Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Geçen gün başka bir davada, dudak okuma uzmanı görüntüleri izleyip değerlendirme yapıyordu. Zaten bildiğim kadarıyla dudak okuma uzmanları, kelime kelime okuma yapabiliyor, tek bir cümleyi, bir paragrafı okuyamıyor. Bu hali ile bile görüntülerdeki kişilerin dudakları okunursa bize o gece yaşananlara dair çok fazla fikir vermiş olacak.
“Başka davalarda bulunan dudak okuma uzmanları, bizim davamızda bulunamıyor. Ben bunu anlamıyorum.”
Avukat Umur Yıldırım, adalet sisteminde tanık olduğu eksiklikleri bu cümlelerle anlatıyor.
Yıldırım, Türkiye kamuoyunun yakından takip ettiği Şule Çet davasında Çet Ailesi’nin avukatlarından.
Üniversite öğrencisi Şule Çet, 29 Mayıs 2018'de Ankara’daki bir plazanın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını kaybetti.
TIKLAYIN - Şule Çet Cinayeti Kronolojisi
Çet’in ölümüne ilişkin açılan soruşturmada Ankara Cumhuriyet Savcılığı, sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu için "cinayet", "cinsel saldırı" ve "hürriyeti tehdit"' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası istedi.
İki sanık da kamuoyu baskısı sonucu tutuklandı.
Davanın dördüncü duruşması 16 Ekim Çarşamba günü, Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
"Daha önce de gizlilik talep ettiler"
Çet Ailesi’nin avukatı Yıldırım, davada gelinen süreci ve sanıkların dava hakkında “gizlilik” kararı verilmesi talebini bianet’e değerlendirdi.
Sanıkların ailelerinin soruşturma aşamasında ve kovuşturma aşamasında da dosya için gizlilik kararı verilmesini talep ettiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle dedi:
“Ancak, soruşturma zaten gizli yapılır, kovuşturma aşaması ise alenidir. Sanıkların talepleri kabul edilmedi o süreçte.
“Dosyaya gizlilik kararı verilmesi durumları ancak iki şekilde olur. Birincisi ‘kamu güvenliği’ söz konuysa. İkincisi de genel ahlaka ilişkin bir durum varsa. Ama bu dosyada her iki durumda söz konusu değil. Bu nedenle sanıkların ‘gizlilik’ talebinin olumlu karşılanacağını düşünmüyorum.
“Böyle bir gizlilik kararı istemelerinin nedeninin davayı kapalı kapılar arkasında yapmak istemelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. İstiyorlar ki dava kapalı kapılar ardından olsun. Davayı gizlemek istiyorlar.”
'Kamuoyu baskısı ile tutuklandılar'
“Zaten biliyorsunuz bu dava öncesinde, sanıklar iki kez gözaltına alındı. İki gözaltı sürecinde de hukuk işletemedi ve iki sanık da tutuklanmadı. Ancak sonraki süreçte kamuoyu baskısı ile tutuklandılar.
“Ayrıca bu davada en başta deliller kayboldu. O delillerin bulunması ve davaya getirilmesi için ayrı bir mücadele verdik. Davaya bakan savcı değişti.
“Durum böyle iken kapalı kapılar ardındaki bir yargılamayı kabul edemeyiz. Kamuoyunun gündeminden bu davayı düşürmek istiyorlar. Ama siz de biliyorsunuz AİHM’in de böyle kararları vardır. Yargılama açık bir şekilde yapılır.”
'Kamuoyunun adalet duygusu tesis edilmeli'
“Ayrıca bir mahkemede sanıklara ceza vermeniz yeterli değildir. Kamuoyunun adalet duygusunun tamir edildiğine dair his yaratmanız gerekir. Biliyorsunuz en baştan beri bu davda bu duygu zedelendi. Kamuoyunun adalet duygusu tesis edilmeli. Halkın, kamuoyunun bu duyguyu yeniden kazanması hatta ‘adalet sağlandı’ demesi gerekir. Ancak o zaman tam bir adil yargılamadan söz edebiliriz. Bu davada usulsüzlük yapılmadı hissi yaratılmalı."
"Dudak okuma uzmanı neden yok?"
“Dudak okuma uzmanı yok” yanıtlarının da gerçeği yansıtmadığını düşündüğünü söyleyen Avukat Yıldırım, şunları söyledi:
“Bu görüntü delili bizim için çok önemli. Davanın gidişatını değiştirebilir ve Berk Akand’ın durumunu ortaya çıkarabilir. O gece, neler yaşandığına dair o görüntülerdeki dudak okuma gerçekleşirse gerçek açığa çıkabilir.
"Ama nasıl oluyorsa 80 milyonluk Türkiye’de bir dudak okuma uzmanı bulunamıyor. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Eğer, görüntülerde berk Akand'ın ne söylediği tam olarak anlaşılırsa davanın seyri değişir. Kimin hangi suçu işlediği açığa çıkar. Maddi gerçek açığa çıkar. Bu nedenlede dudak okuma uzmanı sorunun ivedilikle çözülmesini istiyoruz. 80 Milyonluk Türkiye'de nasıl dudak okuma uzmanı bulunamıyor?"
Ne olmuştu? Şule Çet, 29 Mayıs 2018'de Ankara'daki bir plazanın 20. katından şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybetmişti. Olayın intihar olduğu iddia edilmişti. Olayın ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan Çağatay A. ve Berk A. soruşturma kapsamında daha sonra tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Çağatay A., ilk ifadesinde Şule Çet'in intihar ettiğini öne sürerek, "Kendisine engel olmaya çalıştım, atlarken tutmaya çalıştım ama başaramadım. Atlamasın diye tutuğum sırada parmaklarımda sıyrıklar oluştu" demişti. Diğer zanlı Berk A. ise "Olay sırasında başka bir odadaydım. Neler yaşandığını bilmiyorum" ifadelerini kullanmıştı. İddianamede, iki sanık için "cinayet", "ırza geçme" ve "hürriyeti tehdit" suçlarından ceza istenmişti. Davanın ilk duruşması 6 Şubat 2019'da görülmüştü. Duruşmadan sonra, Adli Tıp'a gönderilen bazı delillerin kaybolduğu öğrenilmişti. Ailesi ve arkadaşları Şule Çet'i öldürmekten sorumlu tutulan iki sanığın da ceza alması için mücadele ediyor. |
(EMK)