2015'te Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kuşatılan Kobanê'nin Miştenur tepesinde 5 Ekim günü hayatını kaybeden Nejat Ağırnaslı, arkadaşlarının yanı sıra annesi Nuran Ağırnaslı ve babası Hikmet Acun'un katıldığı etkinlikle anıldı.
"Nejat bildiğimiz entelektüel modelin iflasıdır"
Ağırnaslı'nın babası Hikmet Acun konuşmasında Kobanê'deki savaşın bir tercih değil zorunluluk olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti,
"Nejat arayan, hazır cevaplara inat soru soran bir insandı. Ama soru sormanın da bir yere kadar olduğunu, onun da bir çıkmazı olduğunu biliyordu. Bu yüzden faillik Nejat'ın varoluşsal hikayesinin açıklayanıdır. Bu yüzden Nejat ölümüyle failliğe bir çağrıdır. Aksi zekaya sahip bir insandı, zihinsel envanterini oluşturma konusunda oldukça seçiciydi. Her şeyle ilgilenmezdi. Bildiğimiz ve kullanımda olan bir entelektüel modelin iflas ettiği bir adamdı. Nejat yaşasaydı bize bizim bilmediğimiz DAEŞ'i anlatacaktı, Rojava'yı enikonu tartışmaya açacak, oradaki devrimci olanakları kavramsallaştırıp önümüze koyacaktı. Rojava'yı oryantalist bir edayla kedi sever gibi sevenlere inat devrimci savaşı bize anlatacaktı. Nejat gidişinin nereye çarpacağını bilerek gitti. Onun gidişi Türkiye solunun gramerinden bir kopuştur.
"Bugün burada bir komünisti anıyoruz, hayatı boyunca yüzüne hiçbir maske takmadan yaşamış; kibri, titri, küçük iktidarı küçümseyip elinin tersiyle iten bir komünisti anıyoruz. Bugün burada çoğumuzun tanıdığı hınzır, hayatla dalga geçen, bazen hayatı sulandıran bazen aşırı ciddiye alan, aşırı meraklı, mütevazı, sıradan ve kasmadan yaşamayı becerebilen bizim bildiğimiz Nejat'ı anıyoruz. Ama tarihi zaten tam da böyle insanlar yapmaz mı? Tam da böyle insanlar bozmaz mı bizim ezberlerimizi? Tam da böyle insanlar geriye kıssadan hisseler bırakmaz mı?
"Elbette ki Nejat bizim çok kıymetlimiz, her annenin babanın çocuğu çok kıymetlidir. Nejat bizler için ayrıca kıymetliydi, bir komünistti. Fikriyle, aklıyla bizden farklıydı, kendine bir yol yapmış bir çocuktu. Ama şunu da söylemek lazım; son bir yılda Qamışlo ile Kobanê arasındaki alanda 3.400 gerilla öldü. Biz kaçının ismini biliyoruz?"
"Kobanê Hayalgücünün başkenti oldu"
Kızılbaşlar adına konuşan Ali Dede, Kızılbaşların tarihinin katliamlar ve direnişlerle içiçe olduğunu belirtti:
"İnsanlığın ve medeniyetin doğduğu Mezopotamya'nın mezarlığı haline getirilmeye çalışılan Kobanê, Paramaz ve yoldaşları sayesinde hayalgücünün başkenti oldu, insanlığın ve direnişin başkenti oldu. Kobanê'de hiç kimse evler için, sokaklar için, binalar için şehit olmadı. Kobanê'de insanlar insanlık onuru için, kadınlık onuru için, demokrasi ve özgürlük için şehit oldu; dolayısıyla Kobanê'nin şehitleri sadece Kürdistan'ın değil bütün insanlığın ortak şehitleridir. Ve elbet çok yakın bir gün, Kobanê'nin güleryüzlü çocukları Arîn Mîrxan tepesinden Kobanê'ye bakacaklar, Serkan Tosun sokağından koşarak Paramaz Kızılbaş meydanına çıkacak ve bu meydanda umudun, kardeşliğin, birlikteliğin oyunlarını oynayarak eşsiz kahkalarıyla dünyada umuda, direnişe, güce kimin ihtiyacı varsa ona güç olacak, direniş ve dayanışma olacaklar."
Sayat Tekir Nor Zartonk adına anmaya yazılı bir mesaj iletti:
"Yüz yıl önce Ermenilere ve Asuri Süryanilere soykırım uygulayan zihniyet; Dersim'de, Maraş'ta, Sivas'ta Alevileri katleden zihniyet; bugün IŞİD adı altında ve aynı kana susamışlıkla halklarımıza saldırmaktadır. Önce Ninova'da Asuri Süryani halkına, ardından Şengal'de Ezidi halkına soykırım uygulamaya çalışan bu zihniyet Rojava'ya var gücüyle saldırmaktadır...Nor Zartonk olarak Enternasyonalist devrimci Suphi Nejat Ağırnaslı'nın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber diyebilmek adına evlerin, yurtların, dünyaların ve kosmosun kardeşliği adına dövüşenlere ve düşenlere bin selam olsun!"
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü yüksek lisans mezunu Ağırnaslı Ağustos 2015’te kimseye haber vermeden gittiği Kobanê’de 15-16 Haziran 1915'te Beyazıt'ta 19 arkadaşıyla birlikte asılan Ermeni sosyalist Paramaz’ın adını kullanmıştı. İstanbul’dan ayrılmadan önce ailesi ve arkadaşlarına hitaben yazdığı mektubunu;
“Türkiye'nin batısında sıradan emekçi insanların hayatını büyüleyecek, sıradan kahramanlar çıkaracak büyük bir çıkışın tohumlarını, hakikat arayışçılığının öncü ve artçı örgütünü yaratmanız dileğiyle. Her yürek devrimci bir hücredir! Hayalgücü iktidara!”
cümleleriyle sonlandıran Ağırnaslı’nın ardından kurulan web sitesinde daha önce kaleme almış olduğu yazılarıyla birlikte, Menkıbe adlı kitabının tartışıldığı panelin sunumları ve çeviriler yayınlanmıştı. Nejat Ağırnaslı 2011’de Tuzla tersanelerindeki iş cinayetleri üzerine yazdığı yüksek lisans teziyle mezun olmuş, şu kitapların çevirmenliğini yapmıştı: Biz Anonymous'uz (Paloma Yayınevi), Tarihin Yapıları Tarihsel Materyalizme Giriş (Yordam Kitap), Para-Şüt (Optimis Yayın Dağıtım), Ters Yüz Et (Optimis Yayın Dağıtım), Düşük Bütçeli Filmler (Kalkedon Yayıncılık), L. Auguste Blanqui'nin Devrimci Teorileri (Otonom Yayıncılık), Kapital Kompakt (Verita Yayıncılık). (EG)
Suphi Nejat Ağırnaslı, KCK operasyonlarında gözaltına alınmıştı. Ağırnaslı’nın yaptığı çeviriler ve literatür taramalarının da hakkında hazırlanan dosyaya konması üzerine Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri “Foucault da yargılansın” başlıklı bir basın açıklaması yapmıştı. Ağırnaslı 02 Mayıs 2011’de serbest bırakılmasının ardından, bianet editörü Ekin Karaca’ya verdiği röportajda “Türkiye'de sosyalist, özgürlükçü insanlarla Kürtlerin ilişkilenmesi, entelektüel düzeyde de olsa siyasi düzeyde de olsa, bir cadı avıyla karşılanıyor. Türkiye'de meseleye nasıl yaklaştığına, ne yaptığına bakılmaksızın bir cadı avı söz konusu. Bu memlekette emekten, özgürlükten, halkların kaynaşmasından yana olan insanlara karşı yürütülen bir operasyon var. Duyarlı insan olmak, bir şeylerle suçlanmayı beraberinde getiriyor” demişti. Emek mücadelesinin de içinde yer alan Ağırnaslı, bianet’e “Freelance Çalışan Örgütlenebilir mi?” başlıklı bir yazı yazmıştı. |