"Süper Kadın Süper Zor"un kahramanları, Ankara'dan Rize'ye, Adana'dan İstanbul'a 55 kadın. Kiminin okuma yazması yok, kimi üniversite mezunu. Aralarında ölü yıkayıcıları, şoförler, mühendisler ve memurlar var. Yaşları, yaşamları, alışkanlıkları farklı. Ortak noktaları ise "kadın olmaları", kadın olmaktan kaynaklanan "ekonomik şiddet"e maruz kalmaları:
"Erkeğin maaşı, kadının yaşı sorulmaz"
O kadar çalıştım ki... Ama hiç kenarıma adamdan saklı beş kuruş koyamadım. Tüm çalıştıklarımı çocuklarıma harcadım. İnan kocam kaç para kazanıyor bilmezdim, "erkeğin maaşı, kadının yaşı sorulmaz" denirdi bizim zamanımızda. "Kocanın cüzdanına bakılmaz, bereketi kaçar" denirdi. (62 yaşında, lise mezunu, evli, üç çocuklu, ölü yıkayıcı)
"Ev kadınlığı, ömür boyu kölelik"
Boşanmama rağmen barınacak yer sorunum olduğu için kocamla oturuyorum. Eski kocam, "Bu evden git" diyor, "Bu eve para getir" diyor. Lokanta işletiyoruz birlikte, maaş vermiyor bana. Aşçılık da temizlik de servis de yapıyorum. Para için tatsızlık çıkarmadım ama ücretli iş hayatına dönmeyi istiyorum. Biliyorum ki, ev kadınlığının emekliliği yok, ömür boyu parasız pulsuz kölelik. Köle Isaura'lık, başka bir şey değil. (Nesrin, 40 yaşında, üniversite mezunu, tek çocuklu)
"Ben de aileme bakıyorum"
Biz ablamla 12 yıldır ailemize bakmakla yükümlüyüz. Aldığım paradan elimde kalmıyor. Kardeşimi okutmakla, evin iki tane faturasını ödemekle yükümlüyüm. Patronlar, aynı zamanda işe girdiğim bir erkek arkadaşa daha fazla maaş veriyorlar, bunu dile getirdiğimde, "O evli, iki tane çocuğu var" diyebiliyorlar. Özlem bekâr, sorumluluğu yok! Ben çok iş değiştirdim. Ama hep yukarı doğru ilerlemeye çalıştım. 12 senede yedi iş. (27 yaşında, lise mezunu, bekar, muhasebeci)
"Yatırımı eşim yaptı evi ben geçindirdim"
Kocam "paraları bana vereceksin, ben harcayacağım!" dedi ama karşı çıktım. Neticede ben yine evime harcıyordum zaten. Eşim ne kadar kazanıyor bilmezdim. Evin bütün masrafları bana aitti. Yatırımı eşim yaptığı için de her şey kendi üzerine oldu. Yerinde rahat uyusun ama haksızlık yaşandı. Eşimi kaybedeli on sene oldu herkes diyor ki "sana ev bıraktı!" On sene önce evi ben geçindiriyordum bugün yine ben geçindiriyorum. (49 yaşında, ilkokul mezunu, dul, tek çocuklu, butikçi)
"Arkadaşların çoğunun bankamatik kartı kocasındadır"
Evlendikten sonra paramı kocam idare etti. Ama sonra baktım cebimde para olmuyor, eşimden sürekli para istemek zorunda kalıyorum. 1.5 yıl önce bankamatik kartımı aldım. Öğretmenlik kadın işi olarak algılanıyor. Bunu siyasiler istiyorlar çünkü ücretleri düşürmeye çalışıyor sistem. Benim okulum da kadın ağırlıklı ama yöneticilere baktığında tamamı erkek. (40 yaşında, evli, iki çocuklu, ilkokul öğretmeni)
"Yüzüme baka baka avukat bey diyorlar"
Ev aldığımızda kendi üzerime aldım. Kendi annem "Eski köye yeni adet mi getiriyorsun, kocanın üstüne yap, kadının üstüne tapu mu olurmuş" dedi. Büroma gelen pek çok müvekkil, karşıma oturuyor, yüzüme baka baka "avukat bey" diyor. Parasal anlamda da ayrımcılık var. Kadınlar kendilerini kanıtlamak için daha çok çaba harcıyorlar. Bir erkeğin yaptığından daha özverili çalışıyoruz. Ama aynı işlerde bile bir erkek arkadaşımızın aldığı ücreti alamayız. (49 yaşında, üniversite mezunu, evli, iki çocuklu, avukat) (BB)