Meclis’te geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın sunumuyla başlayan bütçe mesaisi, bugünden itibaren Plan ve Bütçe Komisyonu’na taşınıyor. 24 Kasım’a kadar sürecek olan görüşmelerde merkezi yönetim bütçesinin yanı sıra Sayıştay’ın 2019 raporları da ele alınacak.
AKP hükümetinin 19'uncu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sonrası hazırlanan 3'üncü bütçe olan 2021 bütçesinin büyüklüğü tam olarak 1 trilyon 346 milyar lira.
1 trilyon 101 milyar lira olarak hesaplanan bütçe gelirine karşılık bu yıl bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü.
Muhalefet partilerinden bu yılki bütçeye eleştiriler yükselirken HDP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Garo Paylan bütçeyi değerlendirdi.
"Demokrasilerde vazgeçilmez iki haktan birisi"
Bütçenin önemiyle başlayabilir miyiz? Genel Kurul’dan farklı olarak her sene komisyonda tartışmalara şahit oluyoruz. Bunca tantana neden kopuyor?
Demokrasilerde vazgeçilmez, olmazsa olmaz en önemli iki hak vardır. Biri söz hakkıdır. Yani yurttaşlar kendilerini özgürce ifade eder, düşüncelerini söyler. Böylece ülke özgür bir alan olur.
Bir diğer olmazsa olmaz hak da bütçe hakkıdır. Bütçe hakkı vatandaşların nasıl bir hayat süreceğini belirler. İşçinin, memurun, emeklinin, işsizin, kadınların, gençlerin temel ihtiyaçların güvence altına alınıp alınmayacağına bütçelerle karar verilir.
Bu anlamda bütçe hakkı vatandaşların yalnızca 2021’i değil, bütün geleceğini belirleyen bir haktır. Bütün vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının müdahil olması gereken konudur.
Ama bütçe bu yönde hazırlanmadığı için yaşanıyor bütün bu tartışmalar. Bu anlamda biz de Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak, HDP olarak bütçe tartışmasını toplumun gündemine taşımaya çalışıyoruz.
"Katılımcılığa kapalı"
Bütçe hazırlanırken STK’ler ya da diğer siyasi partiler yok mu sayılıyor?
Evet; iktidar vatandaşların katılımına açık olmadan, sivil toplum kuruluşlarının görüşünü almadan hazırlıyor bütçeyi.
Mesela Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi, eğitim sendikalarının görüşleri alınmadan hazırlanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi Türk Tabipler Birliği’nin ve diğer sağlıkla ilgili meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlanıyor. Veya haklı ilgilendiren bütün bütçe kalemleri işçilerin, memurların, emeklilerin görüşleri alınmadan hazırlanıyor, yerel yönetimler yok sayılıyor. Bu anlamda katılımcılığa kapalı bir bütçeden söz ediyoruz.
Zaten tam olarak bu bütçeyi yalnızca ‘sarayın, savaşın ve yandaşın bütçesi’ olduğunu iddia ediyoruz. Tek adam rejiminin kendini korumak için ortaya koyduğu bir bütçeden başka bir şey değil bu. Çünkü her sene hazırlanan bu bütçenin halkın taleplerini yok saydığını görüyoruz.
"Bütün yasalarda tek adam rejiminin bekasını düşünüyorlar"
Katılımcı demokrasi uzun süredir Türkiye’de tartışılan bir konu. Bunu sadece bütçe teklifinde görmüyoruz değil mi?
Elbette… Biz yıllardır bunun mücadelesi veriyoruz. Meclis’ten geçen bütün yasalarda sivil toplumun görüşlerinin alınmasını, sivil toplumun taleplerinin, halkın taleplerinin yasal düzenlemelere yansımasının mücadelesini veriyoruz.
Ama çıkardıkları bütün yasalarda tek adam rejiminin bekasını düşünüyorlar. Çıkartılan yasalarda aynı bütçede olduğu gibi ‘yasalar kendilerine yarıyor mu, yandaş olan yüzde 1'e çalışıyor mu’ buna bakıyorlar.
Oysa çıkartılan bütün yasalar halkın yarına çıkartılmalıyken bu faktör hem yasal düzenlemelerde hem de bütçede gözardı ediliyor.
"Denetleme mekanizmaları yok ettiler"
Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı bütçeyi mali yılbaşından en az 75 gün önce Meclis’e sunmalı. Fakat geç gönderildiğine eleştiriler geldi bu noktada. Siz neler söylemek istersiniz?
Doğru, bir gün gecikmeli olarak bütçeyi Meclis’e gönderdiler. Şu an Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Hükümet zaten Anayasayı, evrensel hukuku askıya almış durumda.
Bütçe tartışmasında da, bütçeyi Meclis’e sunarken de Anayasayı ihlal ettiler. Ama onlar ‘Biz yasalar üstüyüz, bizim sözümüz fermandır, biz Anayasayı, Anayasa Mahkemesi’ni takmayız’ diye baktıkları için istedikleri gibi top oynatabiliyorlar.
Çünkü denge ve denetleyebilecek bütün mekanizmaları yok ettiler. Yani parlamento şu anda iktidarı dengeleyip denetleyemiyor. Yargı, dengeleyip denetleyemiyor. Medya da büyük oranda susturulmuş durumda.
Bu durumdan istifade edip yüzde 1’in yararına ya da kendi yararlarına olan bu bütçeyi Anayasa’ya aykırı bir biçimde Meclis’e sunabildiler.
"Saray bütçesi"
Hazırlanan bütçede neler var peki?
Bu bütçede saraylar var. Yazlık, kışlık saraylar var. Uçan, yüzen saraylar var. İktidar halka sabır etmeyi önerirken 14 tane uçan sarayından vazgeçmedi Erdoğan. Şu an dev bir yüzen sarayı var mesela Marmaris’te. 300 odalı sarayının inşaatından vazgeçmedi. Yüzlerce yürüyen sarayı var. Bütün bunlardan vazgeçmediği bir bütçe var önümüzde. Yani şatafattan ve israftan vazgeçmemiş durumda.
Diğer bir ‘var’dan söz edeyim. Bu bütçe savaş bütçesidir. 2014’ün bütçesinde ‘güvenlik harcamalarının’ toplamı 50 milyar TL’yken bu yılki bütçede 200 milyar TL’nin üzerine çıkıyor.
Yani iktidar uyguladığı savaşçı politikalarla tanka, topa, füzeye kaynaklarımızı ayırıyor.
Diğer bir ‘var’ konusu da bunun yandaş bütçesi olması vasfı. İktidar köprüler, otoyollar, tüneller yaptığını söylüyor. Bunlara 5 kuruş para gitmeyeceğini iddia ediyor ama 2021 bütçesinde yandaş müteahhitlere 10 milyarlarca kaynak aktarılacak.
Bunun yanında bu bütçe aynı zamanda faizin bütçesidir de. Yine en büyük kaynak faize ayrıldı. Çünkü iktidar ciddi derecede bütçe açıkları veriyor. Güveni de yok ettiği için gerek içeride gerek dışarıda çok yüksek faizlerle borçlanıyor. Şu an en büyük bütçe kalemi faiz bütçesidir. 2021’de 185 milyar TL faiz ödeyeceğiz. Vatandaşların verdiği vergiler bir anlamda sadece faize gitmiş olacak.
Hükümet bir kamu hastanesi yapılacaksa ve o hastane 1000 liraya mal olacaksa bunu 10 bin liraya ihale ediyor. İhaleyi de dolar veya euro üzerinden düzenliyor, 30 yıl boyunca da ödeme garantisi veriyor.
Gün geçtikçe halktan alınan vergiler katlanarak artıyor. Çünkü büyük bir talan var. Köprü ve otoyollara çok büyük rakamlarla geçiş garantileri verilmiş. Yoksulların geçemediği köprülerin parasını yine yoksullar ödüyor.
İşte 2021 bütçesinde olan şey bu.
"Krizin yansımaları"
2021 bütçesinde ekonomik krizin yansımalarını görebiliyor muyuz?
Tabii, faizlerin korkunç bir derecede yükselmesi buna işaret. İktidar hep 2001’e kadar bütenin önemli bir bölümünün faize gitmesini gündeme taşıyarak kendisinden önceki hükümeti eleştiriyordu. Aslında bu eleştirisinde de haklıydı.
Ama son yıllarda aynı 2001’deki gibi iktidarın israfıyla bütçe açıkları ciddi anlamda yükseldi. Türkiye’nin güvenilmez bir ülke olduğuna yönelik algıyla risk primleri oldukça arttı. Bu çerçevede en büyük ödemeler günümüze gelindiğinde faize gider oldu. Yani AKP eleştirdiği hükümetin duruma düştü bugün.
Bütçede gördüğümüz ekonomik krizin bir başka boyutu da, ekonomik çarkların artık işlememesi sonucu kamunun yeterli vergiyi toplayamaması. Vatandaşlar artık ihtiyacı olan tüketimleri yeteri kadar yapamıyorlar. Çarklar dönmüyor, çarklar dönmeyince de esnaf ve kobiler vergi ödemelerinde zorlanıyor. Vergi tahsilatında ciddi sorunlar var. Bu da bütçe açığını çok büyük rakamlara taşıyor.
"Kaynak yaratılabilir"
Bütçe eleştirileri yapılırken genellikle somut olanlardan yok çıkılarak kalemler tartışılıyor. Ama bütçede yer verilmeyen kalemler konuşulmuyor. Sizden dinleyecek olursak bu bütçede olmayan şey ne?
Somut örnekler vereyim. Yıllardır emeklilikte yaşa takılanların taleplerini duyuyor, görüyoruz. Milyonlarca kişi ‘Ben işsizim ve emekli olmak istiyorum’ diyor. Hakkılar. Çünkü emeklilik hakkı elde etmelerine rağmen yaşa takılmış durumdalar. Bu bütçede emeklilikte yaşa takılanların talepleri yok. Bahane olaraksa kaynak yok diyorlar.
Bizim iddiamız kaynak olduğu yönünde. Yalnızca depoda çürüyen S-400 füzelerini Rusya’ya iade etsek, emeklilik bekleyen milyonlarca kişiye haklarını verebiliriz.
Veya başka bir yoktan bahsedeyim. Ataması yapılmayan öğretmenler var. Yüz binlerce kişi üniversitesini okumuş, öğretmen olmuş ama ataması yapılmıyor. Milli Eğitim Bakanı da ‘Benim yüzbinlerce öğretmen açığım var’ diyor. Ancak bütçeye öğretmen ataması için yeterli kaynak konulmuyor.
Bütçe tercihleri değiştirilerek 200 bin öğretmenin ataması yapılabilir. Yalnızca yandaşlara verilen vergi istisnalarından vazgeçsek bu atamaları yapabiliriz. Daha yakın zamanda bir yandaş şirkete 9.5 milyar TL’lik vergi istisnası sağlandı. Bunun gibi birçok yandaşa bu istisnalar sağlanıyor. Yalnızca yandaşlara verilen vergi istisnalarının bir bölümüyle bile 200 bin öğretmenin ataması yapılabilir.
Bir örnek daha vereyim. KYK borcu olan milyonlarca genç var. 6 milyona yakın genç bu borcunun silinmesini istiyor. Çünkü iş bulamıyorlar ve hesaplarına haciz geliyor. Biz diyoruz ki halkın bütçesiyle yani bütçe tercihlerini değiştirirsek 6 milyon kişinin bütün borcunu silebiliriz.
Bunu yapmak için de yine yandaş dernek ve vakıflara aktarılan milyarlarca lirayı kessek gençlerin taleplerini yerine getiririz. Bunlar sadece onlarca talepten sadece birkaçı. Bunun gibi pek çok örnek verebilirim.
"Sayıştay raporlarındakiler sadece kırıntı"
Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerde tartışılacak olan tek şey 2021 bütçesi değil. Sayıştay raporları da tartışılacak, görüşülecek. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Maalesef, Sayıştay raporlarında yolsuzlukların sadece kırıntılarını görüyoruz. Çünkü Sayıştay üzerinde büyük bir baskı var. Sayıştay’ın daha geçen yıl denetimden sorumlu başkan yardımcısı görevden alındı ve pek çok Sayıştay üyesi AKP’ye yakın kişiler.
Bu nedenle bazı yolsuzlukların sadece kırıntılarını görüyoruz diyorum. Bütçede büyük bir keyfiyet var, büyük bir yolsuzluk var büyük bir talan var.
Şu an hep beraber soyuluyoruz. Bütün bunları durduramadığımız sürece bizi bu görünen ufak yolsuzluklar gibi bazı küçük detaylarla uğraştırırlar. Ama bütçenin temel mantığını, denetlenememesini, dengelenip eleştirilememesini, kaynakların nereye gittiği konusunu çözemediğimiz sürece esas soygunu önleyemeyiz.
Mesela köprü ve otoyollara giden ödemeleri biz bu seneye kadar görebiliyorduk. Artık bu yılki bütçeden sonra bunları göremeyeceğiz. Bunları bizden kaçırmaya çalışıyorlar. Bu açıdan da hırsızlıkların üstünü örtmeye çalışıyorlar. Temel sorun iktidarın bütçe halkını milletten, Meclis’ten, halktan almış olmasıdır.
Bu hakkın tekrar halka dönmesi için, haklın bu hakka müdahil olmasına, halkın bu bütçeye dur demesine ihtiyaç vardır. (HA)