"Sorumlular 'ilahi' açıklamalar yapsalar da, biliyoruz ki bir kenti bu hale getiren daha çok para ve rant hırsıydı. Böylelikle afete dönüşen yağmur, en acımasız yüzünü yoksullara, yoksulun ezileni kadınlara gösterdi yine..."
Sosyalist Feminist Kolektif'den (SFK) Özgür Can Sunata dün İkitelli'de kendilerini taşıyan minibüste mahsur kalıp boğularak ölen kadın işçiler için böyle söylüyor.
Konuyla ilgili bugün "taksirle öldürmek" suçlamasıyla şirket sahibi ve şirketin idare amiri tutuklandı.
"Oysa sadece yağmur yağdı"
Sunata'ya göre önceki gün Tekirdağ'da başlayan ve dün İstanbul'u etkisi altına sel ve beraberinde yaşanan can ve mal kaybı "kentin içinde gizlenmeye çalışılan koskaca bir yoksulluğu gözler önüne seriyor ve sular çekildikçe, acı, öfke daha da büyüyor."
"Oysa sadece yağmur yağdı" diyen Sunata, Pameks Tekstil firmasında çalışan yedi kadın işçinin insan taşıması yasak olan yük minibüsünde boğularak ölmesini "akıl alır şey değil" diye nitelendiriyor:
"Bu bir cinayet. Patron, devlet ve belediye cinayete ortaktır. Bu cinayetin sorumluları hesap vermeli."
Sunata "O kadınlar şimdi yoklar, Bursa'da kadınları yaktılar, Desa'da çocuklarını kaçırdılar, İkitelli'de boğarak öldürdüler. Unutmuyoruz" diyor.
"Sorumluların ceza almaları için takipçi olacağız"
Yedi işçi kadını ve toplam olarak ölen 31 kişiyi geri getiremeyeceklerini ancak bu ölümlerden sorumlu olanların ceza alması için takipçi olacaklarını söyleyen Sunata kadınları yaşadıkları şehrin yaşam ve çalışma koşullarının kadınlardan yana olması için mücadele etmeye çağırıyor:
"İstanbul'un dört bir yanını duble yollarla donatan, 'rant' diye parsellenmedik yer bırakmayan, şimdi de üçüncü köprüyü yaptırmak için canını dişine takan, aymazlıkları diz boyu, fırsatçı belediyeye şehrin sahipsiz olmadığını söylemeliyiz. Artık daha da öfkeliyiz."
"Selden değil vahşi kapitalizmden öldüler"
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik de yaptığı açıklamada "selin doğal afet olmadığını rantçı belediyecilerin, sorumsuz yetkililerin ve vahşi kapitalizmin göstergesi" olduğunu söylüyor ve ölen yedi kadının da 2005'te Bursa'da bir tekstil fabrikasında çıkan yangında beş kadın işçinin de aynı nedenlerle öldüğünü söylüyor.
"Aynı mahallede, aynı sağlıksız konutlarda oturan, aynı fabrikada aynı koşullarda çalışan yedi emekçi kadın, sel felaketinden dolayı değil, insan taşımanın yasak olduğu bir yük aracıyla fabrikaya taşındıkları için yaşamlarını yitirdiler.
"Sabahın erken saatlerinde onları oturdukları yoksul mahalleden toplayan yük aracının penceresi, oturacak koltuğu olmayan ve kapağı dışarıdan açılan arka bölümünde balık istifi işe taşındıkları için bir anda araca dolan çamurlu sulardan kurtulamadılar."
Bozgeyik, yaşananların "kadınların her türlü güvenceden, haktan yoksun, kölelik koşullarında çalıştırılmasına karşı önlemlerin alınması için bir ders olmasını" talep ediyor. (EZÖ)