İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes ve esir değişimi anlaşmasının ardından Gazze Şeridi'ne insani yardım çalışmaları hızlandı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik iki yıl süren ablukası ise kısa süre önce Akdeniz’e yelken açan Küresel Sumud Filosu aktivistleri ile dünya gündemine oturdu. Çatışma süreci sona ermiş olsa da bu dönemde hükümetlerin Gazze için attıkları ve atmadıkları adımlar sık sık tartışmalara neden oldu. Ablukayı kırmak için yola çıkan en geniş katılımlı Küresel Sumud Filosu’nun Marinette gemisinde bulunan aktivist Sinan Akılotu ile hem yolculuğu hem de Türkiye’nin Gazze'ye yönelik tutumunu konuştuk.

BM: Gazze'de 54 bin 600 çocuk ölümcül derecede yetersiz besleniyor
Akılotu, filonun Marinette gemisinde bulunan aktivistlerden biriydi. Tunus’taki hazırlık ve deniz üzerindeki yolculuk süreciyle birlikte tam 37 gün boyunca Gazze’ye ulaşmak için çabaladı. Gemi alternatif bir rota ile İsrail donanmasının müdahalesinden kurtulup diğer teknelere nazaran yola bir süre daha devam etse de Gazze’ye varamadan 35 deniz mili uzaklığında İsrail askerleri tarafından durduruldu. İsrail’de beş gün cezaevinde kalan Akılotu, diğer aktivistlerle birlikte Ürdün üzerinden Türkiye döndü.

“Sadece o an için bile tekrar yola çıkarım”
Gazze’ye ulaşamasalar da kamuoyunun gündeminde Gazze’yi yankı bulacak şekilde duyurmalarının amaçlarına bir nebze olsun hizmet ettiğini belirten Akılotu “Dikkatimi şu çekti özellikle İsrail işgal güçlerinin balıkçı teknelerinden hallice olan teknelerimize müdahale etmek için tüm deniz gücünü seferber etmiş olması. Tabi bu esnada güçlerinin bir kısmını Gazze kıyısından çektiler ve Gazzeli balıkçıların o esnada balık tuttuğunu öğrendik. Sadece o an için bile filonun tüm hareketi değerdi. Şimdi bana sorsalar sadece o balıkçıların avlanmasına sebep olmak için yine bu 37 günlük süreyi göze alır mısınız deseler sadece bunun için bile göze alırdım.” dedi.

Gazze’de ateşkes sağlanmasına dünyadan tepkiler
“Gazze sözde değil ama özde yalnız bırakıldı”
İki yıllık abluka sürecine de değinen Akılotu Gazze’nin yalnız bırakıldığına şu sözlerle değindi:
Halklar anlamında bir şeyler yapıldı ancak yalnız bırakılmayı iki açıdan ele almak lazım. Sözde yalnız bırakılmadı belki dualar edildi ama gerçek manada fiiliyatta yalnız bırakmanın ötesinde ümmetin tarafı, insanlığın tarafı tam bir zillet içerisinde Gazze’yi yalnızlığa itti. İsrail’in dünyanın gözü önünde bu soykırıma imza atmış olmasından ümmetin zilletini çıkarmalıyız. Ümmetin vahdet içerisinde olmayıp çer çöp olup hiçbir değerinin ağırlığının olmadığını çıkarmalıyız.
Gazze halkının iki yıldır abluka karşısındaki mücadelesinin son yıllara indirgenmemesi gerektiğini de belirten Akılotu “Bu süreçleri 1917’den itibaren Gazze, Osmanlı toprağıyken İngiliz mandasına teslim etmemiz ile Balfour Deklarasyonu ile değerlendirmek lazım. 100 yılı aşkın süreçte zulüm bazen arttı bazen azaldı ama bitmedi. İki yıldır da karanlığın dibi görüldü.” ifadelerini kullandı.
“İnsan yapması gerekirken yapmadıklarından sorumludur”
Son gelişmeleri de değerlendiren Akılotu, Türkiye’nin İsrail saldırıları ve ablukası altında iki yıl geçiren Gazze’ye yönelik tutumunu da şu sözlerle eleştirdi:
Ateşkes sürecinde Türkiye’nin Katar’ın Mısır’ın diplomatik çabaları olduğu söz konusu ama bu konuda kimsenin zafer edasıyla kutlama yapmaya hakkı yok. İki yıldır sözün dışında yalnız bıraktığımız fiili hiçbir adımın atılmadığı Gazze sınavından geçtiğimizi söyleyemeyiz. Gayretler, çabalar var ama şu unutulmamalı bir insan yapması gerekirken yapmadıklarından sorumludur. Yani sizin 100 yapmanız gerekirken 1 yapıyor olmanız sorumluluğun ortadan kalktığını göstermez. Yapılan iyilikler de mahşerde teraziye konulacak atılması gerekirken atılmayan adımlar da - özellikle İsrail ile ticaret meselesi - öbür kefesine konulacak.
(NÖ)







