Şurası kesin, "Sulukule hakikati", görmeden anlaşılamaz... Yıkılmış evler, bir "diken üstünde" ruh hali, ancak her şeye rağmen sokakta eğlenerek yürüyen genç erkekler... Kadınlar daha ziyade çalışıyorlar ya da evlerdeler...
Birkaç gün önce yıkım başladığı sırada kadınların bağırarak söylediği gibi "Erkeklerin çoğu cinayetten, yaralamadan içeride"... Kadınlar hayatı, çocuklarıyla bir başlarına sırtlanıyorlar...
Sulukule'de evleri başlarına yıkılan, çoluk çocuk bin parçaya bölünen kadınlar yine de soğukkanlı bir biçimde mücadeleye devam ediyorlar...
Konuştuğum kadınlardan ilki, 32 yaşında, ismini vermek istemiyor, "Bugüne kadar kendimizi 'reklam ettik' de ne oldu" diyor. Ev tutmak zorunda kalacağı günleri hesap ederek, artık kendini daha fazla teşhir etmek istemiyor. O yüzden fotoğrafının çekilmesine de izin vermedi.
Geçim sıkıntısı kocalarımızı kötü yola düşürüyor
Anlatıyor...
"Kocam cezaevinden yeni geldi, mahkemesi sürüyor, yine gidecek. Geçim sıkıntısından kocalarımız kötü yola sevk ediliyor. Esrara düşüyorlar. Hem bağımlı oluyor, hem satmaya savaşıyorlar. Benimki de esrardan girdi içeri. Kocam şimdi tövbe etti, beş vakit namaz kılıyor.
"7, 9, 12 yaşlarında üç çocuğum var. Bir de annem var, geliri yok. Yeğenim var o da öksüz. Ne anne var ne baba. O da küçücük bir odada oturuyor. Devlet para verirse geçiniyor. Öksüz parası alıyor 50 YTL onu da kiraya veriyor."
Kimse önleyemedi evlerin yıkılmasını, rezil rüsva olduk
45 yaşındaki Sevtap Galaza evinin duvarına "Burada insan yaşıor" yazmış... "Okumam yazmam yok, bu cümleyi kendim kurup yazdım, bir harf eksik olmuş, o kadar olur artık" diyor...
"Defresik akıl hastasıyım. (Sevtap Galaza hastalığı böyle dile getiriyor) Fakir aylığımı almaya uğraşıyorum. Alkolden ciğerlerimi kustum. Madde bağımlısıydım ama şimdi tövbe ettim. Bu semtin yarattığı bunalımla boğuşuyorum. Dulum. Yalnız yaşıyorum. Kızım var. Dört yaşına giren bir torunum var. Allah'tan gelen derdimle, hastalığımla uğraşıyorum. Tedavi altındayım. Devletten yeşil kartım var. Doktorlarıma arzettim bakanım olmadığını biliyorlar, bu ay ilaç raporu alacağım. Ölene kadar ilaçlarla yaşıyorum."
Sevtap Galaza "Ortada kaldık" diyor, hayata bakışını "Kötülük yapan kötülük, iyilik yapan iyilik bulsun" diye özetliyor.
Erkeklerimiz olsa, hastanede ziyaret edenim olurdu
Anne babası ölmüş, erkek kardeşlerinin hepsi de cezaevindeymiş:
"Kader mahkumu. Cinayetten, yaralamadan yatıyorlar. Evlerin yıkılmasına çok üzgünüz. Devletse ya beni öldürsün ya da bana iş versin. Bana oturacak bir ev versin. Kimse önleyemedi evlerin yıkılmasını. Biz kadınlar ortada mücadele ediyoruz. Hepimizde psikolojik rahatsızlıklar oluştu. Kendimi düşünemez bir hastalıktayım. Rezil rüsva olduk. Evimiz başımıza yıkıldı, devlet yarın Türkiye'yi de mi başımıza yıkacak?"
Galaza "Erkeklerimiz olsa, hastaneye yatınca gelecek bir insanım da olurdu. Bir tek başına kadın, geliri olmadan zor. Yıkılıyoruz, meçhule gidiyoruz" diyor. (NZ/GG)