Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (TCPS) 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 375 sivil toplum örgütünün (STÖ) kapatılması ve mahpusların öğrenim hakkının engellenmesine dair açıklama yayınladı.
CİSST ve TCPS, STÖ’ler olmadan demokrasinin düşünülemeyeceği söyledi. Türkiye hükümetini bu konuda bir kez daha düşünmeye davet etti.
Mahpusların sınavlara girişinin yasaklanmasıyla ilgili ise “Potansiyel olarak 50 bin mahpusun öğrenim hakkını elinden alacak olan bu düzenleme gözden geçirilmeli ve hak gaspı anlamına gelen bu yanlıştan dönülmelidir” çağrısında bulundular.
“STÖ’ler iktidarı uyaran ‘at sineği’ gibidir”
STÖ’lerin kapatılmasıyla ilgili açıklamada şu noktalara dikkat çektiler:
“STÖ’lerin taşınır ve taşınmaz varlıkları hazineye devredilecek, bütün varlıklarına el konulmasına rağmen eğer varsa borçlarından hala sorumlu olacaklar ve tazminat için mahkemeye başvuru hakları da olmayacak.
“STÖ’ler demokratik yönetimlerin olmazsa olmaz unsurları arasında. Devlet iktidarı ile farklı nedenler, talepler ve aidiyetler gereği o devletlerin muhatabı olan insanlar arasındaki alanda örgütlenirler. Devlet iktidarının baskısı ve denetimi altında olmamaları en temel özellikleri ve varlıklarının gereğidir. İnsanların seslerinin duyulması, taleplerinin dile getirilmesi ve haklarının savunulması için vardırlar. Demokrasilerde temel aktörler arasında yer alırlar. Bu nedenle demokratik yönetimlerde onların bir anlık kararlarla kapatılması değil daha da etkin hale gelebilmesi için çaba harcanır.
“Hükümetler, STÖ’lerin faaliyetlerinden rahatsızlık da duyabilirler. Devlet iktidarı sadece lehe olan, toplumun geneli tarafından kabul gören bilgi ve düşünce paylaşma özgürlüğünü garanti almakla yetinmemeli, STÖ’ler bakımından ifade özgürlüğü olabildiğince geniş yorumlanmalıdır. Sokrates’in savunmasında kendisi için de söylediği gibi onlar iktidarlar için uyaran, eleştiren ve hatta zaman zaman ‘azarlayan’ ‘at sineği’ gibidirler. Onlarsız bir demokrasi düşünülemez.”
“50 bin mahpusu etkiler”
KHK’nın 4. maddesi örgüt üyeliği veya örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanların sınavlara giremeyeceğini belirtiyor.
CİSST ve TCPS, Adalet Bakanının, siyasi mahpusların sayısını Mart ayında 11 bin olarak açıkladığını, Kasım ayında sadece FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) ile ilişkili oldukları iddiasıyla tutuklularının sayısının 36 bin olduğu açıklandığını hatırlattı. Düzenlemenin sayıları 50 bin civarında olan siyasi mahpusu etkileyeceğini söyledi.
“Mahpusların öğrenim haklarının ellerinden alınması kabul edilemez. Çünkü:
“Öğrenim, anayasal bir haktır. Anayasa’nın 42. Maddesi ‘Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz’ demektedir.
“Mahpuslar, yargılandıkları yasa maddelerine dayanılarak ayrı bir yaptırıma maruz bırakılamaz, infaz sürecinde ayrımcılık yapılamaz.
“Mahpusların mahkeme kararları haricinde hapishane içerisinde haklarının ellerinden alınması ceza içinde ceza anlamına gelir.
“KHK ile öğrenim hakkı elinden alınanlar sadece ‘hükümlüler’ değil aynı zamanda ‘tutuklular’. Henüz, Türkiye’nin yasalarına göre de ‘suçları sabit görülmeyen’, henüz kovuşturma aşamasında olan, beraat etmesi olası kişilerin hakları da ellerinden alınmaktadır." (BK)