yeşildere, tanınırlığın bir üniversitenin akademik derece vermeye yetkili bir kurum olarak kabul edilmesi anlamına geldiğini, denklik sürecinin ise yurt dışında alınan diplomaların Türkiye’de geçerli olup olmadığını değerlendiren ayrı bir süreç olduğunu belirtti. Girne Amerikan Üniversitesi, 1990’lı yıllarda YÖK tarafından tanınan bir kurum olup, 1993 yılında YÖK tarafından resmen kabul edildi.
Ancak o dönemde yurt dışı üniversitelerden yatay geçişlerde akreditasyon, uluslararasılaşma, tanınırlık ve diploma denkliği gibi konular henüz bir düzenlemeye tabi değildi. Üniversiteler, yatay geçiş başvurularını tamamen kendi yetkileri çerçevesinde değerlendiriyordu.
Uluslararası ve Ulusal Hukuki Çerçeve Türkiye, Lizbon Tanıma Sözleşmesi’ni 2004 yılında imzaladı ve 2007’de yürürlüğe koydu. Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği ise ilk kez 2007 yılında yayımlandı ve 2017’de güncellendi. Ancak Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında bu düzenlemeler yürürlükte değildi.
“Tartışmalar hukuki ve akademik gerçeklerle örtüşmüyor”
Prof. Dr. Yeşildere’ye göre, İmamoğlu’nun Girne Amerikan Üniversitesi’ne girişi de, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş süreci de tamamen yasal çerçevede gerçekleşti. Diploması resmidir ve geçerlidir.
Yeşildere, bu konunun hukuki ve akademik bir tartışmadan ziyade siyasi bir gündem olarak kullanıldığını belirterek, üniversitelerin özerk yapısına müdahale edilmemesi gerektiğini söyledi.
Üniversitelerin akademik özerklik çerçevesinde değerlendirme yapması gerektiğini vurgulayan Yeşildere, bu tür siyasi baskıların kabul edilemez olduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı’nın istifasının da bu baskılardan bağımsız değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi.

İMAMOĞLU'NUN DİPLOMASI
Adem Sözüer: Yargısal taciz uygulamasının örneklerinden biri
"Üniversiteler siyasetin kullanacağı araçlar değildir... "
Ayrıca İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) konuya dair şu açıklamayı yaptı:
Üniversiteler Siyasetin Kullanacağı Araçlar Değildir...
Medyadan takip edildiği üzere Türkiye’de mevcut siyasi iktidarın üniversite çalışanları üzerindeki baskısı yeni bir aşamaya varmış durumda. Nitelikçe farklı olan bu aşamada, üniversiteler yıllardır yaşadıkları siyasi ve ideolojik baskılara ek olarak siyasi iktidarın sürdürülmesinin araçları haline getiriliyor.
İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) olarak İstanbul Üniversitesi yönetimini tarafsız davranmaya, baskılara boyun eğmemeye ve bir bilim kurumu olarak üniversitenin onurunu korumak için objektif, verilere dayalı, bağımsız değerlendirme ürünü kararlar vermeye çağırıyoruz.
Çünkü iktidarlar değişebilir ama üniversiteler her koşulda demokratik, özgür ve özerk kurumsal yapılarını sürdürmek zorundadır.
Bu nedenle üniversitelerde özgürce siyaset yapılmasına değil, iktidarların üniversiteyi kendi amaçlarının bir aracına dönüştürmesine karşıyız.
Geçmişte başörtüsü yasağı dahil olmak üzere üniversitelerdeki tüm anti demokratik uygulamalara karşı çıktık. Bugün de bir siyasi aktörün diploması üzerinden gerçekleşen bu çekişmede İstanbul Üniversitesini siyasi iktidarın bir aracı haline getiren anlayışa aynı şekilde karşı çıkıyoruz.
Bu çerçevede, bir yatay geçiş usulsüzlüğü iddiasıyla açılmış bir soruşturmada yargı makamının iddiasına kanıt sağlamak üzere İ.Ü. Rektörlüğü/ Yönetimi üzerinde baskı oluşturulmasına, üniversitenin yargısal süreçte siyasi iktidar lehine açıkça taraf haline getirilmeye çalışılmasına itiraz ediyoruz.
Aynı zamanda Rektörlüğün siyasal iktidarın beklentileri doğrultusunda tutum almasına itiraz edenler üzerinde kurduğu idari ve siyasi baskı İşletme Fakültesi Dekanının istifasıyla bir kez daha açığa çıkmıştır. Üniversite yönetiminin üniversite bileşenleri ve senato üyeleri üzerinde oluşturduğu baskıyı da kabul etmiyoruz.
Biz İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) olarak, demokratik üniversite talebimizi hayata geçirmek için kararlılıkla mücadele edeceğimizi beyan ediyoruz.
Yaşasın demokratik, özgür, özerk üniversite !!!!
Ne olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının sahte olduğuna dair gelen ihbarlar ve Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan raporda diplomanın sahte olduğuna dair tespitler üzerine soruşturma başlatmıştı.
İmamoğlu, soruşturma çerçevesinde ifadesi alınmak üzere savcılığa davet edilmişti. Başsavcılık, İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili iddialar üzerine, üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla "resmi belgede sahtecilik" suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. Ayrıca, İstanbul Üniversitesi’ne yazılan bir yazıda, İmamoğlu’nun diplomasının dayanak gösterilerek yapılacak işlemlerin hukuka uygun olmasının sağlanması için gerekli işlemlerin hızla yapılması talep edilmişti.
(EMK)