Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Stoiber'in yardımcıları, hafta başında göç ve göçmenler konusunu öne çıkardılar.
Sosyal Demokrat-Yeşil Koalisyon'un Almanya'yı sınırsız bir göç tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını iddia eden muhafazakar politikacılar, iktidara gelir gelmez geçenlerde kabul edilen Göç Yasası'nın değiştirileceğini açıkladılar. Alman halkı arasında yaygınlaşan "yabancı düşmanı" eğilimleri daha da kışkırtacakları yolundaki eleştiriler, Stoiber'in kurmayları için kabul edilmez şeyler.
"Yabancı düşmanlığı"nda şaşırtmaca
Ancak "yabancıların sırtından" politika yapılmaması yolundaki uyarılar sadece siyasi rakiplerinden değil, birçok etkin kitle örgütünden, hatta işveren örgütünden, dahası kiliselerden gelince iş değişiyor.
Aslında Stoiber ve ekibi seçim kampanyasının başında bu konuyu tahmin edildiği gibi öne çıkarmamış, kendilerini "yabancı düşmanı" olarak suçlamaya hazırlanan rakiplerini şaşırtmışlardı. Ancak, tüm kampanya boyunca işsizlik, suç oranlarındaki artış, "terörizm", iç güvenlik gibi konular tartışılırken, zaten yabancılar birer "günah keçisi" olarak doğrudan ya da dolaylı gündemdeydi.
Göç ve göçmenler konusundaki son çıkışının, bu kez beklenen hareketlenmeyi getirmediği görüldü. 1999 başında, Hessen eyaletinde, çifte vatandaşlığa karşı başlatılan birkaç haftalık imza kampanyası sonucu Hıristiyan demokratlar, çok umutsuz oldukları bir dönemde seçimleri kazanmayı başarmışlardı. Ancak son göstergeler, benzer bir kampanyayla siyasi başarıyı yakalamanın pek kolay olmayacağını gösteriyor.
Amerika'ya açık eleştiri
Stoiber'in dünkü beklenmedik çıkışı da bununla bağlantılı. CSU'lu politikacı, Irak konusunda şimdiye kadar izlediği çizginin dışına çıktı ve rakibi Schröder gibi ABD'yi açıkça eleştirerek, uyardı. Savaş ve hatta biraz da "Amerikan" karşıtlığının getireceği oyları karşı tarafa kaptırmak istemiyordu ve aslında hükümeti "işsizlik" silahıyla da yenecek gibiydi.
Hükümetin işsizle mücadele başarısızlığını, Schröder'in "işsiz sayısını düşüremezsem istifa ederim" dediğini her fırsatta dile getiren Edmund Stoiber, sel felaketi sırasında, hükümet halka yardım telaşı içinde koşuşturur görünüp puan toplarken, kısa bir süre önce çok yaklaştığı çoğunluk desteğini de yitirmeye başladı.
Peşinden Schröder'in dış politika atağı geldi. Açık tavır geliştiremeyen, Almanya'nın kendi yolunda gideceğini büyük bir kararlılıkla açıklayan Schröder'i "Ama hâlâ Amerikan Başkanı Bush'u arayıp, akıl danışmadın" diyerek sıkıştıracağını sandı. Oysa Alman halkı için önemli olan Almanya'nın savaşa girmemesi, Bush'un tırmandırdığı ve nereye kadar gideceği belli olmayan gerilim ortamına engel olunmasıydı.
İki "sağ" kardeşin başbakan adayı
Stoiber, Alman sağının iki kardeş partisi Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hıristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) başbakan adayı. CDU Almanya'nın 15 eyaletinde örgütlü, küçük kardeş CSU ise sadece Bavyera'da faaliyet gösteriyor. Ancak hem sosyal hem de ekonomik büyüklüğü nedeniyle Bavyera'nın, Bavyeralı politikacıların federal düzeydeki gelişmelerdeki ağırlığı çok önemli.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Hıristiyan birlik partileri (CDU-CSU), Helmut Kohl'un 16 yıllık iktidarının ardından, 1998'de yaşadıkları seçim yenilgisiyle gönderildikleri muhalefette büyük alt üst oluşlar yaşadı. Bavyeralı bir politikacı olarak Stoiber de başbakan adaylığının kabul edilmesini bu karışıklıklara borçlu.
Helmut Kohl, 1998 yenilgisinden sonra genel başkanlığı Wolfgang Schaeuble'ye bırakırken, Alman sağına liderlik edip, 4 yıl sonraki seçime giderken en önde olacak kişiyi de ilan ediyordu. Ancak, kısa sürede gündeme gelen yolsuzluklar, sadece Kohl'u değil, onun döneminde parti içinde ve hükümette önemli görevler üstlenen Schaeuble'yi de yıprattı.
Krize karşı kadın başkan
Bir suikast girişimde yaralanarak felç olan ve tekerlekli sandalyeye bağımlı olan Wolfgang Schaeuble'nin dönemi kısa sürdü, istifa etti. CDU, bunun üzerine Doğu Alman kökenli bir politikacıyı, Angela Merkel'i, bir kadını partinin başına getirerek krizi atlatmaya çalıştı.
Bağış yolsuzluklarının neden olduğu kriz Merkel döneminde atlatıldı, partinin geçmişteki birçok ağır topu, günah keçisi ilan edilerek etkisiz hale getirildi. Ancak Merkel'in bir "ara çözüm" olarak görüldüğü kısa sürede anlaşıldı ve muhafazakar CDU'nun bir kadını başbakan adayı olarak içine sindiremeyeceğine emin olanlar haklı çıktı.
CDU-CSU bloku, Federal Almanya kurulduğundan beri seçimlerde ortak davranıyor ve başbakan adayları da doğal olarak "büyük" taraftan çıkıyordu. Konrad Adenauer, Ludwig Erhard, Kurt Kiesinger, Helmut Kohl gibi.
Kadın adaya karşı Stoiber
Bu gelenek bir tek 1980 seçimlerinde bozulmuş, Stoiber'in "siyasi babası" Josef Strauss birliğin ortak adayı gösterilmiş ve başarısız olmuştu. Strauss'un başarısızlığında, bu Bavyeralı bir politikacının başbakanlığa getirilmesini içlerine sindiremeyen birçok CDU'lunun sandık başına gitmemesinin de rolü olduğu biliniyor.
CDU'da bir kadın liderliğinde seçime girme konusunda tereddütler yaşanır, parti içinde iktidar mücadelesi yükselirken, 1993'ten bu yana Almanya'nın en büyük ve ekonomik olarak en gelişmiş eyaleti olan Bavyera'da eyalet hükümetinin başında bulunan Edmund Stoiber'in, adı öne çıkmaya başladı.
Merkel, kahvaltıda alt kadroya geçti
CDU yönetimindeki genç isimler kendi genel başkanları yerine Stoiber'le ittifaka gidince, Merkel, Berlin'deki bir "kahvaltı"da, Almanya'yı yönetecek bir sağ iktidarın başında olamayacağını anladı ve Bavyeralı politikacının alt kadrosunda yer alarak seçime yarışını sürdürmeyi kabullendi.
Strauss'tan sonra bir Bavyeralı daha Federal Almanya Başbakanlığı'na aday olmuştu ve bu kez şansı hayli yüksekti.
17 yaşında CSU üyesi
1941'de Oberaudorf'ta orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 17 yaşında CSU'ya üye oldu. Stoiber de rakibi Schröder gibi hukuk mezunu ve avukat. 1967'de Münih Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Stoiber, daha sonra da hukuk doktorası yaptı. Stoiber'in siyasi kariyeri daha sonra Bavyera Başbakanı olan Max Streibl'e 1971'de çevre bakanıyken danışmanlık yaparak başladı.
Partinin gençlik kolları içinde yöneticilik görevleri aldı, 1974'ten itibaren Bavyera eyalet meclisinde milletvekili olan Stoiber, 1978'de CSU'nun tarihi lideri Strauss tarafından bizzat parti genel sekreterliğine getirildi. Stauss'un ölümünün ardından Bavyera eyalet hükümetinde bakan olarak görev alan Stoiber, 1989'da içişleri bakanı oldu.
1999'da genel başkanlık
Başbakan Streibl'in bir yolsuzluk sonucu istifasından sonra başlayan parti için yarışı önde bitirdi ve eyalet başbakanı oldu. CSU'nin krizi, Stoiber'in baş rakibi ve CSU Genel Başkanı Theo Waigel'in Kohl liderliğindeki federal hükümette en güçlü bakanlığına atanmasıyla yerini istikrara bıraktı.
Stoiber, 1999'da parti genel başkanlığını da üstlendi. CSU'nun hep iktidarda olduğu Bavyera'da, Stoiberli yıllarda ekonomik büyümeyle geçti. Güçlü sanayi altyapısı, diğer eyaletlere göre daha düşük olan işsizlik istatistikleri Stoiber'in popülaritesini arttırdı.
34 yılda tek evlilik
Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadığını saklamayan Stoiber, özel yaşamında klasik, Katolik bir muhafazakardan beklenen ölçüler içinde.
Karısı Karin (58) ile 34 yıldır birlikte ve yetişkin çocukları var. Fazla öne çıkmayı sevmeyen, evlendikten sonra da çalışmayı bırakan Karin Stoiber, ailesine bağlı mazbut bir ev hanımı. Politikayla ilişkisini kocasına evde yardımcı olmakla sınırlı tutuyor. (GK/NM)