Kadıköy Yoğurtçu Parkı'ndaki yürüyüş yolunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait hafriyat kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybeden Şule İdil Dere'nin davasının ikinci duruşması görüldü.
Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme, Dere’nin avukatı Murat Özveri’nin dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini usul ve yasaya aykırı buldu. Duruşmanın ertelenmesine karar verdi.
Dere’nin ölümünden 17 ay sonra kabul edilen iddianamede İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) asıl işveren; İSTAÇ A.Ş. yüklenici firma olarak sorumlu kabul edildi. Tutuksuz yargılanan sanıklar Mümin Kılıç, Saffet Altındağ, Ergun Ata, Kamil Celal Yıldırım, İbrahim Ruhi Kelleci, Zafer Karasaçlı ve Teyfur Bingöl’ün 2-6 yıl arası hapsi isteniyor.
Olay sırasında parkta bulunan tanık ifade verdi
Duruşmaya tutuksuz sanıkların tamamı katılırken Dere’nin annesi Nesrin Aslan ile babası Berdan Dere de mahkeme salonunda hazır bulundu.
İlk duruşmada karar verildiği üzere olayın gerçekleştiği esnada orada bulunan tanıkların dinlenmesiyle duruşma başladı.
Türkiye vatandaşı Kyndall Shea Mc Dorman tercüman aracılığı ile ifade vererek olay sırasında Yoğurtçu Parkı'nda yürüdüğünü söyledi:
“Yürüdüğüm esnada kamyonun geri gelmesiyle birkaç kez sinyal sesini duydum. Sesi duyduktan 1-2 saniye sonra da bir çığlık sesi duydum. Sesin geldiği yere baktığımda kamyonun geri geri geldiğini, kadının bu sırada ayakta olduğunu, kamyonun çarpması ile yere düştüğünü gördüm.
“Kamyonu yönlendiren birisi yoktu”
“Kamyonun hızı kanaatimce bir park yerinde olması gerekenden fazlaydı ancak kaç kilometre hızda olduğunu bilmiyorum. Kamyonu etrafında yönlendiren herhangi birisi yoktu. Kamyon kadına çarptı, yere düştü. Kamyon, üzerinde bir kaç set tekerlekler olan büyük bir kamyondu.
“Çarpma sırasında 2 veya 3 tekerlek kadının üzerinden geçti. Kamyon şoförü durdu. Muhtemelen bir yere çarptığını fark ettiği için kendisi durmuş olabilir. Ben şoförün olduğu tarafa geçtim biraz ilerlemesini istedim.
“Kadın yürüyüş yolunda yürüyordu”
“Çünkü ön tekerlekler kadının üzerinde kalmıştı. Şoför biraz ilerledi kadın tekerleğin altından kurtuldu. Sonra da şoför ayak bileklerinden tutarak bayanı kamyonun altından aldı. Çalışma sahasında benim gözlemlediğim kadarıyla herhangi bir güvenlik tedbiri yoktu.
“Herhangi bir uyarı görmedim. Kazanın olduğu yer insanın yürüdüğü yaya yoludur. Yan yol niteliğindedir. Kadının yürüdüğü yol mavi veya başka bir renge boyanmış yürüyüş yoluydu.”
Sanık Altındağ: Şoför kendisine verilen görevi gereğince yapmamıştır
Müşteki avukatı Murat Özveri, söz alarak eylemin kamyon şoförü Mümin Kılıç yönünden, "Olası kastla kasten adam öldürme", diğer sanıklar yönünden de, "İhmal suretiyle kasten öldürme" suçu kapsamında kalma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı verilerek dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi.
İBB kontrol memurlarından sanık Saffet Altındağ, duruşmada söz alarak şoför Kılıç’ı suçladı:
"Şoför arkadaş esasında kendisine verilen görevi gereği gibi yapmamıştır. O alanda geri geri manevra yapmaması gerekirdi.
“Çalışma alanına girmeden önce manevracının talimatıyla düz olarak yola girmesi gerekirdi. Benim araçların sevk ve idaresi ile ilgili bir görev tanımım yoktur. Bu yöndeki kusuru kabul etmiyoruz.”
Sanık avukatı: Telefona bakarak yürüyordu
Sanık avukatları Dere’nin avukatlarının görevsizlik talebinin reddini talep ederek olayda Dere’nin “kusurlu” olduğu yönünde savunma yaptı. Avukat Rıza Saka şöyle konuştu:
“Merhume kızımız elindeki telefona bakarak yürüyordu. Kulağında da kulaklık vardı. Maalesef hepimizin yaptığı yeni neslin hastalığı. Kanaatimizce merhumenin de kusurlu eylemleri sonucu olay meydana gelmiştir.”
Ne olmuştu? 12 Mayıs 2016: İdil'in canına mal olan Kurbağalıdere çalışması İBB-İSTAÇ imzasıyla gerçekleşti. 23 Mayıs 2016: Çalışmayı yürüten ve işveren vekili olan bilirkişi raporunda “müteselsilen sorumlu-asli kusurlu” bulunan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı, 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirildi. Şubat 2017: Birbirini tamamlayan ve 11 İBB çalışanını “müştereken ve müteselsilen” kusurlu ve sorumlu bulan 3 bilirkişi raporu çıktı. Savcılık devlet memuru olan 11 İBB yetkilisinin soruşturulması için Valiliğe başvurdu. 12 Mayıs 2017: İstanbul Valiliği, süresini ve yetkisini aşarak, hukuku çiğneyerek, İdil’in ölümünden 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirilen ve asli kusurlu bulunan İdil’in canını alan çalışmanın daire başkanının atadığı müfettiş raporuna dayanarak asli kusurlu/kusurlu bulunanların sorumlu olmadıklarına karar vererek 11 İBB yetkilisinden 8’inin soruşturulmasına izin vermedi. Valilik bu kararını İdil’in ölüm yıldönümünde imzaladı. Haziran 2017: İstanbul Valiliği’nin yargılama hükmü kurarak hukuka aykırı yöntemlerle aldığı “soruşturulamazlar” kararına karşı Şule İdil Dere’nin ailesi İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz davası açtı. Temmuz 2017: Bölge İdare Mahkemesi, soruşturmada savcılıkça asli kusurlu bulunan ve hakkında soruşturma izni istenen İBB Teftiş Kurulu Başkanı’nın atadığı müfettişçe kendini soruşturan raporunu kabul ederek İstanbul Valiliği’nin verdiği “soruşturulamazlar” kararını aynen kabul etti. Müteselsilen-Müştereken sorumlu ve kusurlu bulunan asıl işveren İBB'den 8 üst düzey yetkili böylece yargılanamadı. Ağustos 2017: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararının yarattığı hak kaybı, Şule İdil Dere’nin yaşam hakkının alınması ve sorumluların korunması gerekçesiyle bireysel başvuru hakkı kullanılarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Ekim 2017: İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen savcılık iddianamesinde İBB'den yalnızca 1 şef ve 2 şantiye sorumlusu, İSTAÇ A.Ş.'den yalnızca 1 müdür, 1 şef ve bir İSG uzmanı yargılama kapsamına alındı. |
(TP)