Su içmek, yüz yıkamak, yüzmek, yara üzerine buz koymak hidroterapi biçimleri arasına giriyor. Suyun cilde teması sinir uçlarını uyarıyor. Örneğin, suyun enseye dokunuşu migrenden kas tutulmalarına kadar birçok soruna çare oluyor. Damar çeperlerini etkileyen su, varisleri rahatlatıyor, dolaşım bozukluklarını düzeltiyor. Oturma banyoları hemeroid ve varis tedavilerinde, rahim kasılmalarına bağlı ağrılarda işe yarıyor. Buğu tedavisi, solunum yolları, sinüs ve akciğerlerdeki tahrişin tedavisinde yararlı oluyor. Ağrılı kasların tedavisi için sauna, strese karşı ise yıkanmak ve yüzmek öneriliyor.
Bir de tabii cilt bakımı var. Yüz yıkanınca, cildin gözeneklerinde biriken sebum maddesi temizlenip ölü hücreler atılıyor. Gözeneklerin açılmasıyla cilt rahatlıyor.
Su içmek
Tabii bütün bunların yanı sıra su içmenin öneminden de söz etmek gerekir. Az, sık ve özellikle yemeklerin hazmedilmediği saatlerde su içmek çok yararlı.
* Su, yaşamamız için şart. Çünkü, vücudumuzun yüzde 60-70'i sudan oluşuyor.
* Vücut ısısını düzenliyor, organlarımızdaki işe yaramaz maddelerin vücuttan atılmasını, yiyeceklerin enerjiye dönüşmesini sağlayıp eklemlerimize güç veriyor.
* Böbrekleri çalıştırıp toksinleri atmamıza neden oluyor. Böbreklerin sağlıklı kalabilmesi suya bağlı. Ayrıca böbrek taşlarının oluşmasının bir nedeni de vücudun susuz kalması.
* Sindirimi sağlıyor.
* Soğuk algınlığı sırasında bol su içmek gerekiyor. Islak ve nemli dokularda virüsün barınması kuru dokulara göre daha zor.
* Adet dönemlerinde ve doğum sonrası su, kadınlar için daha da önem taşıyor. Emziren anneler daha fazla su tüketmelidirler. Adet dönemlerinde ise vücutta sodyum biriktiğinden, bu sodyumun atılması için su içmekte yarar var.
* Vücuttaki su, acil durumlarda organizmanın yıkanmasını sağlayan rezervuar olarak devreye giriyor.
* Yağ ve ter bezlerinin normal fonksiyonları için gerekli.
Doğru ve yanlışlar
Suyla ilgili doğru ve yanlış bilgilerimize bir göz atalım:
Günde 8 bardak su içmek gerekir: Hem doğru, hem yanlış.
Normal koşullarda günde 2000 kalori harcıyoruz. Yaktığımız her 15 kaloriye karşılık sindirim yoluyla ve metabolizma kanalıyla bir yemek kaşığı su kaybediyoruz. Bu da ortalama 8 bardak suyun yerini tutuyor. Ancak vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarı kişiden kişiye değişiyor. Bünye, yaş, cinsiyet, harcanan kalori, hatta alışkanlıklarımız içtiğimiz suyun miktarını belirliyor.
Su içmek cildi güzelleştirir: Hem doğru, hem yanlış.
İçtiğimiz suyun doğrudan doğruya cilde yarar sağlaması, örneğin sivilcelere, aknelere etki etmesi olanaksız ama vücuttaki su dengesinin bozulması cildi etkiliyor. Cildimiz yüzde 50 oranında su barındırıyor. Bu oran bebeklerde yüzde 80, erkeklerde yüzde 60 civarında. Derinin epiderm tabakasındaki su miktarı alt deri tabakasına göre iki misli fazla olduğundan cildin parlak ve ışıltılı görünmesine neden oluyor. Az su içmek cildi kurutuyor. Kısacası su güzelleştirmiyor, ama susuzluk cildi olumsuz etkiliyor.
Su içmek zayıflatıyor: Hem doğru, hem yanlış.
Su içmek zayıflatmıyor ama verdiği tokluk hissi, sindirim sistemini çalıştırması dolaylı olarak zayıflamak isteyenlerin işine yarıyor.
Çok çay içtiğim için su içmiyorum: Yanlış
Çay ve kahve suyun yerini tutmaz. Çünkü çay ve kahvenin içinde bulunan kafein vücudun su kaybetmesine neden oluyor. Aynı şekilde içki de suyun yerini tutmuyor. Aksine içkiyle birlikte ya da içki sonrası da bol su içmek gerekiyor.
Pratik öneriler:
Su içme alışkanlığınızdan memnun değilseniz, şu yöntemleri deneyin:
* Sıcak günlerde buzdolabında mutlaka soğuk su bulundurun.
* Değişiklik istediğinizde suyun içine limon sıkın veya kıyılmış nane atın.
* Soğuk günlerde içine limon sıkılmış ılık su için.
* Gününüzü en çok geçirdiğiniz yerde, örneğin çalışma masanızda ya da mutfak tezgahının üzerinde mutlaka su bulundurun.