Fotoğraf: Hikmet Adal / bianet
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman İrvan, Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde olumsuzluklara rağmen Türkiye medyasının olumlu bir sınav verdiği görüşünde.
Medyanın ve gazetecilerin bu kadar geniş çaplı bir felakete hazırlıklı olmadığından bahseden İrvan, tartışmaların ana konusunun gazetecilerin deprem bölgesinde çalışmalarının hem halk hem de kolluk tarafından engellenmesi, dezenformasyon ve Twitter’a yönelik erişim kısıtlaması olduğunu söyledi.
İrvan, afet dönemlerinde etik gazeteciliğin her zamankinden daha fazla önem kazandığını belirterek Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni ve Basın Konseyi’nin Basın Meslek İlkelerini hatırlattı.
İki metnin de gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin bilgi verdiğini söyleyen İrvan, yine de depremin kendine özgü koşulları olduğunu ifade etti. Bu konuda üniversitedeki akademisyenlerle bir rehber hazırladıklarını söyleyen İrvan gözlemlerini şöyle aktardı:
“Sahaya giden muhabirlerin çoğu deneyimsiz. Muhabirler, deprem bölgesinde nasıl haber yapacakları, nasıl sorular soracaklarını bilmiyor. Her sene afetler yaşıyoruz. Sel, deprem, yangın… Ancak Türkiye’de afet muhabirliği diye bir alan yok.
"Batı medyasında bu konularda uzmanlaşmış gazeteciler var ama bizde zaten muhabir sayısı az. Gazete ve televizyonlar bu konuda uzmanlaşan gazetecileri istihdam edebilirler ya da çalışanlarını eğitebilirler.
"Türkiye’deki gazetecilerden böyle bir uzmanlık beklemek kolay değil, farkındayım. Ancak yine de en azından hazırladığımız rehberden yardım alabilirler. Burada amaç aslında daha iyi habercilik nasıl yapılabilir, bunu göstermek.”
“Gazeteci, vatandaştan mikrofonu kaçırmamalı”
Sahaya giden muhabirlerin büyük bir özveriyle çalıştığını söyleyen İrvan, deprem bölgesindeki muhabirin heyecanını gördüğünü belirtti.
Sahadan geçilen iyi haberlerin yanı sıra gazetecilerin bazı olumsuzluklar yaşadığını da ekleyen İrvan şu noktaları eleştirdi:
“Göçük altındaki kişiyle konuşmaya çalışan muhabir gördüm. Gazeteci arama kurtarma ekibinin bir parçası değildir, sadece haber için orada. Gazeteci görüntüyü aldıktan, haberi yaptıktan sonra oradan ayrılacak. Arama kurtarma ekibi de yoksa enkazdaki kişiyi bırakıp gidecek. Eğer enkaz altındaki kişi kurtarılma umuduyla gazeteciye cevap verirse ne olacak? Gazeteci, enkaz altındaki kişinin enerjisini tüketmiş olacak. Ben bu durumu çok problemli buluyorum.
“Bir diğer konu. Gazeteciler sahada yayın yapıyor. Vatandaş konuşmak istiyor, bu durumda vatandaştan mikrofonu kaçıramazsınız, kaçırmamalısınız. Çünkü gazeteciler oradaki insanları sesi olmak için varlar. O insanın beklentisini, derdini, eleştirisini aktarmalısınız.
“Onun dışında gazetecilerin çekim yaparken arama kurtarma çalışmalarını engellediğine şahit olduk. Sessizlik deniyor ama muhabir canlı yayında ve konuşmaya devam ediyor. Gazetecinin canlı yayında olması mı daha önemli yoksa enkazdaki kişinin hayatının kurtulması mı? Bu tarz hatalar yapıldı. Umarım bir daha tekrarlanmaz.
“Basın kartlı/kartsız gazeteci diye bir ayrım olamaz”
Süleyman İrvan deprem bölgesinde gazetecilerin yaşadığı bir başka problemin ‘basın kartı’ olduğunu söyledi.
Bazı gazetecilere sahadan haber yaptırılmadığını söyleyen İrvan, OHAL’in ardından gazetecilere akreditasyon uygulandığını anlattı:
“Normal şartlarda muhabir haber yapmaya gitmişse ona kolaylık sağlamak lazım. İletişim Başkanlığı bunun için var. Basın kartlı gazeteci, basın kartsız gazeteci diye bir ayrım olamaz. Gazeteci oraya risk alarak gidiyor ve haber yaptırılmıyor. Haber yanlışsa düzeltirsin ama engellemek doğru değil. Hem basın özgürlüğü hem de deprem mağduru insanların sesini duyurmaları açısından sıkıntılı bir durum.
“Bazı gazetecilerin itilip kakıldığını ve fiziksel saldırıya uğradığını gördüm. Bunu yapanlar bazen sivil yurttaşlar olabiliyor, haber yapılan kanalı beğenmiyorlar. Gazetecilik yapmak çok kolay değil o süreçte. Zaten zor koşullarda haber çıkartılıyor. Bu nedenle kolluk kuvvetlerinin gazetecilerin işlerini kolaylaştırmaları gerekir. Gazetecilerin kamu hizmeti yaptığı unutulmamalı.
“Twitter'a erişimin engellenmesi en büyük hataydı”
Depremde sosyal medyanın çok önemli bir işlev üstlendiğini belirten Süleyman İrvan, bu süreçte sosyal medya paylaşımlarına ve Twitter’a gelen kısa süreli erişim engeline de değindi.
Enkazdan sosyal medya sayesinde kurtulanlar olduğunu anlatan İrvan, Twitter’ın engellenmesine tepki gösterdi.
“Sosyal medyayı bırakın engellemeyi kullanımının kolaylaştırılması gereken bir süreçti. Sosyal medyanın ne kadar hayat kurtarabilir bir iletişim mecrasına dönüştüğünü gördük. Twitter’ın engellenmesi büyük bir hataydı. O sürede birçok insan kurtarılabilirdi. Dezenformasyonla mücadele yolu sosyal medyayı engellemek değildir. Dezenformasyonla mücadelenin 50 bin tane mücadele yöntemi var. Teyitleme sitelerini ve mekanizmalarını güçlendirirsin. Ama en kötü yolu bunu kapatmaya çalışmaktır.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenlerinin sosyal medya kullanıcıları ve gazeteciler için hazırladığı 30 maddelik ‘Deprem Haberciliği Rehberi’: 1. Sosyal medyanın gücünün farkında olalım. Sosyal medyadan yapılan yardım çağrılarıyla çok sayıda canın kurtarıldığını unutmayalım. 2. Depremi Amerikalılar yaptı, depremi bilen kâhin gibi bilimsel değeri olmayan paylaşımlar yapmamak, yapılan paylaşımları yaymamak gerekir. 3. Önceden meydana gelen başka bir depreme ilişkin görüntüler yeniymişçesine sosyal medyada paylaşılmamalıdır. 4. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videolarda gerçekliği bozacak şekilde ekleme, çıkarma, kolaj veya montaj gibi oynamalar yapılmamalıdır. 5. Sosyal medya paylaşımlarında ve haberlerde nefret söylemi içeren, kışkırtıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı ifadeler kullanmamaya özen gösterilmelidir. 6. Depremde yardımları kolaylaştırmak için kullanılan hashtag’ler, takipçi kazanmak amacıyla ilgisiz paylaşımlarda kullanılmamalıdır. Bu paylaşımlar yardımları sekteye uğratmaktadır. 7. Sosyal medyada yardım ekiplerinin yönlendirilmesi amacıyla paylaşılan içeriklerin doğru ve güncel olmasına özen gösterilmelidir. Sonuç alınmış paylaşımların silinerek tekrar dolaşıma girmesi engellenmelidir. 8. Sosyal medyada, gerçek yardım kuruluşlarını taklit ederek oltalama yöntemiyle yardım çağrıları yapanlara karşı dikkatli olunmalı, bu hesaplar tespit edilir edilmez engellenmeleri için sosyal medya platformlarıyla iletişim kurulmalıdır. 9. Sosyal medyada, normal dönemlerde makul karşılanabilecek şekilde takipçi toplamak, beğeni almak gibi amaçlarla sansasyonel paylaşımlar yapmamak gerekir. 10. Sosyal medyada, sahada haber yapan gazetecilere yönelik linç girişimleri çokça yaşanmaktadır. Bu tür girişimlere destek verilmemelidir. 11. Yaralı ya da enkazdan kurtulan çocuk fotoğraflarının ve videolarının sosyal medya platformlarından paylaşılmasının ve bu çocukların sembol haline getirilmesinin yaşadıkları travmayı ömür boyu atlatamamalarına yol açabileceğini unutmayalım. 12. Yalan haberlerin daha hızlı yayıldığının farkında olalım ve teyit edilmemiş haberleri paylaşmaktan kaçınalım. 13. Göçük başında yakınlarının enkazdan kurtarılmasını bekleyen insanlarla konuşurken dikkatli bir dil kullanılmalı, ne hissediyorsun, acı var mı gibi moralleri daha da bozucu nitelikteki sorular sormaktan kaçınılmalıdır. 14. Depremzedelerle röportaj yaparken ve haberleri aktarırken duyarlı olunmalı, insani duygu ve değerler göz ardı edilmemelidir. 15. Röportaj yapmak istediğiniz, mikrofon uzattığınız insanlarla, öncelikle kimlik bilgilerimizi paylaşalım, orada bulunma ve onlarla görüşme amacımız konusunda kendilerine bilgilendirme yapalım. 16. Yakınları vefat etmiş insanlara baş sağlığı dileyelim ve üzüntülerimizi bildirelim, ama acınızı anlıyorum, bunlar geçecektir, her şey düzelecektir gibi ifadeler kullanmayalım. 17. Yakınları halen göçük altında olan insanlara mikrofon uzatırken çok dikkatli davranalım ve mümkünse bu röportajları canlı yayın esnasında yapmayalım. Acılı insanlar istemeden başlarına dert açacak ifadeler kullanabilirler. 18. Depremde hayatını kaybedenlerin görüntülerini ve özellikle de yüzlerini gösteren görüntüleri vermekten kaçınmak gerekir. Çünkü bu görüntüler en başta vefat eden kişinin yakınlarında kalıcı travmalara yol açabilmektedir. 19. Deprem gibi travmatik olaylara ilişkin yayınların izleyiciler ve okuyucular üzerinde etkileri olacağını hesaba katmak gerekir. Travmatik görüntülerin insanlarda merhamet yorgunluğuna yol açtığını unutmamalıyız. 20. Deprem haberlerini sayılara indirgemek, hemen her saat başı ölü ve yaralı sayılarını vermek bir süre sonra insanlarda duyarsızlığa yol açmaktadır. Ölenlerin birer insan olduğunu, istatistikten ibaret olmadığını dikkate almak gerekir. 21. Depreme ilişkin haberleri verirken, görüntülere müzik ekleyerek dramatikleştirmek ve fotoğrafları hikâyeleştirmek doğru değildir. Haberler duygu değil bilgi temelli olmalıdır. 22. Göçük altında bulunan insanlarla, habercilik uğruna sağlıklarını tehlikeye atacak şekilde gereksiz temas kurmaya çalışmayalım; oksijen kaybına yol açmamak için kurtarılmayı bekleyen kişileri konuşmaya zorlamayalım. 23. Resmî açıklamalar ve güvenilir kaynaklar dışında yapılan açıklamalara itibar etmemek gerekir. 24. Sosyal medyada paylaşılan görüntüleri teyit etmeden haberlerde kullanmamak gerekir. 25. Olanı biteni objektif biçimde aktarmak için çaba göstermeliyiz. En kötü gazetecilik, gerçeği çarpıtan gazeteciliktir. Bu tür gazetecilik hem halkın bilgi alma hakkına hem de mesleğin itibarına zarar verir. 26. Başvurulacak haber kaynaklarının konunun uzmanı kişiler olmasına dikkat etmeliyiz. 27. Gazetecilerin ve sosyal medya kullanıcılarının yayın yaparken kendilerini ve başka kişileri tehlikeye atacak davranışlardan kaçınmaları gerekir. 28. Medya doğru şekilde haber yaptığında aksaklıkların hızla düzeltildiği defalarca görülmüştür. İhtiyaçları ve yanlış uygulamaları uygun bir dille haber yapmaktan kaçınmamalıyız. 29. Sadece sorunlara değil, çözümlere de yoğunlaşmak gerekir. Olası çözüm önerilerini haberleştirerek sahadaki ekiplere daha fazla yardımcı olmak mümkündür. 30. Haber yapma sürecinde enkaz kaldırma ve göçük altından can kurtarma çalışmalarına engel olunmamalı. Canlı yayında hayat kurtarma görüntüleri verebilmek için çalışmaların aksatılmamasına özen gösterilmeli. |
(HS / HA)