Bu tarihi tepkiler üzerine, yetkililer esnaf ve sanatkarların içinde bulunduğu sorunları çözmek için bir kısım tedbirler uygulamaya koymak istemişlerse de bunda yeterince muvaffak olamamışlardır. Özellikle "süper marketlerin şehir dışına çıkarılması" hususundaki yasal düzenlemenin Bakanlar Kurulu'nda aylardır imzada bekletilmesi bunun en çarpıcı örneğidir.
Hipermarket karşısında bakkal: Ne yapmalı?
Küreselleşen dünyada, perakende ticaretteki hızlı gelişmelerin de etkisiyle büyüyen hipermarket, süper marketler ve alış veriş merkezleri karşısında, bakkal, manav, konfeksiyoncu ve benzeri esnafın genel durumunu ortaya koyarak, yaşanan rekabet sürecinde esnafın geri kalmaması için yapılması gerekenleri tespit edip, gerekli çözüm önerileri sunmak için Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu ve ekonomist Yavuz Atasoy ile işbirliği içinde; " Yükselen Süper market Olgusu Karşısında Bakkaliye Sektörünün Yeri ve Trabzon Örneği "adlı bir çalışma gerçekleştirdik.
Çalışma sonucunda hazırlanan raporu bir kitap haline getirerek Bakanlar Kurulu üyeleri başta olmak üzere tüm milletvekillerine gönderdik.
Yaptığımız araştırmaya göre:
* Türkiye'de 300 metrekareden büyük alışveriş merkezlerinin perakende pazar payları 1995'te yüzde 10 iken , 1999'da yüzde 25 düzeyine ulaşmıştır.
* Bakkalların bugün yüzde 50 olan pazar paylarının 2003'te yüzde 40'a gerileyeceği,
* Süper marketlerin ise yüzde 44'e çıkacağı tahmin edilmektedir.
Dünyada durum
Türkiye'de durum böyleyken dünya ülkelerine baktığımızda başta Almanya,İngiltere, Fransa, Hollanda ve ABD gibi gelişmiş ülkeler haksız rekabeti önleyici ve esnaf ve sanatkarı korucuyu önlemler almışlardır .
Türkiye'de ise bugüne kadar tam tersi yapılmış, devlet teşvikleri, hazine arazileri, yeşil araziler hep süper marketlere verilmiştir. Avrupa'da şehir merkezlerine kurulmak için izin alamayan süper marketler, Türkiye'yi üs olarak seçmişlerdir.
Çalışma sonucunda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın süper marketlerin şehir dışına kurulması hususundaki kararının kesinlikle siyasi veya popülist olmadığı, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tamamen bilimsel olduğu bir kere daha anlaşılmıştır.
Bu vesileyle Mart ayı sonunda yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında kararlaştırılan ve imzaya açılan "süper marketlerin şehir dışına çıkarılması" hususundaki kararın bir an önce yasallaşması için siyasilerinden ve sivil toplum örgütlerinden gerekli desteği bekliyoruz.
Haksız rekabet
Türkiye'de yasal ve kurumsal boşluklar sebebiyle sayıları hızla artan hipermarket, süpermarket ve zincir marketler, haksız rekabet uygulamaları sebebiyle de bakkalından kasabına kadar pek çok esnafın zor duruma düşmesine sebep olmaktadır.
Finansal zorluklar nedeniyle rekabet gücü bulamayan bakkallar, şirketleşme faaliyetleriyle fiyat ve alım avantajlarına sahip olmaya, piyasada sahip oldukları konumu kaybetmemeye çalışmaktadırlar. Bu noktada devletin asli görevini yerine getirerek esnaf, sanatkar ve küçük işletmelere haksız ve insafsız rekabet karşısında gerekli desteği sağlaması zorunludur.
Burada ifade edilen "destek" sözünden kesinlikle "ayrıcalık" anlaşılmamalı. Küçük işletmelere talep edilen destek, Avrupa Birliği'nde ve diğer çağdaş ülkelerde küçük işletmelere tanınan haklar ve gösterilen ilgiden başka bir şey değildir .
Rafta başka, kasada başka fiyat
Bu çerçevede alınması gereken önlemleri şöyle sıralayabiliriz.
* İmalatçı firmaların, Rekabeti Koruma Kanunu'na aykırı olarak, süper marketlere ayrı, toptancıya ayrı, bakkallara ayrı fiyat uygulaması önlenmeli, Rekabet Kurulu haksız rekabete karşı daha duyarlı olmalıdır.
* Süper marketler bazı ürünleri zararına satarak kamuoyuna "ucuz mal satıyor" imajı vermekte ve böylece tüketicileri yanıltmaktadır. Süper marketlerde satılan birçok ürünün raflardaki fiyatları ile kasadaki fiyatları birbirini tutmamaktadır.
Tüketicinin avantajına..
* Süper marketlerin tekelleşerek esnaf ve sanatkarı yok etmesi durumunda oluşacak piyasa şartları tüketicilerin aleyhine işleyecektir. Yani esnafın varlığı tüketiciler için bir avantajdır. Yapılan istatistikler, tüketici şikayetlerine esnaf ve sanatkarların, imkanları kısıtlı olmasına rağmen,daha duyarlı davrandıklarını göstermektedir.
Ülkemizde büyük bir tekel oluşturan süpermarketler, imalatçı firmalara, sanayicilere zamanında ödeme yapmamakta ve böylece toplumun önemli bir bölümünü zarara uğratmaktadır.
Süper marketlerin sadece esnafları tehdit etmediği, trafiği tıkadığı ve şehircilik açısından yanlış yerlere kurulduğu da gözden kaçmamalıdır.
Süper marketler dışarı
* Bütün bunlar dikkate alınarak bakkalların yanında, kasap, manav,kuruyemişçi, şarküteri, konfeksiyoncu, ayakkabıcı, tatlıcı-pastacı,kırtasiyeci vb 60'a yakın meslek grubunda faaliyet gösteren esnafı tehdit eden süper marketler, tıpkı Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi şehir dışına çıkarılmalıdır. Bunun için hazırlanan ve imzaya açılan yasa hemen imzalanmalı, süper marketlerin çalışma gün ve saatlerine de sınırlama getirilmelidir.
* Kamu kurumlarının özel sektör faaliyeti olan, gıda perakendeciliği yapmaları, tüketim kooperatifi , kantin işletmeleri önlenmelidir.
* Belediyelerin semt pazarlarının dağılımını yaparken esnafı zor duruma sokacak uygulamalardan kaçınması, işportacılığı engellemesi ve büfe olarak açılmasına izin verdiği yerlerin daha sonra bakkallık yapacak şekilde genişlemesine müsaade etmemelidir.
* Merkezi idarenin özellikle vergi, kredi ve teşvik uygulamaları açısından esnafı destekleyecek, özendirecek yeninden yapılandırmaya gitmesi gerekmektedir. Yüksek kredi faizleri , vergi oranları gözden geçirilmeli,teşvik sürecindeki bürokratik aşamalar ve kıstaslar azaltılmalıdır.
* Bir taraftan süper marketlerin açılmasına bir düzenleme getirilirken diğer taraftan da bakkal gibi işletmelerin açılmasına da bir nizam getirilmelidir.Yeni bakkal, manav, kasap vb işletmeler açılırken, tıpkı geçmişte Ahilikte günümüzde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, arz-talep dengelerini dikkate alarak belli bir " plan " uygulamaya konmalıdır. İsteyen istediği yerde işyeri açarak piyasaları olumsuz yönde etkilemesi engellenmeli, işyeri tahdidi getirilmelidir.
* Ayrıca , yapılacak yasal düzenlemelerin bakkalların problemlerini çözmede tek başına yeterli olamayacağı, değişen dünya şartları içinde bakkal esnafına da büyük sorumluluklar düştüğü ortadadır. Bu sorumluluk bakkallar arası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Küçük küçük bakkallardan çağdaş mahalle bakkallarına geçişi sağlayacak olan bu anlayış, adeta bakkallar arası evliliği ifade etmektedir.
Bakkal-süper marketler arası rekabette son kararı müşterinin vereceği unutulmadan; tüketicilere para, zaman ve enerji tasarrufu sağlayabilen,sabahın erken saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar açık olan,gerektiğinde evlere servis yapan, müşterisine bir komşu kadar yakın,güler yüzlü, icabında veresiye veren, temizlik ve hijyenik şartlara azami ölçüde dikkat eden, müşterisini düğününde ve cenazesinde yalnız bırakmayan,ışıkları yanınca mahallenin emniyetini sağlayan, sosyal hayatın bir parçası ve çoğulcu demokrasinin sigortası olan gerçek "Bakkal Amca"lar ayakta kalacaktır .(EK)